0.6

5.6K 280 100
                                    

Popomu acıtmaya başlayan mermerden kalkmak ve Calum' la birlikte onun yatağına oturmak benden çok popomu ve bacaklarımı sevindirmişti. Düşmemek için ayaklarımı duvara biraz daha bastırsaydım muhtemelen Quicksilver' ınkilere eşdeğer bacak kaslarım olacaktı.

Henüz sadece popomu yatağın yumuşak dokusuyla buluşturduğumda, Calum çoktan sırtını başlığa yaslamış ve ayaklarını arkama uzatmıştı. Uzun parmakları karın kaslarının üstünde birbirlerine kenetlenirken dudağımı ısırdım. Yanımda rahat davrandıkça daha az gerildiğimi hissediyordum.

Tek elini karnından çekip yatağa, hemen yanına yavaşça vurdu. "Gelsene."

Yavaşça yanına kayıp, az önce elini vurduğu yere otururken sığmam için biraz daha yana kaydı. Bacaklarımı bacaklarının yanına uzatırken, bir kez daha onun yanında ne kadar kısa kaldığımın farkına vardım. Gerçekten de bir mankeninki gibi uzun ama biraz daha kıvrımlı bacaklara sahipti.

Bir erkeğin benden daha güzel oluşu biraz canımı yakıyordu.

Hiç beklemediğim bir anda "Garipsin," diye mırıldandığında, bakışlarımın hala bacaklarında gezindiğini farkedip kendimi sapık gibi hissetmeye başladım. Bacaklarını süzdüğüm için mi garip olduğumu düşünüyordu yoksa geçirdiğimiz geceden çıkardığı sonuç bu muydu?

"Garip?" diye sordum, kaşlarımı kaldırıp ona bakarak. Bakışları hâlihazırda yüzümdeydi.

Onayladı. "Garip." Kısa bir süreliğine ayaklarımıza baktıktan sonra omuzlarını kaldırarak gözlerini tekrar bana yöneltti. "Bilirsin, bir görüntüye ya da kişiliğe değil seni nasıl hissettirdiğine bakıyorsun. Ünlü olmak değil, birinin ünlü olma sebebi olmak istiyorsun. Özlediğin birinin sadece sesini duymaktansa hiç duymamayı tercih ediyorsun. Ölüm hakkında düşünmek yerine anı yaşamayı tercih ediyorsun."

Gözlerimi kırpıştırdım. Bunun nesi garipti? "Yani?"

İç geçirerek bacaklarını kendine çekti ve kollarını bacaklarına doladı. "Yani... Yani, bilirsin işte. Çoğu insan birinin görüntüsünü sever. Ya da onu tanır ve kişiliğini sevmeye başlar. Kriterleri 'beni peri masalındaymışım gibi hissettirsin' olan çok fazla kişi tanımadım. Ya da 'oh, hayır, benim için güzel bir şarkı yazılmasını bir Grammy' e tercih ederim' diyebilecek..."

Daha fazla açıklamaya ihtiyaç duymadığım için onu böldüm. "Neden kusursuz birine ya da kusursuz bir ödüle ihtiyaç duyayım?" Anlaması basit bir şeymiş gibi omuzlarımı kaldırıp indirerek ona baktım. "Harika görünümlü birini ya da çevresine ışık saçan birini sevebilirdim ki bu muhtemelen matematik sınıfımdaki Luke olurdu ama böyle birini seçmem çünkü etrafında onu seven bir sürü kişi olacak." Dudağımı ısırdım. "Ben... Birinin, benim sevdiğim kişiyi benim kadar sevmesi moralimi bozar, anlıyor musun?" Calum hafifçe onayladıktan sonra devam ettim. "Ama beni bir prenses gibi hissettiren biri sadece benim prensim olur."

Hafifçe gülerken, gülüşünün tınısı bana havlamaya çalışan yavru bir köpeği anımsattı. "Oh, kıskançsın yani?"

Burnumu kırıştırdım. "Belki, biraz."

Kolunu omzuma atarken gülmeye devam etti. "Kıskanç insanları severim." Herhangi bir tepki vermeme fırsat bırakmadan başını eğip bana baktı. "Madem bu kadar ilişkilerden konuştuk, söyle bakalım, Odette. Bir ilişkiye başladın ve karşındaki kişiye karşı ciddi hisler besliyorsun. Yani, gerçekten ciddi..." Devam etmesi için hafifçe onayladım. "Bunu ona söylediğinde sana nasıl cevap vermesinden korkarsın?"

Dudaklarımı büzerek birkaç saniye dümdüz önüme baktım. "Pekâlâ, düşünmek için daha uzun zamana ihtiyacım var."

Onaylayarak omzumu sıvazladı. "Tamam, o zaman. Eğer ben olsaydım... Bilirsin, kolay kolay bir ilişkiyi ciddiye alacak bir adam değilim ama eğer bir ilişkiyi ciddiye alırsam ve karşımdaki kişi bana ciddiye almamamız gerektiğini söylerse, özellikle yaşımızı bahane ederse kırılırım sanırım."

hotel room ☁  calum hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin