¹"Aspetta, Ti Amo Kai "

11.3K 409 73
                                    

¹ "Aspetta, Ti Amo Jongin"

Gömleğin yakalarını düzelterek çıktığım odadan , adım seslerime karışan gürültüye arkamı döndüm. Masa üstünde çalışırken yeterince yorularak omuzlarını düşürmüş bedenim birkaç saatlik uyku için dileniyordu adeta. Çok bir şey değil, sadece uyku istiyordum. Sıcak omuzlara sığınarak hülyalarıma karışan tatlı tebessüme sahip olma arzumu bastırmayı deniyordum ama zihnim çoktan düşlemeye başlamıştı o mutlu saatleri. Bakışlarımı lekeli zeminden çekerken yavaş yavaş , batan güneşi yansıtıyordu emektar binanın camları. Gözlerim kolumda ki saate kaymış ve bıkkın bir nefesle süslemiştim içimdeki huzursuz tarafımı. Pembe dudaklarımdan kaçan küçük söylenmeler eşliğinde asansörün çağrı düğmesine bastım. Pahalı oldukları dışarıdan bile anlaşılan Lìger marka kol düğmelerimle sabırsızca oynarken topuklarımla da zeminde küçük hareketlenmeler bırakıyordum.

Asansör 'tin' sesiyle kapılarını aralarken iş çıkışını geçen saatte şirkette olmam nedeniyle boş olan kabine girdim ve giriş katının düğmesini uşladım. Asansör hızlı bir şekilde katları inerken aynadan görünen memnuyetsiz ifademe kaş çatıyordum. Tamamen solgun görünüyor , gözlerimin altında hafifçe belirginleşmeye başlamış siyah torbaları selamlıyordum. Hafif kahveye kaçan saçlarımın boyanma vaktinin geldiğini de yeni yeni farkına varırken asansör durmuştu. Dilimle damağıma vurarak sessiz koridorlara çıktım. Koyu laciverte çalan takım ceketim her adımımda yukarıya çıkarken geçen akşamdan kalma yaraya ilişti parmaklarım. Dudağım çok fazla acımasa da kabarmıştı.

Yüzüme yapışmış gibi duran gülümsemem daha da büyürken otoparkın soğuk duvarları ve birbirinden farklı arabaları karşıladı beni. Arabamı park ettiğim yere ulaştığım da , aynı düzeni bozmadan sürekli yaptığım gibi arabamın kaputuna yaslandım. Onu beklemek benim için sorun değildi. Birkaç dakika olsa bile onu özlemiştim,dudaklarını dudaklarımda hissetmek istiyordum. Dilimi bir süre dudağımdaki yarada gezdirerek geçen günkü öpücüğün tadını almaya çalıştım. Tabii, bu pek mümkün olmamıştı ama gene de denemenin bir zararı yoktu.

Birkaç dakika , belki de daha uzun zamandan sonra bilemiyorum, otoparkın girişinde görünen Kai ile beraber aklımı kurcalayan şey birden bire zihnimde belirmişti. Farketmemesini umarak ceketimin cebinde duran metal yüzüğe uzandım ve hızlı hareketlerle parmağıma geçirdim. Kai bu tür konularda çok hassas ve kıskançtı. Yüzüğümü takmadığım tek bir gün için bir ay boyunca beni cezalandırmıştı. Ceza belliydi , ona dokunmam kesinlikle yasaktı. Uykusunda taciz ettiğim geceler elbet olmuştu tabi ama , bence bilmesini gerektirecek bir durum değildi. Ufak bir gülücükle beraber sabah onun için seçtiğim siyah takım ceketinin içinde asil bir şekilde bana yürüşünü seyrettim. Onun da aynı benim gibi, alıkoyamadığı gülüşü yüzündeydi.

Boynunda kapatmaya bile uğraşmadığımız morluk kendini belli ederken küçük kıkırtıma engel olamadım. Dişlerimle yaptığım morluğu tamamen unutmuş görünüyordu.

