3. Bölüm - "Sen Kimsin, Nesin?"

1.6K 91 93
                                    

[ Üstteki hikayenin müziğini açarak, onun eşliğinde okuyun. Hikaye film şeridi gibi gözünüzde canlandıracaktır.]


- Yedi yıl önce.

Gökyüzünden yere isabet eden her damla zeminde parçalanırken, ellerimi tutmuştu. Gözlerimi zeminden çekip, önce ona ve daha sonra ise gözlerine odaklamıştım. Yüzümdeki utangaç gülümsemeyi fark etmiş olsa gerek, gülmüştü. "Ellerin yine soğuk." Dediğinde, avuçları arasındaki ellerime sıcak nefesini üflemişti. Kalbime kadar sıcacık olduğunu hissetmiştim. Yağmurdan saklandığımız ağacın altında yine ıslanmayı başarabilmiştik. "Aptal sana dedim yağmurluk giyelim diye." Dedikten sonra omuz silkmiş, ardından ise bıkkın ifademi yüzüme takınmıştım. "Ne güzel limon gibi ortada dolaşsaydık diyorsun yani?" söylediği cümlenin ardından kahkaha atmıştı. Önce sinirlensemde, ardından gelen gülme krizime engel olamamıştım.

Mutluydum. Leo gözlerime baktığı ve böyle gülümsediği her zaman, ben mutluydum. Yağmur kesilmişti ama biz hala ağacın altında birbirimize odaklı kalmıştık. Birkaç saniye sonra gözlerinin dudaklarıma doğru baktığını fark etmiştim. İstemsizce gözlerim dudaklarına kaymıştı. Sıcak nefesi soğumuş burnumu ısıtmıştı. Gözlerimi kapatmış, kendimi ona bırakmıştım. Birkaç saniye içinde burnumdaki sıcak nefes, daha çok acı hissine dönüştüğünde kaşlarımı çatmış ve onu itmiştim."Burnumu niye ısırıyorsun beyinsiz!?" elimle burnumu ovuştururken, bir yandan da onun göğsüne darbeler indiriyordum. Önümde kahkahalara boğulmuştu. "Çok tatlı çünkü."

Başımı göğsüne yaslatmış, parmaklarını saçlarımın arasında dolaştırmıştı. Parfümü olağan üstü güzeldi. Ama kendi kokusu daha güzeldi.

"Leo, seni çok seviyorum."

- Günümüz.

Sırtımdaki acı ile inlediğimde, gözlerimi hafifçe aralamıştım. Yere tutunarak zar zor doğrulmuştum. Etrafıma bakmaya başladığımda ilerlediğim yoldan epeyi geride olduğumu fark etmiştim. Gözlerimi iyice açmıştım.

Uzaktan bana haraketsiz bir şekilde bakmaya devam ediyordu. Birden bire görüntüsü daha çok yakınlaşmıştı.

Neler oluyor tanrı aşkına!? Leo.. o beni neden itmişti? O an aklımdaki soru işaretleri çoğaldıkça, yerden kalkmış ona doğru yürümeye başlamıştım. Adımlarım daha yeni hızlanmaya başlamıştı ki, birden bire önümde belirmişti. Ne? benden daha mı hızlıydı?..

"Benden ne istiyorsun?"

Ne olmuştu ona böyle. Acaba evlendiğim için bana çok mu kızgındı veya onun mektubunu önemsemediğimi mi düşünmüştü. Hiçbir şekilde anlam veremediğim bir soru ile karşı karşıya koymuştu beni. Cümlelerimi toparlarken kekelediğimi fark etmiştim. İstemsizce boğazımda oluşan yumruyu yutkunarak yok etmeye çalışırken, gözyaşlarım kendiliğinden akıp, sözlerime eşlık etmişti.

"Senden ne mi istiyorum? Gerçekten bu soruyu soruyor musun?" gözlerine baktığımda ağladığımı görmüştü. Yüzü çok soluktu, çok beyazdı. Çok umursamazca bakıyordu. Benim tanıdığım insan değil gibiydi. Soğuk bakışları gözyaşlarımın her bir damlasını buza çeviriyordu sanki.

Bu süreç boyunca bana tek kelime bile cevap vermemişti. "Beni korumak için beni tanımazdan mı geliyorsun yoksa? Ben seni ne kadar aradım biliyor musun?"

Aniden belimden kavramıştı. Beni kendine çektiğinde neye uğradığımı şaşırmış, ne yapıyorsun dercesine gözlerine odaklanmıştım. Boynumdaki atkıyı çıkardığında gözlerim istemsizce yere düşen atkıma takılmıştı.

VAMPİRİN GÖZYAŞLARI #Wattys2016Where stories live. Discover now