27.Bölüm: Aşk sarhoşu

87 1 0
                                    

Miran evinde sakin bir akşam geçiriyordu. Kızına süt içirirken kapı çalındı. Onu yatağa bırakıp elinde şişeyle kapıya bakmaya gitti. Kapıda gördüğü kişiye sevinmeli miydi? Onu içeri bile almak istemiyordu ama hali perişandı. 

Birşey demeden eliyle buyur etti ve bebeğinin odasına gitti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Birşey demeden eliyle buyur etti ve bebeğinin odasına gitti. 

Sanki o yokmuş gibi çocuğu doyurup yatağına yatırdı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sanki o yokmuş gibi çocuğu doyurup yatağına yatırdı. O onun her hareketini takip ediyordu. Işi bittiğinde oturma odasına geçip koltuğa oturda. Televizyonu açıp ekrana odaklandı. İki çift göz onun üstünde yoğunlaştı:
- Buna ne kadar devam etmeyi düşünüyorsun? Benimle konuşmayacak mısın?

Genç adam tepki vermeyince gidip televizyonun önünde durdu:
- Lanet olsun! Yüzüme bak!

Adamın bakışları bir noktaya kilitlendi ama ona değil. Ne yapacağını bilemez halde dışarı baktı ve sonra bahçeye bakan kapıyı açıp kendini dışarı, yağmurun altına bıraktı. Ağlamaları, yakarışları onun hiç mi umrunda değildi? Halini görmüyor muydu? Miran bir süre iradesine hakim olabilmişti ama şimdi dışarı bakınca ve onu öyle yağmur altında görünce daha fazla dayanamıyordu. Yanına gitti ve onu omuzlarından tutup sarstı:
- Neden geldin? Kalbimin nasıl paramparça ettiğini görmek hoşuna mı gidiyor?
- Hayır! Anlatmama izin ver, başıma neler geldi bilmiyorsun. Topraktan...

Genç adam elini kaldırıp konuşmasına izin vermedi:
- Toprak! Başka ne olabilirdi ki? Tek derdin o senin! Ben senin sadece üzüldüğünde sığındığın bir limanım. Miran dinlesin! Miran teselli etsin! Miran öğüt versin!

Ceylan deli gibi başını sallıyordu:
- Hayır! Doğru değil!
- Doğru değil mi? Sana zaafım var diye her canın sıkıldığında beni bir kukla gibi oynatabileceğini zannediyorsun.

Genç kız onu nasıl inandıracağını bilmiyordu:
- Yanılıyorsun Miran. Ben seni sandığından çok...

Miran lafını yine kesti:
- Sen benim sevdiğim o masum kız değilsin. O kız hayalleriyle oynardı. Kalplerle oynamayı ne zaman öğrendin Ceylan?

Ne yaşadığını bilmeden ona yükleniyordu. Zafer beyin dedikleri hala Ceylanın kulaklarında çınlıyordu. Kırgın bakışlarını genç adama dikti:
- İnandığım, güvendiğim tek insan... Demek sende onlar gibi düşünüyorsun!

Ceylan- Hayallerinin peşinden giden kızWhere stories live. Discover now