in a hotel room where demons play

4.8K 257 154
                                    

Gitarının tellerinde ve Odette' inin saçlarında belirli yerler edinmiş parmak uçları, siyah ceketinin pirinç kol düğmeleri üzerinde gezinirken zihni, düğmeler ve karşısındaki kürsüde konuşan Nina' dan çok daha uzaktaydı. Konuşmalarını yapıp sessizce, gözyaşları eşliğinde oturan ailesi ya da kürsünün yanında duran tabut da ilgisini çekmiyordu.

Tabutun ya da Odette' in bedeninin burada olması, kendisinin burada olduğunu anlamına gelmiyordu. O çok uzaklardaydı ve Calum, onun yanında olabilmek için her şeyini verirdi.

"...ve birçoğunuzun bildiği üzere, Odette Bennett, dışarıdan görünen o basit kızdan çok daha fazlasıydı."

Öyleydi. Calum, onun dışarıdan nasıl göründüğünü önemsemiyordu ama kendisi için basit bir kızdan ibaret olmadığından emindi. Uzun yıllarını onu kollarının arasında sararak geçirmese de, Odette Bennett onun için hayatı ifade ediyordu.

"Herkesin beni terk edeceğini düşündüğüm zamanlarda, herkes kavramının tamamen dışında kalan ve her şekilde yanımda olmayı başarabilen bir dosttu. Ailemin bir parçası olmaktan öte, hayatımın çok önemli bir parçasıydı."

Calum, Nina' nın cümlelerini daha net duyabilmek için iç geçirerek kol düğmeleriyle oynamayı kesti ve dirseklerini dizlerinden çekerek arkasına yaslandı. En arka sırada oturmaktan faydalanıp önündeki sıranın arkasında saklanmış, sessizce yere bakan pozisyonunu bozduğunda, kürsüde duran Nina' nın ıslak bakışları Calum' ı buldu ve konuşmaya kısa bir ara verip burnunu çekti. Kollarını göğsünde birleştiren Calum' ın başıyla yavaşça onaylaması, Nina için devam etmesine dair bir sinyaldi.

"Odette, sevenlerinin hayatında önemli bir yer taşıyordu. Şimdi size kendi duygularımdan yola çıkarak söyleyebilirim ki, hepimiz büyük birer boşluğa düşmüş gibi hissediyoruz ve ne kadar uğraşırsak uğraşalım, toprak altımızda yükselmediği sürece yukarı tırmanamayacağız. Ama hayat böyle bir yer; hepimiz alışmak zorundayız. Hepimiz iyileşeceğiz." Burukça gülümseyerek yanında duran tabuta kısa bir bakış attıktan sonra, iki sırayı dolduran akraba ve arkadaşlarına baktı. "Hepimiz onu özleyeceğiz ama en azından iyi bir yerde olduğunu bilerek yaşamaya devam edeceğiz. Sevgili dostum, Odette Bennett; huzur içinde yat."

Calum, dirseklerini tekrar dizlerine yaslayıp öne doğru eğilir ve parmaklarıyla oynarken, kürsüden inip en ön sıradaki yerine geçen Nina' ya bakmadı. Teypten kayıt edilmiş bir ilahi kiliseyi doldurmaya başlayınca alnını önündeki sıranın arkasına yaslayıp gözlerini kapattı. Bir konuşma yapmamıştı çünkü neler söyleyebileceğini bir türlü toparlayamıyordu. Düşünceleri, iki uçurumun arasına gerilmiş, güçsüz bir köprü gibiydi ve çürümüş halatlarının arasındaki çürümüş, tahta basamakların her bir adımında kırılacağını biliyordu. Bu yüzden elinden geldiğince düşünmekten kaçıyordu.

İlahinin bitimiyle birlikte başını kaldırdığında, kürsüye çıkan rahibi görünce dudağını ısırarak doğruldu. Bir şeyler yapmak istiyordu. Odette' in, sesini ne kadar sevdiğini biliyordu ve ona bu şekilde, en arkada, kimseyle muhattap olmadan ya da hiçbir şey söylemeden veda etmek istemiyordu. Bu yüzden rahip İncil' i açarken, yerinden fırladı ve kiliseyi dolduran titrek ama garip bir şekilde bir o kadar da güçlü bir sesle konuştu.

"Ben okumak istiyorum."

Calum' ın bütün gün sessiz kalmasının ardından bir anda konuşması, kilisedeki herkesin kendine dönüp şaşkın bakışlar atmasına ve papazın dimdik bir şekilde genç oğlana bakmasına sebep oldu. Bir dakikalık bir sürenin sonunda burnunun ucuna düşen yuvarlak gözlüklerini geriye iterek yavaşça onayladı ve geriye çekilip hızlı adımlarla kürsüye ilerleyen Calum' a geçmesi için izin verdi.

hotel room ☁  calum hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin