On İkinci Bölüm

75 16 1
                                    

Sonra her kim çalarsa kalbinin kapısını; "Evde yokum!" diye haykırırsın umutsuzca. Belki de kapıyı çalan eller; seni sonsuza dek sımsıkı saracak ve asla bırakmayacak ellerdir, bilemezsin kapıyı açmadan... Belki de geri çevirdiğin o ayaklar; sana koşmak için en aşılmaz engellere meydan okumaya gönüllü olanlardır... O üzgün kalp; senin kırılmış kalbine merhem olacak tek ilaçtır belki de...

Kapıyı kapatırsın ve eski bir iple sarılmış o dikdörtgen çerçevenin içerisine, "Kahrolmaya Gittim Dönücem" yazarsın belki de.

Kapının anahtarı paspasın altında da değildir ve belki de kalbinden içeri girdiği zaman, "Burası benim evim" diyecek olan o yabancı, sessizce ayrılıp gidecektir oracıktan...

Anahtar paspasın altında değildir ama senin umutların paspasın altında ezilmeye başlamıştır bile.

"Senin kalbini istiyorum" diyen ve sonra da kalbini çalıp gidenler yüzünden, "Sana kalbimi vermeye geldim" diyenler kapı dışı edilir ne yazık ki...

Kalbini; ipekten bir beze sarmak ve bir not iliştirip caminin avlusuna bırakmak istersin. Şunları yazmak istersin o kâğıdın üstüne; "Kalbim size emanet... Ona iyi bakın!"

Oysa kimse senden daha iyi bakamaz o kalbe. Yaralarını senin kadar güzel saramaz.

İstediğin şey saf ve lekesiz bir gelecektir yalnızca... Parmaklarının arasından kayıp gitmesine üzülmezsin hatıraların. Nasıl olsa, doldurursun yerini başkalarıyla.

Bir geleceğin olsun istiyorsan, bırakmalısın geçmişi ait olduğu yerde. Önünde sıralanan mucizeler sana yeter de artar bile...


Söyle Sebastian (Raflarda)Where stories live. Discover now