9

19 4 6
                                    

İtalik yazının olduğu kısım flashback haberiniz olsuuun

Biraz duygusal bir bölüm oldu iyi okumalar :')
                              ⚡

'Ah, çocuklar! Bay Potter'ın durumu hakkında bir gelişme var mı?' Profesör McGonagall, Neville'dan haberi alır almaz revirin yolunu tutmuştu. Genç oğlanın bayıldığını öğrendiğinde neredeyse yüreği ağzına gelmişti. Yaşına rağmen öyle hızlı gitmişti ki revire Neville nefes nefese kalmıştı onunla giderken.

Ron ve Hermione, Neville gittiğinden beri sarılmayı bırakmamışlardı. Böylesi zorlu bir durumda birbirlerinin yanında hatta bu kadar yakınında olmak onlara çok iyi gelmişti. Profesörün sesini duyduğunda Hermione, hipnozdan çıkmış gibi irkilerek ayrıldı Ron'dan; Ron'sa asla bırakmak istemiyordu zar zor ayırdı kollarını Hermione'den.

'Hayır Profesör, maalesef henüz bir gelişme yok. Geldiğimizden beri burada hala bekliyoruz.' Hermione'nin gözlerindeki yaşlar anca durmuştu, izleri hala yüzündeydi ama bu iki cümleyi kurarken bile birkaç damla gözlerinden yuvarlandı.

McGonagall anladığını belirtircesine başını salladı. Bir süre sessizlik olduktan sonra McGonagall aklındaki soru işaretlerine yanıt bulabilmek için konuştu.

'Bay Potter'ın nesi var? Nasıl oldu bu?' oldukça sakindi Profesör. İçindeki merak ve endişeye rağmen kendini dizginlemeye çalışıyordu. Sonuçta içerdeki öğrencisinin arkadaşları karşısında harap olmuş haldeydiler. Duygularını uç noktalara getirmeden sorularının cevaplarını almalıydı.

'Profesör açıkçası uzun zamandan beri böyle. Yazın Kavuk'a geldiğinde ilk atağına şahit olmuştum. Çok korkmuştum hiç bilmediğim bir şeyle karşılaştığım için ona nasıl yardım edeceğimi bilmiyordum. Nefes nefese kalmasına rağmen çantasında bir ilaç olduğunu söylediğinde hemen onu bulup vermiştim ve bu sayede atlatabilmişti. Harry'i daha önce böyle görmediğim için ona nasıl davranacağımı, bu durumu onunla nasıl konuşacağımı da kestiremiyordum. O da bu konu hakkında hiçbir şekilde benimle konuşmuyordu. Bir gün akşam yemeğinden sonra Kavuk'un bahçesinde oturup sohbet ederken konu Sirius'a geldi ve onun kendini açma cesaretini fark ettiğimde, bunu kırmadan onu yönlendirerek bana anlatması için yardımcı oldum.' Ron, o akşam konuştukları aklına gelince düşüncelere daldı tekrardan.

4 ay önce, Weasleylerin Kavuk'u

'Harry canım, bir tabak daha ister misin?' Bayan Weasley, kuşkusuz Harry'i çok seviyordu. Öyle ki kendi çocuklarından bile daha çok ilgi gösteriyordu ona. Genç oğlanın hiçbir şekilde bir eksiklik hissetmesini istemiyordu. Bu yüzden anaç yüreğini hiçbir zaman ondan sakınmazdı.

'Teşekkür ederim Bayan Weasley ama gerçekten tıka basa doydum. Yemek yine çok lezzetliydi, ellerinize sağlık.' içten bir şekilde gülümseyerek yanıtladı karşısındaki güler yüzlü kadını.

'Afiyet olsun canım ama tıka basa doysan bile bal kabaklı turtadan yemeden asla olmaz.' kadın herhangi bir karşı çıkmayı kabul etmeyecek şekilde konuştu.

'Elbette yerim, ama biraz sonra yesem daha iyi olur çünkü patlayacak gibiyim.'

'Gerçekten anne çocuğu bir rahat bırak. Harry kaç yıldır geliyor buraya, aç olsa söyler zaten.' çorbasını kaşıklarken konuştu Ron.

'Sen karışma Ronald! Tabii ki de aç olmadığından emin olacağım. O Tursteyler
doğru düzgün bir lokma yemek vermiyorlar çocuğa.' diyerek payladı oğlunu kadın.

Don't Blame Me | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin