1.Bölüm ''Kurdoğlu Döndü''

271K 7.6K 780
                                    

Yeniden merhaba :) Aslında aklımda yokken karar verip yazdığım bir hikaye . Thor'u her izlediğimde mavi gözlerine hayran kaldığım bir oyucuydu kendileri ve şimdide benim hikayemde ''Derya Kurdoğlu'' oldu. İlk kez hikayemin tamamının bir erkeğin ağzından yazacak olmamdan dolayı biraz heyecanlıyım. İnşallah beğenerek okur ve yorumlarınızı benden esirgemezsiniz. Keyifli okumalar. :)

Kurdoğlu

1.Bölüm

Tüm çocukluğum ve gençliğim bu mahallelerde geçti. Ne ara askere gittim, ne ara hapiste yattım , son beş yılı hatırlamıyor ,hatırlamak istemiyordum. Ne olursa olsun hayata yeniden ,sıfırdan başlayacaktım.

Mahallede derin bir sessizlik vardı. Öğlen saati olmasına rağmen bu kadar ıssız olması hayır değildi. Adımladığım mahalle kahvesine doğru yürürken adımın söylediğini duymamla arkama döndüm. Bir adam hiç mi değişmezdi. Yıllara inat hala piç,hala yanlıştı. Elimdeki küçük valizimi sıktım. Sakin olmalıydım. Babama sözüm vardı. O benim için vazgeçmişti her şeyden...

Kemal baba dendi mi herkes bilir tanırdı babamı..O eski kabadayılardandı. Sadece bu mahallenin değil, tüm şehir tanır severdi ama en çok da sayarlardı. Ta ki o güne kadar...

Yüzümü çevirdiğim soysuza bakmaya dayanamayıp arkamı dönüp gidecekken tekrar ve tekrar kaşındı it herif...

'' Kurdoğlu ,hapishane sana yaramamış anlaşılan , tırsık bir karınsıza dönmüşsün.. Baba-'' Babamı ağzına alacağını anladığım gibi çöktüm tepesine. Zebanisi olurdum bu itin. Hiçbir şekilde alamazdı o iğrenç ağzına babamın adını. Bana ondan yadigar olan adıydı.

Yumruğumu ağzının üstüne saniye düşünmeden patlattım. Yerinden oynayan çenesinin hışırtılı sesiyle içimde hissettiğim rahatlama ne kadar normaldi bilmiyorum ama ikinci bir kez düşünmeden bu sefer burnuna vurduğumda çıkan kemiğin kırılma sesiyle daha da hafifledim.

'' Seni öldürürüm piç , duydun mu beni...Sakın ağzına alma o ismi..'' Derken sesimin kararlı çıkmasından çok istediğim tek şey öfkemi anlamasıydı.

Hala yerde yatan ite bakmadan arkamı dönüp gidecekken tekrar konuşma gafletinde bulundu. '' Ölen geri gelmiyor biliyorsun değil mi ? Ne kadar can yakarsan yak gel-'' Bu sefer elimden alamayacaklardı. Karnına savurduğum tekmemle ağzından akan kan, yere akarken hala hırsımı alamamıştım. Bir kez daha vuracakken kollarımdan tutan kadının tanıdık kokusuyla burnumun direği sızladı.

'' Derya'm yapma kuzum...'' Anne....annem...dünyada ondan daha fazla sevebileceğim başka hatun olamazdı. O benim yurdumun bayrağı , burnumun direği , göğsümün sol yanıydı... İnce sızım , nur yüzlüm.. Arkamı döndüğümde ufacık boyu , beyaz yemenisiyle o kadar tandık bir o kadar yabancı olduğum , yemenisinden birkaç tutam beyazı fırlamış gül kokulu annem...

Bir hamlede yasladım göğsüme.. Çok güzeldi be ana kokusu.. Eşi benzeri yoktu şu hayatta.. Erkeklik olmasa serde ,yatar ağlardım anamın kucağına. Kokusunu çektim önce derin derin,sonra öptüm o mübarek elini. Sırtıma koyduğu eliyle yola çeviren aceleci anamın ne yaptığını anlasam da bozuntuya vermedim. İki katlı evimizin bahçesini yeniden görmek yaralı ruhuma merhem oldu.

Tam bahçe kapısından girecekken başıma isabet eden terlikle şok oldum. Tam terliğin nereden geldiğini bakmak için başımı kaldırmıştım ki hayatım boyunca gördüğüm,görebileceğim en güzel mavi gözleri tekrar görmenin mutluluğu sardı beni...Tam o mavilere dalmışken annemin kolumu çekiştirmesiyle kendime geldim.

Boyu neredeyse göğsüme bile gelmeyen anama baktım. Yüzünde anlamadığım bir ifadeyle bana bakıyordu.

'' Derya'm hatırlamadın mı Rüstem beyin kızı Deniz..'' Hatırlamaz olur muyum hiç aklımdan çıkmamıştı ki? Ama bunu anneme söylemem mümkün değildi.

Kurdoğlu - Kabadayı Serisi (1) (KİTAP OLDU)Where stories live. Discover now