#1: -Elma Şekeri-

529K 19.9K 8.5K
                                    

'Dünya küçük. Peki benim içime dünyayı sığdırabilir misin? -Filiz Puluç'

Sağ elimde bavulum , sol elimdeki elma şekeriyle boş sokakta yürürken beyaz kar bütün güzelliğiyle etrafı kaplamıştı. Kartpostallık bir görüntü vardı etrafta. Ve ben bu kartpostallık görüntüde yalnızdım. 'Yalnız' değil bence bu kelime. Tam anlamıyla 'Yanlız' tıpkı 'yansız' der gibi. Yanında kimse yok gibi. Tam olarak 'Yanlız' olma diye düşündüm o an ve dudak büzdüm.

Hava soğuk olduğundan kimsecikler yoktu. Sokakta bile yalnızdım. Etraftaki tek ses kaldırımdaki oyuklara takılan bavulumun tekerinin sesiydi. Tık tık tık şeklinde çıkan ses hoşuma gitmişti. Bana eşlik etmesi güzeldi. Hoş bana eşlik eden pek bir şey yoktu. 

Bugün  yetimhaneye ağlayarak gittiğim ve şimdi de için ağlayarak çıktığım gündü . Yıllardır değişen tek şey boyum , kilom ve belkide yüzümdü. Geriye kalan her şey aynı kalmıştı. Ruhumdaki izler. Bedenimdeki izler. Saçımdaki izler...

 Telefonum çalınca ekranına baktım. 'Özel Arıyor...' yıllardır tek arayan kişi adını bile bilmediğim bir kadındı. ''Efendim'' tanıdık yumuşak sesiyle konuşmaya başladı ''Yetimhaneden çıkmışsın'' dediğinde kafamı salladım sanki görüyormuş gibi. Oraya girdiğim günden beri benimle konuşup bir sıkıntım olup olmadığına soran tek kişiydi o. Adını veya kim olduğunu bilmiyordum ama bana yardım etmek istediği ortaydı. Yıllardır benimle ilgilenmişti değil mi? Avukat olabileceği hakkında teorilerim vardı. Ya da bilmediğim bir akrabam?  ''Sevindim. Umarım dışarıdaki hayat seni yıpratmaz tatlım.'' dedi sevecen ses tonuyla. 

Bu kadın kimdi çok merak ediyordum ama ne zaman sorsam beni korumak istediğini söyleyip adını gizliyordu benden. Ailemin ölümüyle ilgili bir şey olduğunu anlıyordum. Salak değildim. Tesadüflere asla inanmazdım. Hayat size yetimhanede olsanız bile bunu öğretiyordu. Hiç bir şey tesadüf değildi.   ''Çıkmama yardımcı olduğunuz için teşekkür ederim.'' onaylayan mırıltılar çıkardı ''Evinin adresini biliyorsun tatlım. Ben gerek olmadıkça seni aramayacağım ama bu seni başı bırakıyorum anlamına gelmiyor. Sakın korkma.'' kafamı salladım ''Peki'' o olaydan dolayı hala korktuğumu düşünüyor olmalıydı ama atlatmıştım. Tabi biraz hasar kalmıştı ruhumda ama iyiydim. ''Bayan'' dediğimde ''Efendim tatlım?'' dedi tek düze bir tonda. Ses tonu hep aynı tondaydı ''Bana kim olduğunuzu ve aileme bunları kimin yaptığı konusunda bilgi vermeyecek misiniz?'' diye sorduğumda ''Henüz zamanı değil tatlım. Zamanı geldiğinde karşına çıkacağım ve konuşacağız. Biraz daha sabret ve bunları düşünme'' deyip kapattığında telefonuma baktım. 

Sessiz sokakta birden bire bir bağırış çağırış ve koşuşturma sesi duyunca arkamı döndüm.
Arkamı dönmemle birinin bana çarpıp yanımdan koşarak geçmesi ve bir kaç saniye sonra köşeden hızla çıkan çocuğun bana çarpıp benimle birlikte yere düşmesi bir olmuştu. Elma şekerimin beton zeminde parçalanışıyla çıkan ses ve benim çığlığım doldurdu sessiz ortamı. Üstüme düşen çocuk reflexle elini başımın arkasına koyunca başımı yere vurmaktan kurtulsam da bedenim için aynı şeyleri söyleyemeyecektim.

Şaşkınlık ve acıyla üzerimdeki çocuğa baktım. Koyu kahve gözleri toprak anımsatmış zihnime. Kaşları çatılmış bana bakıyordu. Kemikli çenesi onu sinirli gibi gösteriyordu ama belkide zaten sinirliydi şuan. Evet evet kesinlikle sinirliydi. 

"Sen nereden çıktın?!" diye söylendiğinde onu üzerimden ittim "B-ben zaten buradaydım!" Dediğimde üzerimden kalktı hemen. Bende dikelip ayağı kalktım ve üzerimi silkeledim. Islanmıştım. Aman ne güzel!

"Var mı bir hasar?" diye sordu aceleyle az önce kaçan çocuğun arkasından bakarken. O çocuğu kovalıyordu belli ki ve bende bir hasar olup olmadığını öğrenmeden gitmeyecek gibiydi. Yoksa o çocuğa bir şey mi yapacaktı? İçimdeki hiç sönüp bitmeyen vicdanım 'Oyala şu serseriyi biraz daha çocuk kurtulsun' diye beni teşvik edince ona baktım "Elma şekerimi kırdın!" Dedim sinirle. Bir an şaşırsa da bana çarpan çocuğun arkasından tekrar bakıp cebinden bir 50 lik çıkardı ve sağ elimi tutup avucuma sıkıştırdı küçük bir kızmışım gibi. Diğer eliyle de sol omzumu tutup uzun boyundan dolayı bana eğilerek gözlerime baktı. Erkek olmasına rağmen güzel bir yüzü vardı ve sigara kokuyordu "Elma şekeri alırsın" deyip  koşmaya başladığında kaşlarımı çatıp arkasından bağırdım "Hey! Alsana paranı! Senden para isteyen mi oldu?!" Beni umursamayıp gözden kaybolurken oflayıp yere düşen sarı beremi yerden alıp onuda silkeledim ve kafama geçirdim.  

ATEŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin