9. Bölüm "Düğün"

282 21 11
                                    

"Bütün hazırlıklar tamam efendim" demişti sekreter Demir'e salonu gösterirken. Demir de tüm masaları, yiyecekleri hatta konfetileri bile incelemiş, her şeyle tek tek ilgilenmişti. Havuz başı düğünü olacaktı ve hata kabul edemezdi.

Düğün sahipleri ünlü isimlerdi. Çok iyi bir iş ortaya çıkarmaları gerekiyordu. Otelin şanı bu organizasyonla belli olacaktı. Demir Bilgiç bu işin altından da kalkacaktı, kendine ve ekibine inancı bu yöndeydi. Hemen hemen düğünle ilgilenen tüm birimleri yardımcılarıyla birlikte gezmişti. Bir eksik gedik olmaması için ekstra özen gösterdi. Bu akşam sorunsuz atlatılmalıydı.

Odasına geçti Demir. Üzerindeki ceketi bir kenara attı. Odasının büyük camından dışarıyı seyre daldı. Ellerini cama koyup ritim tutmaya başladı. İşlerin yolunda olması onu keyiflendirse de içten içe bir stres yaşıyordu. Siyah saçlarını arkaya doğru yatırmıştı. Camda kendi aksini görürken kendi kendine konuşmaya başladı:

"Çağırmalı mıyım? Çağırayım. Hem böyle bir ortamı görmesi iyi olur. Yabancı misafirler de olacak. Çağırmalıyım sanırım."

Demir masasına geçip eline telefonunu aldı. Daha önceden kaydettiği numarayı çevirdi. Karşı taraf uzun bir çalma süresinden sonra cevap verdi: "Efendim?"

"Aa... Merhaba ben Demir, Demir Bilgiç."

"Demir Bey? Merhaba. Buyurun?"

"Evraklarını tamamlamışsın sanırım arkadaşlardan bilgi aldım da... Akşam bir düğün organizasyonu var. Gelmen iyi olacak. Yabancı konuklarımız var. Herhangi bir durumda yardımına ihtiyacımız olabilir."

"Akşam? Bu akşam mı?"

"Evet" dedi Demir gülerek. Bu kızın şaşkın halleri ona sempatik geliyordu. Devam etti: "Evet bu akşam."

"Tabii ki. Resmi ilk iş günüm olacak çok heyecanlandım. Düğün ise ona uygun gelmeliyim sanırım."

"Evet mümkünse. Bekliyor olacağım."

+++

Telefonu kapattığımda hissettiğim şey neydi? Hemen arayan numarayı kaydetmiştim. "Klostrofobik"

Beni özel cep telefonundan aramasına anlam yüklemek istiyordum. Ama yapmamalıydım. Hemen akşam için ne giyeceğimi düşünmeye başlamıştım.

Bu arada Seçkin Bey ve arkadaşı olacak alkolik Serdar da sabah erken saatte işleri olduğu için çıkmışlardı. Dün gece evime gidememiştim. İki alkoliğin başına, yalnız kaldılar diye belki bir şey gelmezdi ama benim de yeterince yorgun olmam ve Seçkin Bey'in o halleri beni kalmaya mecbur etmişti. Ne yapmıştı o adam öyle. "Gitme" mi? Sahtekâr herif.

Saçma salak şeyler söyleyip durdu gece boyu. Zaten yorgunluktan ölmek üzereyken başka birinin daha kahrını çekmek zorunda kalmıştım. Seçkin'in!

Omzu başıma düştüğünde, elimi kalbine götürdüğünde ve o telefon için ilk çarpışma anımızda hissettiğim şeylerin hepsi aynı duyguydu. Bu adamla bu kadar kısa sürede tüm bunları yaşamış olmam gerçek dışıydı! Hatta olmaması gereken şeylerdi. Ama oluyordu. Engelleyemediğim şeyler oluyordu.

Onunla tanıştıktan sonra kendi yoluma gidemeyeceğimi söylerken haklı mıydı? Hayır. Değildi. En azından şu an için haklı olmamalıydı. Bir an önce işimde iyi bir meblağ kazanıp şu borcumu ödemeli ve bu Seçkin denen adamdan kurtulmalıydım. Varlığı beni rahatsız ediyordu. Böyle bir adamın etkisinde kalamazdım. Bunu kendime yapamazdım. Eğer illa birinden etkileneceksem bu Demir Bilgiç gibi biri olmalıydı. Komik, akıllı, yakışıklı, zengin... Daha ne olsundu. Tam âşık olunacak adamdı işte. Seçkin'e karşı iyi herhangi bir şey hissetmem zararıma olurdu.

Sen RengiWhere stories live. Discover now