B. 18

786 92 78
                                    

Üzmem söz aşkım. Polat... Midem çok bulandı öğğğ kusucam kaldır beni düşmek istemiyorum.

Şuraya kus bitanem ben temizlerim. Hadi Toprağım yetişemezsin içeri.

Toprak uslu uslu dinledi eşini. Sonrada içeri uzanıp Polatın ağacın altını yıkayıp temizlemesini bekledi.

_______________________________________

Toprak ve Polat henüz tam anlamıyla eskiye dönmemiş olsalarda bir birlerine zaman tanımaya karar vermişlerdi.

Tabiki hamilelik Toprak için küçük bir itimas kazandırmıştı. Bu Polatın koyduğu bazı kuralları esnetiyordu.

Osman, Vedat ve Hikmetin evlerine dönmeleriyle ikilinin zaten yazıklık bölgede olan evlerinde tatilleri başlamıştı.

Toprak... Nerdesin güzelim?

Polat eşimin elindeki kahve bardağını gördüğünde sinirlenmiş, sesini sakın tutmaya çalışmış fakat başarılı olamamıştı.

Toprak! Derhal bırak o kahveyi.

Aşkım iki yudumcuk, lütfen bak bebeğimiz istiyor.

Toprak lafımı ikiletme! Derhal bırak iki yudum iki yudum diye benden fazla kahve içiyorsun.

Toprağın gözleri dolu dolu olmuştu. Hamilelik ten mi yoksa Polat hala eskisi gibi sıcak davranmadığından mı alınganlaşmıştı.

Tamam bıraktım kızma, süt içerim şimdi gidip alıyım ben.

Toprak doldurma gözlerini yavrum. Seni ve bebeğimizi düşünüyorum ben. Özür dilerim sert çıktı sesim.

Haklısın ben düşünemiycek kadar bencil ve fevri bir insan olduğum için korumalısın bebeğimizi.

Sonlara doğru hıçkırarak içeri koşmuştu. Tek duyduğu söz Koşma Topraktı!

Polatta böyle olmak istemiyordu. Güzel eşini sarıp sarmalayan sevgi arsızı hallere sokmak istiyordu. İşte içinde bazen böyle sert çıkışlarını engelleyemiyordu.

Toprak gözü kapıda ağlıyordu.

Hıçkk eskiden olsa bir damla gözyaşına kıyamazdı. Hepsini hal ettin sen Toprak. Az hıçk az bile yapıyor adam. Hamilesin...

Hamile olduğu için onu bırakamamıştı. Ama gitmemişti yani birlikte öğrenmişlerdi bebeklerini. Polat çok vicdanlı bir insandı.

Hamile ve bir zamanlar sevdiği adamı yüz üstü bırakıp gitmezdi. İlk anda affedebilir sanmıştı oda inanmak istemişti.

Kokum olmadan nefes alamazdın Polatım.

Toprak daha fazla ilgi budalası heleki hak etmediği bir ilginin peşinde koşmamaya karar verdi. Zaten Polatta peşinden gelmeyerek bunu belli etmişti.

Kalkıp banyoya gidip bulanan midesini rahatlatıp yüzünü yıkadı. Dişlerini fırçalayıp yataklarında cenin pozisyonunda uyumaya geçti.

O sırada Polat eşine sakinleşmesi için süre tanıyordu. Bu süreyi keni içinde kullanacak kadar akıllıydı.

Çünkü kızsa da güzel bebeğinden ayrı kalamıyordu. Bahçeden içeri koşar adım girip üst kata odalarına girdiğinde hala ağlamaktan iç çeke çeke uyuyan bebeğine içi giderek baktı.

Ahh be yavrum... Çok seviyorum senide bebeğimizi de. Tüm kötü olayları unutmam, unutmamız lazım. Çok üzgünüm seni kırdığım için.

Yanına uzanıp uyandırmadan saçlarını öpüp kokladı. Elini karnına koyup minik bebeğini de sevdikten sonra uyukuya direnemedi.
.
.
.
Sabah gün yeni aydınlanırken elini yan tarafına atan Polat boşlukla karşılaştı. Yerinde hafif oturur pozisyona gelip gözlerini ovaladı.

Toprak bebeğim....

Ses yoktu kalkıp banyoya baktı ama Toprak orada da değildi. Saat sabahın körüydü. Belki havuz kenarında sıcaktan bunalmıştır diye düşünürken ordada yoktu.

Hızla alt kata her yere baktı. Aklına aramak geldiğinde telefonda eşinin numarasını bulup aradı.

Alo Toprak nerdesin sen!

Lütfen bana bağırıp durmaktan vazgeç Polat. Yürüyüş yapmak için sahile indim, hani doktorum tavsiye etmişti sabah serinlikte yürü diye.

Polat aklına gelen şeyle kendine kızdı. Öfkesi ile okadar baş edemiyordu ki bebeklerinin sağlığını ihmal etti.

Üzgünüm bebeğim çok üzgünüm. Beni neden uyandırmadın birlikte giderdik.

Biraz düşünmek istedim. Ekmek alıp geliyorum istediğin bişi var mı?

Polat dün gece ve bugün için pişmanlık duyuyordu, telafi etmek istedi.

Yoruldun mu güzelim gelip alayım dışarda yiyelim.

Gerek yok teşekkür ederim. Kusuyorum biliyorsun kokulara çok duyarlı midem şu sıra.

Haklısın bekliyorum çayı demliyim sen gelene kadar.

Teşekkür ederim zahmet etme. Çay yasak bebek için süt içerim.

Polat dünkü çıkışına bir gönderme yaptığını biliyordu. Sessizce onaylası o görmesede, telefonu kapatıp mutfağa geçti.

Bebeğim için hafif ama yaralı bir kahvaltı hazırlamalı. Belli ki bana çok kırılmış.

Toprak telefonu kapattıktan sonra banka oturup ağlamaya devam etti. Tüm yaşanılanlar ona ağır geliyordu. O gün o tokatı Eşi olarak görüp, ezmek için vurmamıştı o anda bile aslında sırf eşi olduğu için onun başı derde girmesin diye müdahale etmişti.

Polatı tanıyordu Veli'yi öldürmeden kimse elinden alamazdı. Aralarında ne geçtiği ile değil, Polatın iyi olması ile ilgilenerek hata mı etmişti.

Polat biliyordu komutanı olarak emirlerini hiçe saymıştı tam üç kez. Toprak sadece yapması gerekeni yapmıştı.

Hani anlıyordu sevdiği onu. Bende olsam aynen senin gibi davranırdım dememişmiydi kolları arasında öperken. Kırgınım demişti... Sevdiğimden tokat yemek ağır geliyor demişti.

Kandırmıştı işte Toprağı! Affetmemişti onu etmiycekti. Sırf bebekleri için kendini kandırıyordu.

Peki Polatım bundan sonra aşkımı kalbimde yaşarım sevgilim. Sana yük olmamak için elinden gelenin bile fazlasını yapıcağıma asker sözü veriyorum.

Elini karnına atıp okşadı sanki bebeğini sever gibi.

Azcık daha ağlıyım miniğim. Babanın yanında ağlamıycaz ya artık. Şımarmak yok ona hakkı yok annenin. Sen şımar büyüyünce o kadar güzel sever ki baban aklın şaşar  bebeğim. Beni... Çok güzel severdi.

Bölüm Sonu....

Toprak hatalıda olsa asker bunu unutmamak gerekir. Emir demiri keser🥺

Toptağın bakış açını anlatmak istedim, birde Polatın içindeki ikilemi. Yani evet eşine bebeği bilmeden döndü ama ikisininde aklı karışım❤

Yeni bölümde görüşmek üzere ✌

RütbelimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin