1-Göçye Parkta

144 12 7
                                    

Bisikletin sepetine market poşetlerini bıraktım.Eve dönüş yolunu sahilden gitmek için uzatarak pedal çevirmeye başladım.Pazar kahvaltısında kalabalık olacağımız için alışverişe çıkmıştım.Hava gayet güzeldi.Yeni yeni sonbahara giriyor,o çetin ayazı tatmak için hevesleniyorduk.En azından ben hevesleniyordum.Babam doğalgaz faturası konusunda heyecanlı değildi.Ailem pazar kahvaltılarına önem verirdi,bende aileme.Bu pazar kahvaltıya gelenlerde ailem gibiydi;Burçak abla ve ailesi.
Eve vardığımda annem sofrayı kurmuştu.Aldıklarımı boşaltıp poşetleri katladım ve büyük bir poşedin içine koydum.Hazırlıklar tamamlandığında kapı çaldı.Babam açtı:
-Oo hoş geldiniz!
-Hoş bulduk Gökçeciğim kocaman olmuşsun maşallah!
Kocaman falan olmamıştım.Hala 1.57 boyunda,hala aynı minnak yapıdaydım.Kocaman olan oydu.Hiç yoktan 5 kilo almıştı.
-Burçak ablacığım sen kilo mu verdin?Ay çok belli oluyor vallahi vermiş,ne yaptın bana da anlat!
Annem totoma vurdu:
-Daha yaşın kaç başın kaç küçük hanım!Ay Burçakcığım kapıda kaldınız buyrun.
17 yaşındaydım.Bence diyet yapabilirdim.Ama önce yeni çıkan baharatlı cipsi denemeliydim.
Pazar kahvaltımız çokça rutin geçti.Babalar futbol muhabbeti yaptı,türk tipi minyon anneler gavur mankenleri eleştirdi.Bense karşımdaki Arda adlı 5 yaşındaki çocuğa 'patates' demeyi öğretiyordum.Patates demeyi bilmeyen nesil yetişiyor:
-Pa-ta-tes
-Pa-la-yes
-Ardam,kuzum,o kadar zor değil.
-Pa-la-tes?Yaptım galiba Göçye.
Daha adımı söyleyemiyordu.Göçye...
Sofradan kalkıp bilgisayarda angry birds oynadık.Arda kuşlardan daha kızgındı oynarken.
-Maycınık gibi bir şeyle vuruyoruz değil mi Göçye?
Kelimeler Ardayla yeniden hayat buluyordu.2 saat kadar sonra Burçak ablalar kalkmaya niyetlendi.Niyetlenmek gerçekleşmesinin yarısı galiba.'Kapı önü sohbeti başlıyor' alarmı beynimde yankılanınca U dönüşü yapıp odama geri döndüm.Arda gitmek istemiyor,ağlıyor,haykırıyor,duvarı yumrukluyordu.Sesler odamı inletti.Eve bir huzur çöktüğünde gittiklerini anladım.Bulaşıklar bana kalmıştı.
Ertesi sabah okul olan bir güne uyandım.Henüz açılamamışken pijamalarımdan sıyrıldım,tost yiyip kahve içtim,kahve termosumu hazırlayıp çantama koydum.Servise bindiğimde henüz yeni açılmıştım.En arkaya kurulup ayaklarımı uzattığımda sadece tek başıma 2 koltuğu bile kaplayamadığımı farkettim.Kısa her yerde kısaydı.3-5 öğrenci toplayan servis sonunda okulda durduğunda hülyalı hayallerden kopup gerçekliğin kucağına düştüm.Yahut cehenneme.Okul için cehennem demek çok klişeydi ama yapacak bir şey yoktu.Öğrencileri ateşiyle kavuruyordu bu bina.Umarım kantindeki poğaçalar tükenmemiştir,diye geçirdim içimden.Aç her yerde açtı.
3.ders garip bir olay yaşadım.Garip değil rezilce belki.Kantinden dönerken Mesut Hoca beni durdurup bir sınıfın listesini götürmemi istedi.Sınıfa doğru ilerlerken bir kapı açılıp şlap sesiyle birlikte yüzüme yapıştı.Rakıya düşmüş sinek gibi sersemlemiştim.O kapıdan üç beş öğrenci çıksa da 'bu insan tanesi kapıyla neden münasebet içinde' demedi.İnsanlık ölmüştü.İşin garibi listeyi götüreceğim sınıf koridorun diğer tarafında olmasıydı.Boşu boşuna suratıma kapı yemiştim.Atara gelip kapısına yapıştığım sınıfa ilerledim.Içerisi bir kız harici boştu:
-Sınıf niye boş?
-Beden dersi çünkü.
Şanssız ve bahtsızdım.Daha birinden hesap bile soramıyordum.Kapıdan bir hışımla çıktığımda yine yere yapıştım:
-Oha be!Çüş be!Yavaş ya!
-Pardon görmemişim.
Görmemesi normaldi.Çocuğun bacak boyu kadardım.Sanane benim boyumdan sananee!
Sinirden kıpkırmızı bir şekilde sınıfa çıktım.
Eve geldiğimde beni kapıda Ketçap karşıladı.Kedim Ketçap dünyanın en minnoş şeyidir.Annem ve babam koltuk takımı bakmaya gideceklerinden bir süre tektim.Kek yapmak için kolları sıvadım ve ortaya bir şaheser çıkardım.Üstlerini pembe süslerle süsledim.Ketçap yine rahat durmuyor,bacaklarıma sürtünüp duruyordu.O sırada kapı çaldı.Islak ellerimi arkama silip kapıya baktım.Burçak abla ve Arda kapıdaydı:
-Gökçeciğim, benim Arda'nın babaannesine gitmem gerekiyor,annen Gökçe bakar dedi,bu iyiliği yapar mısın?
-Çok isterdim ama---
-Çok sağol canım ben kaçtım o zaman.
Arda'yı totosundan eve ittirip kapıyı kapattı ve gitti.
-Göçye bana çikilota verir misin?
-Göçye sana kurban olsun ama evde çikilota yok.
Vardı.Ama Arda'ya yoktu.
-Göçye beni parka götür.
-Göçye çişim var.
-Göçye burnum tıkandı.
-Göçye Ketçap elimi yalıyor.
-Göçye Baby tv aç.
Göçye artık yaşamıyordu.Dünya durmuştu.Ama Arda hala parmaklarını yalıyordu.
-Parka çıkarsak susacak mısın?
-Tıp oynarız susarım.
Arda'ya yağmurluğunu giydirip elinden tuttum, parka götürdüm.Gerçekten susmuştu.Kaydıraktan kayıp bana el sallıyordu.Bunu 92884 kez tekrarladı.Bende kendime pamuk şeker alıp onu izledim.Sümüğünü çıkarıp parktaki oyuncaklara sürmeye başlayınca kaydırağın tepesine çıkıp müdahale ettim.
-Ardam yapma tamam mı?
Arda gülüp beni ittirince ters bir şekilde kaydıraktan aşağı kaydım.Bu parkın önünden dahi geçemezdim artık.Arda da kaydıraktan kayıp üstüme düşünce bunu tescilledim.Artık Arda'nın bu adadan atılma vakti gelmişti.Survivor etkileri.
-Yardım lazım mı ufaklık?
Arda'ya dendiğini düşünmüştüm.Bana deniyordu.
-Ufaklık senin-Bir el atsan fena olmaz.
Arda'yı kucaklamış, ardından beni de elimden tutup kaldırmıştı.Çocuğa bakmak için kafamı baya bir kaldırmam gerekti.1.57 boya neredeyse 1.85 boy.Pekala.
-Teşekkür ederim.
Çocuğun yüzüne bakamıyordum.Boynum tutulmuştu.Arda'yı kucağından indirdi.
-Rica ederim ufaklık.Dikkat et biraz.
-Ufaklık demesek mi hani?
Güldü.Sadece güldü.
-Tarçın!Gel oğlum!
Köpek koşarak çocuğun kucağına atladı.Dayanamayıp köpeğe yapıştım.Tüylerini karıştırdım,öptüm,kucakladım.Çocuk ensemden tutup uzaklaştırana kadar köpeği mıncırdım.
-Bırak bir kez daha öpeyim nütfeeenn.
-Yanlış oldu galiba.Kız tavlamak için çıkarmadım.Sadece gezdiriyorum.
-Heh!Sana tav oldum sanki.Seviyorum ya seviyorum.
-Bence bizden olmaz ufaklık,ıh,olmaz.
-Ya var ya seni bi elime geçirirsem.
-Uzanabilecek misin, eğileyim mi?
Sinirden köpürürken Arda hoplayıp sırtıma çıkınca gözlerim doldu.Dokunsalar ağlayacaktım ama Arda dokunmuyor,sırtıma vuruyordu:
-Deh Göçye deh!
-Arda in sırtımdan.
-İnmem.Hem burnum akıyor.
-Eve gidiyoruz hadi in.
İnmedi.Tarçın ve çocuğu ardımda bırakıp gün batımına doğru Arda sırtımdayken yürüdüm.

Merhaba!Biliyorum çok ihmal ediyorum sizleri.Öküz Gibi Bakma'ya özel bölüm yazmam gerekirdi.Lakin hikayeyi komple silmeyi bile düşündüm.Neredeyse 2 sene (oldu mu o kadar ya) önce yazdığım için şu an ki düşünce yapımla uymayan çok fazla sözcük;bir dolu imla hatası,uyuşmayan yerler var.Ama sizin güzel yorumlarınızı baştan okudum ve biraz cayar gibi oldum.Ergenlik hatırası olarak bir kenarda durur belki.Sizleri seviyorum ve bu hikayeme de gerekli ilgiyi göstermenizi umuyorum.2.bölüm de hazırda var ama 3'ü yazana kadar paylaşamam büyük ihtimalle.Kendinize iyi bakın!!

MangalinaWhere stories live. Discover now