"RÜZGAR"
Olanları anlamaya çalışırken siyah adamlar beni zorla arabaya bindirmeye başladılar , ne kadar zorlasamda gücüm yetmiyordu , sonunda kendimi arabada bulmuştum. Araba hızla ilerleyip bizim mahalleden çıkarken ,
Yanımda oturan adama saldırmaya başladım adam tek elini başıma koymuştu , ellerim ona değmiyordu bile bu çok sinir bir durumdu tabiki bu komik durumun karşısında hareketsiz kalmıyacaktımPis adam bana gülüyordu o yandan yandan gülerken bende gülüp kulağına yaklaştım :
"Ne komik değilmi ... Aklını alırım lan senin pis şehir eşkiyası " deyip kollarından birisini ısırmaya başladım.
Adam yüzüme bile bakmadan sinirle sert bir tokat attı , birden kafamı cama vurdum. Uykum gelmişti gözlerim istemsiz kapanmıştı , tuhaf duygular içerisinde uyuyordum .
* * *
"Kalksana artık... Sst kızım uyansana..." tatlı bir adamın sesi ve dürtmesiyle uyandım.
Alkollü gibi gülümserken adama birden olanlar dank etti, karşımdaki bir Şehir sapığıydı , birden ciddileştim ve sertçe adamı inceledim.
Uzun boylu , ağzındaki siyah maske yüzünü kapatsada yakışıklı olduğu belliydi , kahverengi saçları güneşte parlıyordu .
Gözlerimin içine bakıyordu , ilk defa bir erkekle bu kadar yakın durumdaydım , daha sonra dikkatini yaralı sol bacağıma verdi ve gülmeye başladı , komik birşey yoktu hatta tam tersine canım çok yanıyordu:
"Bizim bişey yapmamıza gerek kalmadı , sen halletmişsin" deyip yürümeye başladı .
Az ilerde durup telefonla konuşmaya başladı. O benle böyle dalga geçerken kalbimde yine o sızlamayı hissettim göz yaşlarım istemsiz akarken , nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum , yüksek bir yerdeydik burdan tüm İzmir gözüküyordu. Ben yaşlı gözlerimle etrafı incelerken Şehir sapığının geri geldiğini fark ettim . Ellerim bağlı olduğu için omuzlarımla gözlerimi sildim. Kulağıma doğru eğilip :
"Hadi biraz eğlenelim " dedi , kolumdan yukarı kaldırıp sürüklemeye başladı.
Ben hala yürümemekte diretiyordum, uzunca nefes verip bana baktı :
"Bir kerede söz dinleyin " dedi bir elini bacaklarımın altına koyup kaldırdı , diğer elinide sırtıma koyup yürümeye başladı.
Bu çok utanç vericiydi ama şuanda asıl endişelenmem gereken olay bana ne yapacaklardı ? Ben kucağında çırpınırken beni hızlıca yere indirdi . Çok yüksek bir yerdeydik ve tam altımda deniz vardı , aramızda en az 10 metre vardı .
Kalp atışlarımın hızladığını hissedebiliyordum ayaklarımla kendimi geriye doğru itmeye başladım, daha sonra sırtımın bir yere çarptığını hissettim.
Arkama döndüğümde şehir sapığının bana baktığını gördüm oda yanıma çöküp elini omzuma attı :
" ölmek istemezsin değilmi ?... işte bu yüzden dediklerimi yapmalısın ."
Eliyle arkadaki adamlardan birisine işaret yaptı , siyah adam fotoğraf makinesi ve bant getirmişti.
Bantı bir miktar koparıp sıkıca ağzımı bantladı. Daha sonra ayaklarımı da bantlayıp fotoğraf çekmeye başladı . Olduğum yerde kıpırdamadan sessizce ağlıyordum. 5-6 fotoğraf çektikten sonra , adamlara tekrar işaret yaptı iki kişi gelip tekrar kollarımdan tuttu ,
Tuhaf tuhaf gülümsedikten sonra önüme geçip :
"Ailenede haber verelim değilmi Selin" dedi