N'olursun

22.5K 1.3K 87
                                    

BÖLÜM 41

N’olursun

“Ne zamana uyanır?” diye sordum. Aras daha fazla koloniyle birlikte kalamayacağımızı söylemiş ve bizde bu eve gelmiştik. Hala soğuk davranışları sürüyor bu da durumu daha da zorlaştırıyordu. Oturduğu yerde kafasını kaldırıp kısa bir anlığına gözlerimin içine baktı. En sevdiğim renkle, en sevdiğim bakışı sergileyen gözler şimdi bana o kadar donuk bakıyordu ki gözlerimi kaçırmadan edemedim. Kalbimin atmıyor oluşu göğüs kafesimin sıkışmadığı anlamına gelmiyordu. Dişlerimi sıkarak göz yaşlarımı geriye ittim. Suçlu olduğumu biliyordum. Yaptıklarında kesinlikle haklıydı.

“Yarına kadar uyanır.” Dedi buz gibi sesiyle ve ayağa kalkarak odadan dışarı çıktı. Yutkunarak dudağımı dişledim. Bir şeyler yapmalı, kendimi affettirmeliydim. Başımızdan onca şey geçtikten sonra Aras’ın sevgisizliğine dayanamazdım. Onu kaybedemezdim. Bende ayağa kalkarak derin bir nefes aldım ve odasına doğru ilerledim.

Elim kapının kulpunda öylece kalakalmıştım. Cesaretim birden kaybolup gitmişti. En son kendimi affettirmek için odasına girdiğimde söylediği sözler doldu kulaklarıma. Beni hemen affetmeyeceğini, hatta canımı yakacağını biliyordum ama çabalamazsam onu hepten kaybederdim. Yap şunu, diye telkin verdim kendime ve kapıyı açarak içeri girdim. Elinde içinde viski dolu bir bardakla, diğer eli cebinde camdan dışarı bakıyordu. Bu görüntüsü bile büyülenip de ona tekrar aşık olmama yetiyordu. Derin bir nefes alarak tekrar yutkundum.

“Ben… Şey… Yani… Seninle konuşmam gerek Aras.” Dedim geveleyerek. Dudaklarında yukarıya doğru oluşan kıvrımı görebiliyordum.

“Emir’in dönüşmesi hakkında bilgi mi almak istiyorsun? Her şeyi biliyorsun zaten.” Dedi yine tüylerimi diken diken eden sesiyle. Gözlerim dolmaya başlamışken dişlerimi sıktım. Bana da kendine de işkence ediyordu. Sadece sarılsa olmaz mıydı sanki?

“Ben… Biz, yani ikimiz hakkında konuşmak istiyordum.” Dedi ürkek sesim. Bardağındaki viskinin tamamını koca bir yudumda içip bardağı köşeye bıraktı. Daha sonra bana doğru dönerek alaycı bir şekilde gülümsedi.

“Biz? Ben yoluna Emir’le devam edersin diye düşünüyordum. Ya da Kevın’la mı demeliyim? Başka kaç kişi var?” sözleri başlarda alayla çıksada sonra da doğru sertleşmiş hatta yoğun bir hiddetle çıkmıştı. Gözlerimi kocaman açarak yüzüne baktım.

“Sen ne demek istiyorsun?” diye tısladım. Vampir hızını kullanarak bir çırpıda yanıma geldi ve sırtımı sert bir şekilde duvara yasladı. Dudaklarımı bastırarak inlememin içimde yankılanmasına izin verdim. Gözleri tekrar siyaha dönerken aralık dudaklarından dişlerinin uzamaya başladığını görebiliyordum. Bu manzarayı yaşadığım ikinci andı ama artık korkmuyordum.

“Ne demek istediğimi söyleyeyim. Beni geride bırakarak Emir’i kurtarmak için hayatını riske attın. Beni hiç düşünmeden onca eğitimli vampirin arasına daldın ve Kevın’la yaptığın şu şov…” diyerek sustu ve kafamın yanından duvara sert bir yumruk attı. Yumrukla birlikte tehlikeli bir şekilde hırlayarak geri çekildi.

“Bana ne hissettirdiğini biliyor musun İlkim ha? O lanet yüzüğü parmağına taktım çünkü tamamen benim olmanı istedim. Sadece benim karım ol istedim. Bu ev evlendikten sonra kalacağımız yerdi biliyor musun? Seni kucağıma alarak eşikten geçireceğimi hayal ede ede döşedim ben burayı! Senin için çok özel olsun istedim, sen mutlu ol istedim ama sen daha ne istediğini bile bilmiyorsun.”

Diye tısladı. Gözlerimden yaşlar benden bağımsız bir şekilde akarken hızla yanıma geldi ve elimi avcunun içine alarak parmağımdaki yüzüğü çıkardı. Gözlerim iri iri açılmış onu izliyordum. Nefes alışım durmuştu. Yüzüme kızgınlıkla bakarken onun da gözlerinin hafifçe dolduğunu gördüm. Ağlamama dayanamadığını biliyordum ama şuan durumlar çok farklıydı. Elindeki parıltıya bakarak iki büklüm oldum.

“Aras, lütfen…” diye yalvarırken dudaklarımın arasından birkaç hıçkırık çıkmasına engel olamadım. Elini kaldırıp yumuşakça yanağımdaki yaşları silerken titriyordum. Ağlamaktan, korkudan, endşeden zangır zangır titriyordum. Bir vampirin daha ne kadar aciz olabileceğini düşünürken en sevdiğim sesten en nefret ettiğim sözcükler döküldü;

“Ağlama, sen seçimini yaptın.”

Gözlerim korkuyla açılırken boynuna atıldım.

“Hayır, hayır, hayır, olmaz! Seni seviyorum Aras, beni bırakamazsın, olmaz! Seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum!”

Hıçkırıklarımın arasından acizce dökülen her kelimeyle biraz daha sıkı sarılıyordum.

                                                  ****

ARAS

“Hayır, hayır, hayır, olmaz! Seni seviyorum Aras, beni bırakamazsın, olmaz! Seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum!”

Her kelimeyi bir hıçkırık kovalarken içimde bir şeylerin yer değiştirdiğini düşündüm. Yaptığı şeyler acımı ikiye katlıyordu. Onu bırakmak zaten bu kadar zorken karşımda acizce ağlaması, hıçkırması her şeyi daha da zorlaştırıyordu.

“Sus!” dedim zorlukla çıkan sesimle. İçimden İlkim’e olan zaafıma küfrederken sinirle dişlerimi sıktım. Ama bu ayrılık gerekliydi. En azından onun için gerekliydi. Hangi tarafta olması gerektiğini seçmeli ve ona göre hareket etmeliydi. Seçim yapabilmesi için ondan biraz uzak kalmam gerekiyordu. Bu bana da acı veriyordu, hem de ona verdiğimden daha fazla ama zorunluydu.

“Hayır susmayacağım! Beni bir kez daha bırakıp gidemezsin! Hani bir daha ayrılmayacaktık? Hani beni bir daha bırakmayacaktın? Yalancısın sen! Yalancı! Gitmeyeceksin işte! İzin vermiyorum!” diye bağırdı daha sıkı sarılırken. Gözümden bir damla yaş aşağıya doğru akarken tek elimi kaldırdım. Narin, pürüzsüz sırtına doğru yola çıkmış elim daha fazla ilerleyemedi. Dişimi sıkarak hareketsizce bekledim. Hıçkırıkları git gide yoğunlaşırken boynuma içimi gıdıklayan bir öpücük kondurdu.

“Yapma.” Dedim ağlamaklı çıkan sesimle. Yapma yoksa seni bırakamam, diye devam ettim içimden.

“Beni bırakma,” diye fısıldadı ve boynuma bir öpücük daha kondurdu.

“N’olursun sevgilim. Her şey için özür dilerim! Beni bırakma.” Diyerek boynumu daha şiddetli öpmeye başladı. Daha fazla dayanamayarak iki elimi de beline doladım ve sıkıca sardım. Elim bedenlerimizi birbirine yapıştırırken boynuna özlem dolu öpücükler konduruyordum. Dudaklarım boynun çenesine, oradan da dolgun dudaklarına kayarken bacaklarını belime doladı. Ellerim bedenini keşfe çıkmışken vücut ısısı hafifçe yükseldi. Uzayan dişleri dudağımda ufak bir çizik oluşturdu ve dudağımı emmeye başladı. İnleyerek onu yatağa yatırdım ve ellerimi boynunda ,saçlarında ,bacaklarında gezdirmeye devam ettim. Dudaklarımın arasındaki dudaklarından ufak bir inilti çıktığında hareketlerim daha da hızlandı. Ufak, tatlı eli saçlarımın arasına girdi ve sertçe çekti. Dudaklarımı dudaklarından ayırarak fazlalık olan t-shirtünü  üzerinden çıkardım. Dudaklarım ince beli ve çevresinde gezinirken aklımda tek bir düşünce vardı. O benim İlkim’imdi ve onu asla bırakmayacaktım. Her ne olursa olsun.

Evet, ateşli bir bölümdü! Wattpad yavaş yavaş hareketlenmeye başladığı için çokçokçook mutluyum. Sizden de uzun uzun yorumlar bekliyorum. Emir’ciler bana çok kızacak ama Aras’ın iradesi de bir yere kadar öyle değil mi? :D Küçük Anna’ya bir göz atın. Seviliyorsunuz :):)

Sıra Arkadaşım Bir Vampir!Where stories live. Discover now