Düşünceler - BÖLÜM 1

284 11 5
                                    

Bir insan nasıl nefret eder tüm sevdiklerinden ? Ne için vazgeçer yaşama hevesinden. 'Sevdikçe kırılır, kırıldıkça değişirsin' demiş birisi. Kim demiş bilmem ama doğru söylemiş. Şu lanet dünyada yaradana bile inancını kaybeden ben, nasıl olurda yaşamak, nefes almak için bi sebep bulabilirim ? Hayır intihar falan düşünmüyorum, tarzım değildir pes etmek kaçmak. Herşeye rağmen evet buradayım, ama ne için ? Kim için buradayım ben. Amaçsızca yaşamak ne kadar tatmin eder ki bi insanı ?

Sessizce uyandım, evde kimse yoktu neden böyle aptal aptal dikkatli olduğumu bilmiyorum. Annem ve babamı kaybettikten sonra, teyzem ile yaşamak istemiştim ama kendisi almanyada yaşadığı için ve dil dahil hiç bir bok bilmediğim için istanbulda kalıp kendime bir daire tutmuştum. Küçük ama güzeldi. Burada yaşayan insanlar kendi halinde varoş tiplerdi. Ezmek için söylemiyorum gerçekten öylelerdi, benim için varoş demek fakir demek değildi.

Kimseye saygısı olmayan, Apaçi kılıklı, serseri, madde bağımlısı insanlar. Bunlar benim için varoş demektir. Seri hareketlerle banyoya yöneldim. Okulların açılmasına 1 buçuk ay kala taşındım buraya ve henüz 1 hafta olmuştu adam gibi dışarı bile çıkamamıştım. Aslında çekiniyordum dışarıdaki tehlikelerden. Bana zarar verecekler diye değil, eğer gerçek kimliğimi öğrenirlerse onlara vereceğim zararlardan korkuyorum..

Uzun kızıl-karamel saçlarımı hızlıca bağlayıp duştan çıktım, iç çamaşırlarımı giyinip aynanın karşısına geçtim. Sıradan bi kot şort ve beyaz tişört giydim. Ayağıma beyaz-mavi airmax'lerimi giyip kendimi kapıya attım. Saat neredeyse akşam 7 olmuştu ama yaz olduğu için kararmasına çok vardı. Gündüz uyuyup gece uyanmaya alışkınım ve okul başlayınca ne yapıcağımı gerçekten bilmiyordum. Hızlı adımlarla bulunduğum sokaktan çıktım, etrafa pek bakmadım çünkü asla kaybolmazdım. Garip bir içgüdü ile evimi her zaman bulacağımı biliyordum.

İki sokak ötede tekel bayii görünce sevindim. İçeri girip 2 paket Marlboro blue ice ve 4 tane shot aldım. İçmeyi severdim, ve sigara olmadan en fazla 3 saat dayanabiliyordum. Buna rağmen vücudum ve kaslarım bunlardan etkilenmiyordu. Sporcuydum, aslında eskiden. Neyse ben geçmişi silmiştim. Buraya geldiğimde yeni bi kimlikle sıfırdan başlamıştım. Adım soy adım hatta memleketimi bile değiştirmiştim. Öyle olması gerekiyordu. Ben dalgınca bunları düşünürken karşıdan bi grup serseri bana doğru geliyordu.

Onları görünce otomatik tüm hücrelerim alarm verdi ve istemsiz saldırı pozisyonunda beklemeye başladım. Geçmişten kalan bi alışkanlıktı ve sinirim başıma tonla bela açıcaktı. Sessizce yanımdan geçip gittiler. Onlar geçerken yüzlerine ve hareketlerine daha çok dikkat ettim. Hepsi mankeni aratmayacak yüz ve vücuda sahipti. Elebaşları olduğunu tahmin ettiğim çocuk gözlerime çarpık bi sırıtışla bakmış ve gözlerini kısmıştı. O geçene kadar göz temasını kesmedim. Elimde olmadan tüm hücrelerim ' düşman, ona saldırı! Ez onu! Parçala! Asla kaybedemezsin!' Diye haykırıyordu.

Sonunda çocuk önüne dönüp devam ederken yavaş yavaş gevşedim. Eve gitmek istemiyordum şu anlık ve ilerde gördüğüm parka doğru yürümeye başladım. Çocuk gözleriyle açık bi şekilde meydan okumuştu. Eski ben olsa çoktan kemiklerini kırıp eline tutuşturmuştum ama artık o kişi yoktu. Yeni ben vardım. Bu arada, eski adım Gümüş Kaçmaz fakat tüm değişiklikler sonucunda ki yeni kimliğimse Gece Kara. Siz beni istediğiniz gibi tanıyın fark etmez. Yaşım tam olarak 17 fakat okul ve ev tutma işi yüzünden baya işler çok karıştı. Okul için doğum tarihimi 98 gösterdim ve ev tutmak içinse 96. İşe yaradı fakat zor olan yanı bu iki kimlik birbiriyle çakışırsa kötü olabilirdi ve çok dikkatli olmalıydım.

BEGENDİYSENİZ OY VE YORUM ATIN ONA GÖRE HİKAYEYE DEVAM EDİCEM.
YAZAR: BAKIŞ ARSLAN

THE MASUMTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon