4:3

2.7K 302 176
                                    

"Ne yapıyorsun?" Çağatay, Egemen'in sesini duyduğunda hemen bilgisayarının ekranını kapattı. İşe mesaisinin başlama saatinden yarım saat önce gelmişti ve saati gelenece kadar tezine göz atmak istemişti. Bilgisayarını da sabah kütüphaneye gitmek için yanında getirmişti. Direkt işe gelince eve götürme fırsatı olmamıştı.

"Neden her gün seni görmek zorundayım?" Çağatay, Egemen'in karşısındaki sandalyeye oturmasını izledi. Bu çocuğun karşısındaki rahat tavırları gerçekten onu geriyordu ama bir kez daha iş yerinde kavga ederse bu sefer gerçekten kovulabilirdi.

Egemen omuz silkti. "Ne o? Beni gördükçe aklına babanın işlediği cinayet mi geliyor yoksa?"

"Cinayet değildi," dediğinde Egemen'in bilgisayarının ekranını görmediğine emin olarak tekrar açtı. Son yazdıklarını kaydetmeden kapatmıştı ve Egemen yüzünden tezi için en önemli yeri kaybederse bu sefer gerçekten cinayet işleyebilirdi. "Baban hak etmişti."

"Böyle mi rahatlatıyorsun vicdanını?"

"Her neyse Egemen," dediğinde yazdıklarının silinmediğini görmüştü. Bu onu rahatlatırken bu sefer dosyayı kaydedip kapattı bilgisayarını. "Niye her gün yanıma geliyorsun?"

"Birinin seni takip etmesi gerekiyor," dedi Egemen büyük bir rahatlıkla. "Yukarıdan gelen emir böyle. Babanı bizden önce bulacak mısın, merak ediyoruz." Normalde Egemen'in Çağatay'ı takip ettiğini ve nedenini de saklaması gerekiyordu. Ama Çağatay'ın sinirini bozmak istiyordu. Aslında bunu az önce bilgisayarında gördükleriyle de yapabilirdi.

"Yukarıdaki ite söyle, benimle uğraşmasın. Bu sefer kaçak silah deponuzu patlatmakla kalmam."

"Öyle mi? Ne yaparsın? Bizi de mi tezinde kullanırsın?" Egemen'in yüzüne keyifli bir ifade yerleştiğinde Çağatay'ın kaşları çatıldı. Görmüş olamazdı, değil mi? "Ne diyorsun?"

"Demek o kızla yakın olmanın sebebi buydu. Neydi ismi..." Egemen bir süre düşündükten sonra tekrar Çağatay'ın gözlerinin içine baktı. "Peri."

Çağatay gerilse de duygularını saklamak zorundaydı. Karşısındaki dünyanın en boktan adamına ne hissettiğini belli edemezdi. Her ne kadar eline büyük bir koz geçmiş olsa da bu durumu kontrol altına alabileceğini düşünüyordu. Birkaç saniye kendisine düşünmek için zaman tanıdıktan sonra dudaklarını araladı. "Kes sesini Egemen."

"Gördüm Çağatay. İnkar etme."

Keşke edebilseydi. Egemen muhtemelen kendisi tezini yazarken arkasında durup yazdıklarını okumuştu. Önündeki defterinde de Peri'nin ismi yazıyordu. Anlamaması imkansızdı. Haftalardır sakladığı şey şimdi hiç olmayacak biri tarafından öğrenilmişti. "Etmiyorum. Görmüş olman hiçbir şeyi değiştirmez."

"Yani Peri'ye 'Çağatay seni tezinde kullanıyor' desem bu bir sorun olmaz mı?"

"Hayır, olmaz. Kendisinin haberi var." Tam olarak var sayılmazdı. Ama ona denek olacağını söylediğinde kendisi seve seve kabul etmişti. Peri'nin bundan rahatsızlık duyacağını düşünmüyordu. O halde neden saklama ihtiyacı hissediyordu?

"Haberi olsaydı bu kadar gerilmezdin."

"Ben gerilmedim ama seni birazdan lastik gibi gereceğim."

"Bir kez daha yaparsan kovulursun." Çağatay derin bir nefes aldı. Şu an duygularını kontrol altına tutmakta zorlanıyordu çünkü hem Egemen'e bir koz vermişti hem de Egemen onu fena halde zorluyordu. Haklıydı, bir kez daha ona iş yerinde vurursa kovulurdu. "Siktir git."

gecenin gündüze direnişi | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin