09

3.9K 222 125
                                    

Herkes ana karakterin adının Victoria olmasına takmış durumda sksjjsksjs Bu planlı bir şey değildi ya da bilerek yapılmış bir şey. O an için Victoria ismi bana cazip geldi ve kısaltması kolay olduğundan bunu yapmak istedim. Ve bu ismi seviyorum. Sadece açıklama yapmak istedim dksbskks

Ve yaptığı harika kapak için @brfnkrky 'e çok teşekkür ederim. Ellerine sağlık, mükemmel olmuş! xxx


Bavulumu son kez kontrol ettikten sonra, eksik bir şey olmadığına emin olmuş oldum. Bavulun kapağını kapadım ve fermuarını yavaşça çektim.

Hala bir hastalığım olduğuna, ameliyat olacağıma, Michael'ın çocuğu olduğunu öğrendiğine ve Michel'in babasının Michael olduğunu öğrendiğine inanamıyordum. Her şey çok ani gelişmişti ve ben sadece bir köşeden acı çekerek bunları izlemiştim.

Korkuyordum.

Siktir, çok fazla korkuyordum ama yapacak bir şeyim yoktu. Hayat bana bunu sunmuştu ve benimde bir şekilde bundan sıyrılmam gerekti.

Yarın hastaneye yatırılacaktım ve işlemler başlayacaktı. İki gün sonra ise önemli bir ameliyatım vardı. Elbette ki ölüm riskim çok yüksekti fakat ameliyat olmazsam en fazla bir kaç ay yaşamam bekleniyordu. Hiç değilse ameliyatı denemek daha mantıklıydı. Ölecektiysem de denemedik diyemezdik.

Korkum ölmek zaten olmamıştı. Tam mutluluğu bulmuşken, bir aile olmuşken gitmek beni yaralardı.

Daldığım düşüncelerimden kapının açılmasıyla irkildim. Michael, elinde koca bir bardak havuç suyuyla bana doğru gülümseyerek geldiğinde, hızla yataktan kalktım.

"Aman tanrım, havuç suyu!"

Gülümsemesi kahkahaya dönerken, dayanamayarak ben de gülmeye başladım.

Hızla elinden kaptığım havuç suyunu kafama dikerken, tek düşündüğüm mükemmel tadıydı.

"Sanırım kıskandım," diyerek dudak büzen Michael'a gözlerimi devirdim. Bu çocuk daima böyle olmak zorunda mıydı?

Bardağı komidinin üstüne koyarak, ona doğru ilerlemeye başladım. Üst dudağımda kalan meyve suyunu yalayarak temizlediğimde, gözlerini kapatarak iç çekmesi kıkırdamama yol açmıştı.

"Bana bunu yapma, seni özlediğimi bile bile beni tahrik ediyorsun." Kıkırdamam sırıtmaya dönerken, tam karşısında durdum. Elimi göğsünden yavaşça karnına, oradan da pantolonun fermuarına yerleştirdim. Sıkıntıyla inleyerek gözlerini kapadı.

"Bebeğim, yılların acısını üzerinde çıkartmak istiyorum. Bu ağır gelebilir. Bu yüzden lütfen, yapma." Gözlerini aralayacağı sırada elimi uzunluğuna bastırıp, dudaklarımı dudaklarına bastırmam sanırım son nokta olmuştu.

Bir hamlede beni arkamızda ki yatağa yatırarak, bacaklarımı ayırdı. Hızla arasına girdiğinde, öpüşü gittikçe derinleşiyordu.

Onu özlemiştim. Deli gibi özlemiştim hemde. Ona şu an da çok ihtiyacım vardı. Hiç olmadığı kadar.

Uzunluğunda ki elimi yavaşça yukarı kaldırarak fermuarını açtım ve pantolonunu zorla dizlerine kadar sıyırdım. Dar pantolom giymesinden nefret ediyordum.

Hızla üstümde ki tek parça geceliği çıkararak odanın bir köşesine fırlattı. Sütyen takmayı sevemediğimden sadece külotla kalmıştım. Ve uhm, bu biraz utanmama sebep olmuş olabilirdi. Yavaşça dudaklarımız ayırıp, ellerini başımın iki yanına sabitleyerek tepeden bana baktı. Vücudumu süzerken, gözleri parıldıyordu.

"Siktir, siktir, siktir! Hala sütyen takmıyorsun? Aman tanrım!" Hızla dudaklarını göğüslerime yönlendirdi. Bedenimin her tarafına sayısız öpücükler bırakırken, kendimden geçmemek için oldukça büyük bir savaş veriyordum.

Elleri yavaşça kalçalarıma kaydığında, tişörtünden ve pantolonundan ne ara kurtulduğuna dair bie fikrim yoktu. Sanırım beynim ve vücudum tüm işlevini kaybetmişti.

Dudaklarını karın bölgeme sürterken, yavaşça tırnaklarımı sırtında gezdirdim. Dili de işin içine girdiğinde, aynı an da inledik.

"Bebeğim, seni özledim. Seni deli gibi özledim. Sikeyim, sana ihtiyacım var. Hemen, şimdi."

Bir elim hala sırtında, tırnaklarımın yardımıyla daireler çizerken, diğer elimi saçlarının arasına daldırıp yavaşça okşamaya başladım. Hala saçları yumuşacıktı.

"Sana ihtiyacım var Mikey, beni iyileştir."

Dudakları alt tarafımla buluştuğunda, sırtımın yay gibi gerilmesine engel olamadım. Yavaşça iç çamaşırımı sıyırıp attığında, kendi baksırınıda çıkaemıştı. Tırnaklarımla sertçe sırtını çizmeye başladığımda "Victoria," diye inledi. Bu dünyada ki en ilahi sesti.

Gözlerimi kapatarak alt tarafımı biraz havalandırdım. Benimle birlikte başıda kalkarken dilini devreye sokmuştu.

Gözlerim kapalı adını sayıklarken, çoktan kendimden geçmiştim.

Yıllar sonra tüm bedenimin gevşediğini ve rahatladığını hissediyordum. Tenimin her dokunuşunda alev almasına engel olamıyordum. Onu özlemiştim, dokunuşlarını özlemiştim. Ruhumun, bedenimin ve benim ona ihtiyacım vardı.

Aniden içimde hissettiğim dolulukla çığlık atacakken, dudakları dudaklarıma kapandı. Sertliği bir kenara bırakmış, sanki aşkını anlatmak istercesine öpüyordu.

Geri çekilip alnını alnıma yasladı. Alnında ki terler ve parlayan yeşil gözleri beni büyülüyordu.

"Sonsuza kadar seninle olacağım bebeğim. Sonsuza kadar birlikte olacağız. Pizzalar uçuna kadar," diyerek kıkırdadı. Onunla birlikte ben de kıkırdarken sözünü tekrarladım. "Pizzalar uçana kadar."




Aman tanrım, ben ne yaptım.......

Teddycim, sen biliyorsun ithaf senindir.....

Little Clifford ● CliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin