U-20

4.9K 127 18
                                    

Bölüm şarkısı -Skylar grey -I know you multimedya da siyah ve gece var :)

Gitmek , öğrendiğim en kolay eylemlerden biriydi.Bunu bana öğretenler ise hayatımın merkezini ele geçiren iki adamdan başkası değildi.O yüzden ayaklarım verilen komutlara zorlanmadan uymayı öğrenmiş , acı çekmeyi çoktan unutmuştu.Kaybettiklerimin yerine koyduğum bu iki adamın yürüdüğü yollardan geçerken ayaklarıma batan taşları zamanla temizlemiş , oluşan yaraları iyileştirmeyi başarabilmiştim,tek bir iz bile bırakmadan.

Gözlerimi kapayıp ellerimi geçmişe uzattığımda parmaklarıma değen tek şey cam parçalarından ibaretti,mutlulukla harmanlanmış hayallerimin kesikleri parmak uçlarımda acı yerine sızı bıraktığında iyileşmiştim.

Yalnız kaldığım geceler boyunca gördüğüm o korkunç rüyalar yerini çiçek bahçelerine bıraktığında da iyileşmiştim,gök gürültüleri'nin hiç bitmeyeceğini düşündüğüm bir gecede seslerin kesildiği o an da iyileşmiştim.Ve arkamdan deli gibi seslenen bu adam hiç gitmemiş gibi geldiğinde , ayak uçlarına fırlattığım o yarım sigaralarla iyileşmiştim.

"Sana asla söz vermedim" diyerek bağırdı Siyah kollarımdan tutup kendine çevirdiğinde,gözlerinin bir önemi yokmuş gibi davrandım zorlukla , dudaklarımı büzdüm "eeee" evet bana asla söz vermemişti,gitmeyeceğim diye söz veren o normal insanlar listesinde onun adı yoktu.O siyah bir kağıtta yalnız başına bir listede adı geçen 'Asla gelmeyeceğim' sözüne sahip olan kişiydi.

Ellerini saçlarının arasından geçirerek   , dudaklarını ıslattı "bu yüzden bana kızamazsın" başımı sallayıp gülümsedim ve kollarımı iki yana açarak geri adımlar attım "zaten sana kızmıyorum bu kadar dert etme" dediğimde üzerime doğru yürüyordu , arkamı dönüp yürümeye devam ederken gözlerimi sıkıca yumdum , ağlamamak için kendimle savaş verdiğim Siyahsız geçen zaman dilimlerinde yumulan gözlerin arkasına yaşları tutsak etmeyi öğrenmiştim.Artık sıkı sıkı yumduğum gözlerimin ardından sıyrılan damlalar Kendilerini kelepçelere teslim etmişti.

"Bu  öfke kime,neye ait o zaman?" Diye sorduğunda adımlarıma yetişti ve önümü kesti , gözlerinin bir önemi yokmuş gibi davranmanın ne kadar zor olduğunu bilseydi eğer , Siyah,yarım kalan sigaralarından af dilerdi.Ama bilmiyordu,gözlerinin zifirisine ışık tutan merakını gördüğümde elimi kalbimin üzerine koyarak bağırdım "buraya kızgınım,tüm öfkem burama" önümde bir kaya gibi duran vücudunu iterek adımlarımı hızlandırdım "senlik bir durum yok yani , tüm derdim aptal bir organla" arkamdan gelmedi,bende dönüp ardıma bakmadım.

Aradan geçen iki hafta içerisinde ne onu gördüm nede ismini duydum.Böylesi daha iyimiydi bilmiyordum,nerede olduğunu bilmeden yokluğunu kabullenmek daha kolay geliyordu,çünkü yokken yoktu,ama şimdi varken yok olması zihnime işkenceden başka bir şey vermiyordu.O gecenin ertesi sabahı Kerem Beyin yanına uğrayıp istifa etmek istediğimi söylemiştim ve şiddetle reddedilmiştim.Bana ihtiyacı olduğuna dair torba dolusu sözler dökerek özür dilediğinde daha fazla direnememiş bu isteğimden vazgeçmek zorunda kalmıştım.

Bu hafta barda canlı müzik olmamasının vermiş olduğu fırsattan istifade ile kafa dağıtmak için gelmiştim çalıştığım mekana,gürültü son safhalarındayken bar bölümünde kendime bir yer buldum ve tuhaf ismi yüzünden sürekli adını unuttuğum kıza seslendim otururken  "şiiit aşk böceği" evet ona bu lakabı takmıştım , gerçekten aşk böceği gibi ortalıkta dolanıyordu , sürekli birilerini birileriyle yakıştırıyor onları hayallerinde evli Mutlu çocuklu yapıp bana anlatıyordu , tuhaf bir kızdı ve gerçekten aşk böceğiydi.Ona şiit dememe kızmış olmalı ki çatık Kaşlarıyla arkasını döndü "ne var ne istiyorsun?"diye sorduğunda gülümsedim "bekliyorum iki dakikan var" onu kızdırmayı seviyorum küçük bir kız çocuğundan farkı yoktu ve bu onu kıskanmama neden oluyordu , kafasını sallayıp biralara yöneldi ve sonrada önüme sertçe bırakıp işine geri döndü.

UYUŞTURUCUWhere stories live. Discover now