9.BÖLÜM''SOHBET''

270 25 3
                                    

Müzik / R5 - Wild Hearts

''Bunu yaptığına inanamıyorum, gerçekten,''

Çift kanatlı cam kapıdan geçip kaldırıma adımımı atınca Elçin'e dönerek kollarımı kavuşturduktan sonra sinirli bir şekilde baktım.
Arabanın anahtarını işaret parmağına takmış ve sol eli cebinde, sırıtarak yanıma ilerliyordu.
''Yapma ama!''diye feryat etti.
''Benim ülkemdesin ve benim misafirimsin. Hesabı benim ödememe izin vermen gerekirdi.''

Yakınıma gelince aramızda çok az bir mesafe bıraktı ve eğilip,
''Öncelikle senin misafirin değilim; arkadaşınım. İkincisi; senin ülkende olmam bu şeyi değiştirmez,''deyip ardından kolumu çekiştirerek, ''şimdi nereye gidiyoruz bakalım?''diye sordu Bay Ukala.

''Konuyu değiştirmede üstüne yok, bakıyorum da,''diye tersledim yürümeye başlarken.

''Tatlı kızlarla tatsız konuları konuşmayı sevmem,''
''Böyle profesyonel bir şekilde konuştuğuna göre fazla kız arkadaşın oldu herhalde?''diye sordum.
''Kız arkadaşından kastın sevgilim mi yani?'' Kafasını yan çevirip bana baktı.
''Evet,''
''Hayır, hiç sevgilim olmadı.''

Cevabı üzerine istemsiz olarak küçük bir gülücük koyuverdim.
''Ne yani? Buna inanma mı filan mı bekliyorsun?''
Spor Sokak'a girmek için köşedeki fotoğrafçının önünden geçerken, yere serili olan, girintili çıkıntılı mozaik taşları görmeyip adımımı da temkinsiz bir şekilde atınca sağa doğru sendeleyerek Elçin'in sol omzuna çarptım.
Refleks olarak yere düşmemek için ellerimle Elçin'in tişörtüne tutunup destek sağlarken diğer yandan da taşların arasına sıkışmış olan ayağımı kurtarmaya çalışıyordum.
Beynim düşme tehlikesine fazla yoğunlaşmış olmalıydı ki Elçin'in belimi kavrayan kolunu o an fark edebildim.

''Lanet olsun!'' Ayağımı zor bela sıkıştığı delikten çıkarmaya uğraşırken arkadan yaşlı bir teyzenin sesi yükseldi.
''Ah ah! Şimdi ki kızlar kendilerini erkeklerin kucaklarına atmak için denemedikleri yol kalmadı vallahi.''
Teyzeyi göremiyor olsam da pis, kokoş birisi olduğunu söylemek çok da zor olmamıştı benim için.
Elçin'de duymuş olmalıydı ki kafasını aşağı eğip dudağını ısırmış bir halde sırıtıyordu.

Kahretsin!

Nihayet ayakta durabilecek pozisyona geldiğimde ellerimi çektim ve hızlı bir şekilde arkamı dönüp tam sinirimi kusmaya hazırlanıyordum ki Elçin kolumdan tutup sokağa çekiştirince teyzeye küfür etme çabam yarıda kalmış bulundu.

''Özge sakin olur musun biraz?''diye uyardı beni kolumu bırakıp ara sokağa girerken.
''Böyle tipleri neden sokağa salıyorlar anlamıyorum ya. Kadının ne dediğini duymadın mı?''diye sordum bir hışımla.

''Duydum ama bunun bir önemi yok. Ben biliyorum öyle bir kız olmadığını,''

Kafamı çevirip kaşlarımı çatarak ona baktım.
''Azerbaycan'da da var mı böyle patavatsız teyzeler?''

Ellerini cebine sokarken,
''Her ülkenin var küçükhanım,''diye cevapladı.

Kafamı sallayıp anladığımı belirttikten sonra bakışlarımı yola çevirdim. Elçin, hoş, eğlenceli ve kafa dengi birisi olabilirdi ama benim uzun cümlelerimin ve onunla konuşma çabamın yanında verdiği ' kısa ' cevaplardan hoşlanmıyordum. Lafı kendince kısa kesip kafasında doğrudan sonuca ulaşıp bir şeyleri yerine oturtmaya çalışıyor gibi bir hali vardı açıkçası.

Hayatı sanki büyük bir yapbozun küçük parçaları gibiydi ve kimsenin o yapboz parçalarını bozmasını istemiyordu.

Ben dalmış bunları düşünürken Elçin'in sesiyle kendime geldim.
''Tekrardan soruyorum: Nereye gidiyoruz?''

AZERİ YÂRİMWhere stories live. Discover now