0.4

169 17 0
                                    

    Sabah kargalar daha şeyini yemeden kalkmıştım. Nedeni Sinem ve Berkay'ın arasını tekrar yapmam gerektiği için heyecan yapmıştım. Normalde direk konuya dalardım ama konu Sinem olunca bu biraz zor. Ve tabi ki acıkmıştım. Yemek önemli tabi. Yatağımda hafifçe gerinip doğruldum. Ve bugün nasıl olduysa o korkunç rüyayı görmemiştim.

    Tuvalete doğru ilerledim. Bu sefer herhangi bi 'Anne' tehlikesiyle karşılaşmadım.Banyoda gündelik işlerimi halledip mutfağa doğru ilerledim. Kendime atıştırmalık bişeyler hazırladım.Yarım ekmek, peynir,zeytin,domates,salatalık falan - biliyorum fazla öküzüm-ama hepsini afiyetle yedim. Daha okul saatime bir buçuk saat olduğu için acele etme gereği duymadım. Ama yinede her ihtimale karşı odama çıkıp giyindim.

   Aşağıya inip L koltuğa yayıldım ve televizyon izlemeye başladım. Çok sıkıcıda olsa bi magazin programı buldum.Birazda burda oyalandıktan sonra Sinem 'le yapıcağım konuşmayı düşünmeye başladım.Ne diyeceğimi biliyordum ama nasıl diyecektim? Sanki Sinem ' e'Kanka kusura bakma ama Berkay dan ben hoşlanıyorum.' diyecektim. Çok zor olamazdı, değilmi?

   Sonunda-maalesef- okul saatim geldiği için ayaklarıma airmax lerimi geçirdikten sonra üstümede siyah deri ceketimi alıp evden çıktım. Sokakta boynum bükük bi şekilde Sinem ve Berkay konusunu düşünüyordum.Ama bilin bakalım kim kafasını kaldırır kaldırmaz direğe çarptı? TABİKİ DE BEN!! Sanırım çok sert bi şekilde toslamıştım çünkü zonkluyordu. 'Umarım morarmaz' diye geçirdim içimden.

   Okula gelip sınıfa girdiğimde Sinem ve Betül sohbet ediyorlardı. Beni görünce ikiside ayaklandı. Sinem ve Betül ' e dönüp ''Kızlar sizinle bişey konuşmam lazım , ama burda olmaz.'' dediğimde ikisi de başlarıyla onayladı ve sınıftan çıkıp koridorun sonundaki boş sınıfa geçtik.

''Kızım noldu anlatsana meraklandırma  insanı?! Yoksa Savaş' a bişey mi ol..."
"Hayır, hayır Savaş'la ilgili pek bi problem yok ama o da işin içinde. Daha çok Sinem ve Berkay'la ilgili" dediğim an Sinem ayaklanıp kalkmaya yeltendiğinde -Allah gönderdi- İrem geldi. "Noluyo ya?"

"Berkay'la ilgili bişey konuşcakmış!"
İrem' e dün olanları anlattığım için hemen anladı.
" Sinem, ama bunu dinlemen lazım çocuğun pekte bi suçu y..."
"Ha sende biliyon yani?!"
"Iıı.. evet dün Nehir anlattı telefonda. Kızım oturda dinle be bi adam gibi!"
  Sinem sabır çekerek bana baktı.
"Tamam ama sadece 5 dk?"
"Tamam yeter ki dinle.Bak ,Berkay sen -sana çikolata aldığı için boynuna atladığın- çocuğa sarıldığını görmüş. Onu kıskandırmak için yaptığını düşünmüs. Sonra eve gidip her yeri yıkmış falan. Sonra bizim salakları aramış. Bi de Enes.İşte sonr..." onlarda dün benim Berkay' a verdiğim tepkiyi vererek aynı anda
"Enes?!" diye sordular.
"Hani benim dün çarpışp kavga ettiğim , mavi gözlü, beni eve bırakan çocuk var ya..."
"NEEE?!?!?!"
"SENİ EVİNE Mİ BIRAKTI?"
"ENES GÜRKAN?!" sonra birbirlerine bakıp " OHAAAA!!" diye bağırdılar.
"Ya durun bi. Şu meseleyi çözelim hepsini anlatıcam. Tamam mı?" Hepsi sırıta sırıta kafalarını salladılar." İyi. Her neyse işte sonra Savaş buna ' Oğlum sen sap mısin? Sende onu kıskandır" demiş."
"Ne?!! Savaş ne demiş,ne demiş?"
Betül bunları söylerken, İrem Betül'ün bu haline kahkahalarla gülüyordu. "Gül gül sen. Sarp ta az değil." dediğimde bu kez İrem 'in bu haline gülme sırası Betül de idi.
"Sonra benim saf kankam bunlara inanmış. Bunlara uymuş. Ama seni cidden çok seviyor Sinem. Karşımda ağladı bunları anlatırken."
"Ciddi misin? Ayy kıyamam ya. Tamam, inandım ama biraz sürünsün. Köpek!" dediğinde Sinem, hepimiz kahkaha attık.
  'Görevim tamamlandı artık gidebilirim ' diye düşünürken ayağa kalkar kalkmaz biri koluma yapışıp popo üstü beni sandalyeye yapıştırdı.
"Sinem , nabıyon kanka. Kırdın bi taraflarımı!"
"Dur bakalım. Seninle daha işimiz bitmedi. Anlat bakalım."
"Ya of bişey olduğu yok. Evime bıraktı. Karşılıklı özür diledik birbirimizden. Sonra vedalaştık. Bu."
"Nehir, sen salak mısın? Yoksa öyle mi davranıyosun? Okulun gözde çocuklarından biri seni evine bıraktı!"
"Noldu şimdi, ünlü mü oldum? Yoo. Çocuk sadece beni ıslanıp hasta olmaktan kurtardı."
"Ya yuh ya. Artık eminim. Duygusuzsun kızım sen!?"
"Offf uğraşamıycam sizinle. Zaten zil çaldı." deyip kızların arasından sıyrılıp geçtim. Arkamı dönüp kızların bana attığı kötü bakışlarla karşılaştığım da koridorun ortasında kahkaha attım. Ordan geçen kızlar bana deliymişim gibi bakıp güldüklerinde onlara "Ne var kızım ,ne bakıyosun?" diyip göz kırptığımda hemen sustular.
   Sınıfa geçip yerimi aldım. Kızlar hala bana kötü kötü öldürücü bakışlar atıyolardı. Onalara sırıttım. Hoca sınıfa girdi. Biyoloji mi? Ah! Hadi ama , ciddi olamazsınız? Hoca senenin başından başlayıp tüm konuları tekrar ediceğini,isteyenin dinleyebiliceğini ,isteyeninse uyuyabileceğini yada çok fazla ses çıkarmadan istediğimizi yapabileceğimizi söylediğinde tabi ki de ben uyumayı seçtim. Dersin son dakikalarında telefonumdan gelen mesaj sesiyle irkildim. Çıkarıp telefonuma baktım.
"Teneffüste koridorun sonundaki boş sınıfta seni bekliyorum...
             
                                                    -Enes"

  Mesaja boş ve şaşırmış gözlerle bakarken bizim kızlara mesaj ı kopyalayıp gönderdim. Hepsi mesaj ı gördükten sonra bana dönüp 'Ohaaa' diye fısıldadılar. Onlara göz devirip ayağa kalktığım anda zil çaldı. Kızlara kafamla 'gidelim' diye işaret ettiğimde kızlar aynı anda ayağa kalkarak koşarcasına yanıma geldiler. Arkadan geliyo olsalar bile konuştuklarını duyabiliyordum.
"Yaa acaba ne diyecek?"
"Belki çıkma teklifi eder."
"Of salak mısınız be. Nehir hayatta kabul etmez. Daha çocuğu tanımıyo,etmiyo." İçimden 'yürü kızım İrem' diye geçirsemde bişey demedim.
   Sınıfa girdiğimiz anda erkekler hemen ayaklanıp başlarıyla selam verdiklerinde ben onlara gülümsedim. Enes beni gördüğünde ayaklandı. "Hoşgeldin."
"Hoşbuldum da konu neydi? "
"Hangi konu?"
"Beni buraya çağırmanın sebebi?"
"Ha ooo. Ya şimdi nasıl girsem konuya bilemedim" Enes 'in bu tavırları beni şaşırtıyordu. Sonuçta çocukla kavga etmiştik. Bu arada onun arkasında sakladığı şeyde neydi?
"Ben bu konularda pek iyi değilim..."
Kalbim nedensizce hızlanırken nedensizceymiş-  dedi iç sesim. "Kes sesini" diye uyardım onu. Ama sanırım sesli bi uyarmaydı çünkü Enes  "Efendim?" diye bi tepki verdi.
"Yok bişey. Sana dedemedim." Çok güzel çocuk gaipten sesler duyduğumu ve delirdiği sanıcak. "Iıı...tamam o zaman. İşte dediğim gibi ben bu konularda pek iyi değilimdir ve bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Sanırım bugün senin doğum gününmüş..." Ah ! Tabi ya. Bugün benim doğum günümdü. Berkay ve Sinem ile uğraşıcam diye tamamen aklımdan uçup gitmişti. Peki ya o, bunu nerden biliyordu? "...ve ben bunu kutlamak istiyorum." dedi ve arkasından yavaş yavaş kutuyu çıkartırken ben " Aaa , şey, tamam,herşey garipleşiyor. Sen bunu nasıl yani nerden öğ..." diyemedim çünkü lanet olası çocuk arkasında ki kutuyu - pastayı- suratımın ortasına geçirmişti. Daha kötüsü pasta çilekliydi. İğrenç. Çilekli pastadan nefret edrim . Ama çikolatalı.... Nehir! Kendini topla az önce suratına ÇİLEKLİ bir pasta yedin. "Ne yaptığını sanıyosun sen ya!?!?!"diye cırladım -daha çok höykürdüm- kulağının dibinde. "Kızım ne cırlıyosun tepemde ? Altı üstü bi şaka!?"dedikten sonra gülmeye devam ediyordu. Tek ayağımı yere vurup tuvalete doğru yürüdüm. Saçımı dağınık bi şekilde topuz yaparken kızlar arkada
" Nasıl yapar bunu ya?"
"Öküze bak sen!"
"Hayvan!"
"O kadar heyecanlandık, şu yaptığına bak!"diye yakınıyorlardı.
Bende yüzümü güzelce yıkayıp temizledikten sonra sınıfa hışımla gidip telefonumu çıkardım ve Enes 'e bi mesaj çektim;
"BU SAVAŞI SEN BAŞLATTIN PASTA ÇOCUK!!
                                          -NEHİR...
 












UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. BEN ÇOK BEĞENEREK YAZDIM. DEVAMI YARIN GELİR BÜYÜK İHTİMAL. LÜTFEN YORUM YAPIN.
ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER...

Güçlü OkyanusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin