2-♡

1.8K 155 14
                                    

"Enes! Oğlum yeni gelen kitapları da sana zahmet raflara yerleştirirmisin!"

"Tabi Mahmut amca!"

Elime yüklendiğim kolileri kaldırıp rafların yanına doğru taşımaya başladım. Arkam dönük bir şekilde kitapları yerleştirirken yine o kapıdaki zil çaldı. Doğrulup gelene baktım. O! Bunca zamandan sonra yine o!

"Hoşgeldin kızım. Buyur gel bakalım."

"Hoşbulduk efendim!"

Diye karşılık verdi. Öyle kibar öyle masum.

"Bu gün geleceğini biliyordum kitabını hazırladım."

Raflara çevirince gözlerini. Bir an yine yakaladım o mavileri. Hemen eğdim başımı. Arkamı dönüp devam ettim yerleştirmeye.

"Çok teşekkür ederim!"

" Oğlum Enes elindeki kitabı verirmisin hanım kızıma"

Sıcaklamıştım birden. Hiç olmadığım şekilde çekingen hissediyordum. Onlara doğru dönüp yürümeye başladım. Masanın başına gelince önüne doğru bırakıp çekildim.

Mahmut amca onunla konuşmaya başlamıştı ben tekrar saklandığım raflara dönerken.

"Babana selam söyle yavrum"

"Başüstüne"

Diyerek boyun büktü ve yine çıkıp denize bakan bank'a doğru yürümeye başladı. Farkında olmadan ona bakıyordum. Mahmut amca bu halimi farketmiş olacakki. Beni utandırmadan anlatmaya başladı.

"Her sene gelir buraya. Ama sadece bu gün. Maşallah öyle söz'ünü tutan biriki. Rahmetli kardeşim Asım öldüğünden beri her yılın bu günü gelir ve burda oturur. Ne yaptığını anlatmaz ama yazar, denize bırakır ve kitabını bitirip gider. Sır gibi ortanan kaybolur. Sonra yeni yılda tekrar gelir bu böylece devam eder. Asım torununu çok severdi baksana torunuda ona vefalı.!"

Gülümsedi ve içeriye doğru yürüdü. Demek bu yüzden sadece bir kere gördüm onu. Rahatlamıştım yazdığı kişinin dedesi olduğunu öğrenince. Ama aklımı başıma getiren sıkışan kalbim oldu. Eness! Gözlerini haramdan sakın! Diyordu bir yanım. Bir yanımsa sanki yanıp kavruluyordu. Daha önce yanmadığım bir ateşte.

***
Dede.
Mahmut amca'nın sana selamı var. Diliyle söylemesede kalbinden bunu geçirdiğini biliyorum. O'da herkez gibi. Benim gibi özlüyor seni. Burlar yine aynı. Yine berrak bir hava var. Deniz yine gökler kadar mavi. Şuanda gülüyorum çünkü.
Çünkü baksana artık cevaplarım değişiyor sanırım. Değişmek istemiyorum dede. Büyümek istemiyorum. Korkuyorum. Babam birinin benimle görüşmek istediğini söyledi. Ama ben istemiyorum ki. Eğer o kişiyle evlenirsem yurtdışına gelin gidecekmişim. Bir daha nerde görücem burayı ,bu denizi. Nasıl yollayacağım bu mektupları. Bilmiyorum dede. Herzamanki bilgeliğine ihtiyaç duyuyorum. Sadece Rabbime sığınabiliyorum. Başka kimsem yok dede. Keşke Allah geceleri denize mavi boya dökmeye devam etse. Göğün mavisi denize yansımasa. Herşey nekadar güzel olurdu.
Torunun Hilal

Katladığım kağıdı yine bir şişeye yerleştirip denizin mavi sularına bıraktım. Oturduğum bank'a geri yaslanıp demin aldığım kitabı okumaya başladım. Ama aklıma kitapcıdaki çalışan adam gelmişti. Elhamdülillah dedi bir yanım. Demek hala böyle edepli gençler var. Mahmut amca'nın ihlas kokan dükkanınada böyle biri yakışırdı zaten. Tekrar gömüldüm huzur dolu kelimelere.

Son sayfayıda okuyup kapattım kitabı. Alıp bastırdım göğsüme. Ne güzel sözlerdi bunlar. Hz. Ömer'i anlatan. Kitabı çantama yerleştirip ayağa kalktım. Maviye diktim gözlerimi. Huzur veren maviye. Yavaş yavaş vuruyordu dalgalar hayatım gibi. Sanki yavaş yavaş hissediyordum hayatın acıtan dalgalarını.

SATIRLARA SAKLI..Where stories live. Discover now