22 BÖLÜM:İNTİKAMIN KAYIP YÜZÜ.

12 1 0
                                    

İntikam ve aşk?
Aşk mı intikama üstün gelir, yoksa intikam mı aşka?
Kalp ve aklın yolları kördüğümdü oysaki...
Kalp ve aklın savaşında hiçbiri qalip gelmezdi.
İkiside yara bere içinde olurdu, tükenmiş...
Ve bu savaşta geriye bir tek duygu kalırdı.
Sadece acı.

22 BÖLÜM:İNTİKAMIN KAYIP YÜZÜ

 

  Şu anda onunla birlikte yürüyorduk.  "İnsanlara hiç bir şey söyleme."dedi Arel. Bakışkarımı ona doğru çevirdim. "Sen yaptığını yapmışsın zaten. Evli ola ola nişnalın var."dedim onu tersleyerek. Kızgın ve sert bakışları bana döndü.

  Ne yapayım? Doğruydu! Ben yalan bir şey söylemedim. Bakışlarımı 'ne var, yalanmı?'der gibiydi. Gerçekten beni öldürecek gibiydi. Bütün insanların bize baktığının farkındaydım.

  "Sen sadece benim için gelip gidicisin. Ve hemen bu boşanma gerçekleşecek. Senin gibi birini de tanımayacağım zaten."dedi acımasızca.

  Bütün her kesin bakışları, birleşmiş olan ellerimizdeydi. Her kes 'Leylaya ne oldu?'der gibiydi. Ve bu bana çok rahatsız hissettiriyordu.

  Yüzümde buruk bir tebessüm yarandı. Sesli şekilde güldüm. "Bunu asla unutmayacağım biliyormusun?"dedim buruk bir gülümsemeyle. Elleri sıkılaştı.

  "Neyi?"dedi meraklı bakışlarla. Kahverengi gözlerinin en koyu renginin, dört bir yanını merak bürümüştü.

  "Bana bir hiçmişim gibi hissetdirmeni.."dedim kısık sesle. Evet. Gerçektende öyleydi. Onun ne yaptığı umrumda değildi. Benim ağrıma giden, bana onca sözü söyledikten sonra, benden bir beklentisi olmasıydı. Beni istediği gibi kullanıp, dokunmasıydı. Ve her kesin içinde, Leylanın elini tutup, bana metres demesiydi.
 

  Ne olursa olsun bunlar unutulacak şeyler değildi. Bana bunları unutmamı istememeliydi. Bana onca acı söz dedikten sonra, her şeye rağmen ona biraz bile olsuniyi davranıyordum. Zaten ona karşı soğumuştum.

  İnsanların içinde bana metres demesi, o gün Leylanın elini tutması, benim yok olmamı istemesi ve daha neler neler. Bunlar benim için çok kötüydü. Hala beni neden asistanı yaptığını bilmiyordum. İşin buraya kadar geleceğini bilmiyordum. Ama ben onun yaptığı her şeye rağmen gülmüştüm. Boş geçmiştim. Onunla benim aramdaki çekim tamamen farklıydı. Ama şu anda oadam, canımı yakan adam, tam yanımda ellerimi tutmuş, kocam oluyordu.

  Boyu devrilsin böyle kocanın!

  ...

Tam şu anda her yer karanlıktı. Sadece rengarenk ışıklar vardı. Ve masada dördümüz otuemuştuk. Buse, ben, Kuzey, Arel.

  Ve gerçekten çok sıkıcı geçmeye başlamıştı. Buseye baktığımda şarkıyı dinliyordu. Daha doərusu her kes susmuş, pianoyu dinliyordu. Evet, bu meladi, sanki insanın hayatını gözünün önünden geçiriyordu. Solas...

  Galiba solastı. "Buse bu solas'mı?"dedim eğilerek. Sadece başını salladı. Buse piano çaldığı için, ona söylemiştim. Ve şarkının sonuna geldiğimizde, büyük bir gürültüyle, her kes alkışlamıştı. Gerçekten çok güzel çalmıştı adam.

  "Aramızda şarkı söylemek isteyen varmı? Böyle enerjik?"dedi sahneye şişman bir adam çıkarak. Evet. Şarkı söylemekte iyiydim. Ama hayır. Buse, "Abla söylesene."dedi beni kınayarak. Başımı olumsuz anlamında salladım.

  "Kim sen mi şarkı söyleyeceksin?"dedi Kuzey ve Arel aynı anda. Buse ve benim bakışlarım aynı anda ona döndü. Benimi küçümsüyorlardı?

  "Evet."dedik Buseyle aynı anda. Arelin küçümser bakışları üzerimde oyalandı. Bakışları dudaklarımda durdu. Ah hayır! Dudaklarının kenarı bir şey hatırlıyormuş gibi, usulca yukarı kıvrıldı. Lanet olası! Beni öptüğü gün!

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: 2 days ago ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

SafirWhere stories live. Discover now