15.BÖLÜM: BEDEL

561 85 127
                                    

''Ben senin kehribar rengindim, ama o şimdi senin altın tonun.''
Söz: DEMİ LOVATO-STONE COLD.

MÜZİK: PLUMB- IN MY ARMS.

15

Gecenin zifiri karanlığında, bulutların ağladığı ve şimşeklerin çığlık çığlığa gökyüzünde parlayıp odayı aydınlattığı bir geceye aralandı gözlerim.

Belim ve saç diplerim terden sırılsıklam halde yatağımdan doğruldum. Yatağın sağ yanındaydım ve yorgan çeneme kadar çekilmişti, sol yanımdaysa Uraz vardı, sanırım uyuyordu.

Şimşek, odayı bir kez daha aydınlattığında bakışlarımı Uraz'a çevirdim; yüzünü kolları arasına almıştı ve üzerinde dünkü kıyafetleri vardı. Dolaptan yeni kıyafetler çıkarıp giydim ve yatağa, Uraz'dan en uzak kısma geçip yorganı ilk önce Uraz'ın üzerine, sonra kendi üzerime çektim ve şifonyerin üzerindeki ceketimin cebinden telefonumu çıkarıp prizdeki şarja taktım.

Duvardaki saate göre saat sabahın üçbuçuğuydu.

Düşüncelerimi uzak tutmaya çalışarak gözlerimi örttüm ve uykunun topraklarına çekilmeyi bekledim.

***

Sabah saat onbirde, uykumu tamamen almış halde uyandım. Sol yanağımda, Kai'nin vurduğu yerde derin bir sızı vardı ve kalbim acıyordu. Titrek bir nefes alıp bakışlarımı hâlâ derin bir uykudaymış gibi görünen Uraz'a çevirdim.

Fazla uyumamış mıydı?

Omuzlarını dürttüm. ''Uraz?''

Uyanmadı.

Onu sarsmak için kollarını kavradığım sırada bedeninin sıcaklığını hissettim. Yanıyordu.

''Uraz!''

Başı anında kalktı ve yarıya kadar düşmüş göz kapaklarının altındaki gözlerini kırpıştırarak bana baktı. Dudakları hafif aralanmıştı ve alnında yastık izi vardı.

''İyi misin?'' diye sordum.

Bana kısa süreliğine bön bön baktıktan sonra kafasını yastığa tekrar gömdü.

''Kalksana!'' dedim sesimi yükselterek.

Homurdandı ve kalkmamayı tercih etti.

Saçlarını tutup kafasını kaldırdım. ''Sana, kalk demiyor muyum?''

Hışımla yerinden doğrulup eliyle elimi itti. ''Saçlarıma dokunulmasından nefret ederim.''

''Uraz, yanıyorsun.''

Yarı açık gözlerini ovuşturdu ve, ''İyiyim,'' diye mırıldandı mayışmış haliyle.

''İyi değilsin.''

Gözlerinin altlarında mor halkalar oluşmuştu.

''İyiyim,'' dedi üstüne basa basa.

''Çok hastasın, Uraz.''

Çenesindeki bir kas seğirdi. ''Geçer.''

Islanmış gibi duran tişörtüne dokundum. ''Ter içindesin. Sana yeni kıyafet getirmemi ister misin?''

Bana dik dik baktı. ''Senin içine bugün iyilik perisi falan mı kaçtı? İstemiyorum.''

Onu duymamazlıktan gelip odanın çıkışına yöneldim. ''Sana yeni kıyafet getireyim.''

TİLKİWhere stories live. Discover now