7 - İmam

44 3 0
                                    


Sıddık uyandı uykudan vücudu olmuş kaskatı,

Hareket edecek mecali yok, nasıl alsın suyu, tası.

Bir gayret bağırdı "Zühre! Kız, duy beni!"

Bağrışından Zühre'nin az daha yüreği kopacaktı.


Zühre'nin karnı burnunda, nasıl kalksın yataktan?

Sıddık bir hu çekti, kalktı Zühre varmadan.

Tası aldı, kana kana, bir dikişte içti suyu

Bağladı kuşağını hiç vakit harcamadan.


Çıktı evden bir hışım, düştü İmam'ın yoluna,

Yolda kimsecikler yoktu, inle cin top atmakta.

Hızlı hızlı yürürken karanlığın içinde,

Çarığının gürültüsü sanki göğü yırtmakta.


Çok geçmedi vardı geldi İmam'ın evinin önüne,

Rüyadaki İmam'a uydu baktı kapının kilidine.

Euzubesmele'yle itti kapıyı girdi içeriye,

İmam'a uydu, döndü yüzünü merdivenlere.


Çıktı yukarı baktı ki, İmam orada durmakta,

Tespihinin imamesi seccadesine vurmakta.

Gizlendi köşeye kabarttı kulağını,

İmam hazretlerinin ağzından duydu esmayı.


İmam Zat-ı hakkın isimlerinden en güzelini,

Diz çökmüş gözü kapalı tespih etmekteydi,

Böylece duydu Sıddık oğlunun ismini:

El-Baki, El-Baki, El-Baki, El-Baki


BAKİ! Diye haykırdı Sıddık tutamadı dilini.

İmam'ın nevri döndü, yaktı yıktı zikrini.

Ne tespih kaldı elde, ne kafasında takke,

Yuvarladı merdivenlerden aşağı kendini.


Sıddık "Hay dilime benim!" dedi düştü imamın peşine,

İmam yuvarlandı vurdu kafayı kapının kilidine.

Aktı tasın pekmezi, sızdı kapının önüne,

Gürültüyü duyan ahali sarıldı fenerlerine.


Sıddık İmam'ı kaptığı gibi düştü hekimin yoluna.

Yol gittikçe bitmedi, ahali vardı yanına.

Bir de baktılar ki İmam'ın canı can değil,

Ne soluk kalmış İmam'da, ne de renk vücudunda.


Sıddık İmam'ın naşını usulca bıraktı toprağa,

Diz çöktü yanına, aldı başını avucuna,

İl ahalinin fenerlerinin aydınlattığı,

Cesedin yanı başında, başladı ağlamaya.


O ağlarken karanlıktan bir atlı peydah oldu.

Tozu dumana katmış nalları toprağı dövüyordu.

Atlı daha gelmeden haykırışı duyuldu,

"Sıddık! Koş! Zühre doğurdu!"



FÂNİWhere stories live. Discover now