𝟑𝟒

466 57 66
                                    


Ağır tempolu antrenmanından sonra oturduğu yerden duş almak için kalktığında İrfan'ın sesiyle duraksadı İsmail. "Kimle konuşuyorsun lan öyle şebek gibi sırıtıp?"

Gözünden bir şey kaçsa şaşardı zaten İsmail. Sanki gözleri yedi yirmi dört kendisinin üzerindeydi. Rahatsız olduğu şey abisi yerine koyduğu adamın ilişkisini bilecek olması değildi elbet. Sabah akşam dilinden düşmeyecek alayla zorbalanacaktı...

Oflayarak duşlardan birine adımlarken cevapladı sorusunu. "Sevgilimle abi." Saklayıp da uzatmanın bir manası yoktu.

İrfan Can ıslık çaldıktan sonra yanına varıp koluna omzuna attı önce. Boşta kalan eliyle saçlarından bastırıp eğebildiği kadar aşağı eğdi bedenini. Boynuna sardığı koluyla da boğacak gibi sıkıyordu tabi. İlk dakikadan başlamıştı bile.

"Abi dur sakatlayacan bi yerimizi ya. Sakin mi olsan?" Ne kadar çırpınsa da kurtulamayacağını anlayınca çabalamayı bıraktı İsmail.

Kendisinden birkaç santim kısa ama cüsseli olan adam hevesini alana kadar da uğraşıp durdu onunla. "Vay be amına koyayım. Bir fotoğraftan iş nerelere geldi gördün mü? Başta oyuncu herif diyip sayıyon sövüyodun. Ne oldu şimdi, adam manitan oldu lan. Kırk yıl gülerim ben buna İsmom çekeceğin var."

En son zor da olsa kolunun altından kurtulduğunda yalvarır gibi söylendi İsmail. "Belirtmene gerek yok abim biliyorum ben senin ne çeşit bir insan olduğunu. Ebemi belleyeceksin tamam ama bak sakın Barış'ın yanında da böyle abuk subuk konuşup davranma gözünü seveyim."

Dediklerine karşın İrfan'ın yüzünde hin bir gülüş belirdiğinde pot kırdığını anlasa da çok geçti artık. "Eşşeğin aklına karpuz kabuğunu soktun İsmail."

Esmer adam durduramadığı kahkasıyla odadan çıkarken bıkkınlıkla saçlarını karıştırdı İsmail. Bir kere diline düşmüştü kurtulur muydu? En iyisi İrfan Can'a ayak uydurup beraber işin makarasına bakmaktı.

----

İsmail ne ara İrfan'ın evine geldiğini sorgularken çalan kapıyla başını yasladığı masadan kaldırdı hemen. Eksik olan tek kişi sevgilisi olduğundan onun geldiğini bilmenin verdiği heyecanla kalbinin ritmi hızlanmıştı bile.

İrfan Can kaşla göz arası bir yemek ayarlamış kendisini ve artı olarak Barış'la Cenk'i de davet etmişti. Koca adam çocuk gibi kutlama havalarına girmişti. İsmail onun bu hallerine her ne kadar göz devirmeden duramasa da en yakınları olarak benimsediği insanların kendisiyle beraber mutluluğuna ortak olması içten içe çok huzurlu hissettiriyordu.

Düşüncelerinde dalıp gitmişken gözünün altında hissettiği ıslaklıkla kafasını sola çevirdi refleks olarak. Burun buruna geldiği sevgilisiyle gözleri şaşkınlıkla açılırken Barış onun bu haline gülüp bir kere daha öptü aynı yerden.

İkilinin de isteği o an birbirlerinin dudaklarına kapanmak olsa da kendilerini dizginleyebilmiş ve bununla yetinmişlerdi.

Barış hemen İsmail'in sağındaki boş sandalyeye bıraktı kendini. "Hoş geldin." Sarışın adam sesindeki mutluluğu gizleyemeden konuştuğunda karşılarındaki ikiliden sesli bir gülüş kazandı bu aşık hallerine.

"Hoş buldum yavrum. Beni beklemeseydiniz keşke başlasaydınız yemeğe." Son cümlesini İrfan'a hitaben konuştuğundan cevapladı hemen onu ev sahibi olarak.

"Baş misafirim gelmeden nasıl yemeğe başlardım oğlum? Dimi İsmail?" İsmail fazlasıyla bıkmış olduğunu belli ederek kafasını sallayıp konuştu az önceki mutlu ses tonundan gram belirti olmadan. "Aynen abi aynen hadi başlayalım mı yemeğe artık?"

actor ᵇᵃⁱˢᵐHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin