"You have to beat the rage"

4.4K 154 138
                                    


ONE DIRECTION HISTORY ŞARKISI İLE OKUYUN ÇÜNKÜ O ŞARKI ÇOK GÜZEL djdjfjfjfj

>Harry'nin anlatımı<

"Amber düzgün dur yoksa şu elerini sikeceğim!"

Ellerini göğsüme koyarak beni itmeye çalışıyordu. Ama bir şeyi unutuyor. Ben Harry'im. Beni kolay kokay itemez. Tanrı aşkına onun bir kuvveti benim çeyreği bile değil.

"Bırak beni! İstemiyorum!" Kollarımın arasında çırpınırken sabrımın gerçekten de taşmak üzere olduğunu hissediyordum. Biraz daha çırpınırsa çok büyük zarar görecekti.

"Bak Amber! Bunu yapmazsak kötü olur!" Resmen yüzüne tıslamıştım.

"Ama çok acıyor." Dudaklarını büzünce çok masum görünüyordu. Ama tabiki de bu ona acıyacağım anlamına gelmiyor.

"Ama yapmazsak kötü olur. Bu bininci söyleyişim sana." Gözlerimi devirdim ve yumruğumu sıktım. Birazdam bu yumruk güzel suratına geçecekti.

"Hayır, bu ikinci oldu. Hem ne olur ki yapmazsan?" Gerçekten ciddi miydi? Ciddi miydi yoksa bilmediği için mi soruyordu? Bir insan bu kadar aptal olamaz herhalde. Değil mi?

"Eğer yapmazsak yüzündekiler iyileşmez. Çirkin olursun." Kendimi ana sınıfındaki çocuğa lise konusu anlatıyor gibi hissediyordum. Amber'ın zekası benden geriydi çünkü. Bunu siz de biliyorsunuz.

"T-Tamam. Ama acıtmayacağına söz ver." İğne yemek istemeyen bir çocuk bile Amber'dan daha iyi kandırılabilirdi. Bu duruma gülsem mi, kızsam mı bilemiyordum. Bir boşluktaydım.

"Acıtmayacağım. Söz." Elimi yara bandına getirip yavaşça soymak için hazırlanırken Amber'ın çığlığı kulağımı becerdi.

"Ne var Amber!? Daha başlamadım bile!" Her zamanki gibi yine bağırmıştım. Ellerini bir birine birleştirerek ellerini oynatmaya başladı.

"Acıyacak işte." Yastığı alıp yere fırlatmak istiyordum. Şansımı denemekten zarar yoktu. Vardı işte. Vardı ama yoktu.

"Bana güveniyor musun?" Ellerimizi birbirine getirip elleri ile oynamaya başladım. "Dun akşamı hatırla. Ve bana güven."

Gülümsedi.

"Tamam. Ama yavaş yap." Kafamı aşağı yukarı salladım. "Çığlık atsam kızar mısın?" Tek kaşımı havaya kaldırdım.

"Neden kızayım ki?" Gözlerini kaçırdı. "Bilmiyorum. Her an patlayacak gibi görünüyorsun." Gözlerini bana dikerek "Neyse." Dedi ve gözlerini kapattı.

Yavaş yavaş ellerimi kaşının üstündeki yara bandına getirdim. Ve çekmeye başladım. Ben başlayınca o çığlık atıyordu.

"Seni mutlu eden bir şeyi hatırla." Diye fısıldadım işimi yaparken. Biraz acıyla inledi. Sonra sadece yüzünü buruşturdu. Ve bitti.

"Bitti. Şimdi şunu sürelim." Diyerek elimdeki kırmızı şeyi işaret ettim.

"O ne?" Diye sızlandı. Cahil değildir herhalde.

"Bu bir tentürdiyot. Yaralarna süreceğim." Gözlerini kocaman açtı.

"P-Peki acıyacak mı?" Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

Ona yaptığım onca şeyden sonra hâlâ acıya alışmamış olmasına inanamıyorum. Benim yaptıklarıma nasıl dayandı ona da inanamiyorum. Büyüyünce nasıl çocuk yapacak bu? O acıdan ölür herhalde.

"Biraz acıyacak ama yine aynı tekniği uygulayacağız. Onu düşünme, seni mutlu edeni düşün." Kafasını aşağı yukarı sallayınca gözlerini kapattı.

My Psychopat Cousin | Harry Styles Fanfic|Where stories live. Discover now