Yanıma ulaştığında, ikimizinde memnuniyet dolu gülüşü baş göstermişti etrafta. İkimizde suskunduk, özlemiştik ve tek yapmamız gereken sıkı bir hasret gidermeydi. Belki çok sevdiğimden , bilemiyorum, onun dudaklarından ayrıldığım her dakikayı sayıyor ve ona kavuşacağım her saniyeyi hesaplıyordum zihnimde. Onu seviyordum. Beni seviyordu.

Usulca kravatıma dolanan elini ve bana yakınlaşan adımlarını izledim. Bundan sonraki hamleyi ikimizde biliyorduk aslında. Bu tanıdık hisle beraber , yana kıvrıldı dudaklarımız. Ardından bir yangın başladı, her şey alev aldı ve biz , o ateşte kaybolduk.

Dudakları dudaklarıma değerken onu seyrettim. Nasıl bu kadar kusursuz olduğunu ve Tanrı'nın neden onu bana bahşettiğini.

Cevap alamadığımı farkettiğimde kalın dudaklarının dişlerimin arasına alıp ceketine tutundum. Otoparkta yalnız olduğumuz anı değerlendirmek için dudakları dudaklarımdayken yerlerimizi değiştirdim. Şimdi o arabanın kaputuna yaslanmış , beni de üstüne çekmişti. Pozisyonumuz her şeyi unutturuyordu adeta.

Dudakları , dudaklarımın arasında eriyor ve ıslak öpücük iyice ateşleniyordu. Belirli aralıklarla dilim dudağına çarpıyor ve bu ikimizinde inlemesine neden oluyordu. Öyle ki, otoparkın içinde olduğumuzu unutmuştuk. Daha fazlasını isteyen bedenlerimiz derin bir öpücük için çırpınıyordu. Gene de , kendimi durmaya zorlayarak dudaklarımızı ayırdım. Nefes nefese birbirimize bakarken engel olamadığımız bir gülüş kaplamıştı yüzlerimizi. Ellerimi, Kai'nin vücudunun yan taraflarına koyarak arabaya iyice sırtının yaslanmasını sağladım ve iki yanağına da sulu bir öpücük kondurdum. Bununla beraber sıcak gülümsemesini sunmuştu bana.

" Merhaba karıcığım. " diyerek dudağına bir buse verdim ve üstünden kalktım. Dudakları büzülmüş ve kaşları çatılmıştı. Kıkırdayarak büzüşen dudaklarına vurdum.

" Ya , Sehun. Karın değilim ben senin , kocanım! " Kai saçlarını düzelttikten sonra koluma yumruk attığında , elinin çekilmesine izin vermeden kendime çekip kollarıma sardım. Sıcaklığının ve kokusunun üstümden gitmesine izin veremezdim.

"Tamam, güzelim tamam bir şey demedim. Haydi eve gidelim. Tam olarak hasret gideremedim. " Kai'ye sırnaşarak araba anahtarlarını cebimden çıkarttım. Kocama yakınlaşma deneylerimin ardından gene Kai tarafından engellenmiştim.

" Kes sesini. Tüm erkeksiliğimi alıyorsun resmen. Bu gece seninle sevişmeyeceğim. Dünden beri beni sıkıştırıp duruyorsun zaten. " Kai sinirle tıslandığında gülerek arabanın kilidini açtım ve şoför koltuğuna geçtim. O da yan koltuğa geçmişti.

" Ne olmuş ? İş yerinde dokunamıyorum sana ve bu benim sinirimi bozuyor. Ayrıca, altımdayken hiç erkeksilikten bahsetmiyorsun ? " Kahkaha atarak arabayı çalıştırdığımda , koluma bir yumruk daha yemiştim. Ama gülüşüme eşlik ettiğini biliyordum.

" Senden nefret ediyorum , Oh Sehun. " Kai dil çıkartıp kollarını bağladığında , yanağına bir kaçamak öpücük daha bıraktım.

" Bekle. Seni seviyorum , Oh Kai. "

-

Y/N : Sehun'un soyadı olması garip oldu ama değişiklik iyidir. Djdjej Böyle tatlış bir mini fic işte. Biraz Sekai feels geçirelim istedim ~ Hiç böyle ficler yok ya.

Unfair || SekaiWhere stories live. Discover now