0.6

150 15 0
                                    

  -ENES-

  Şerbet mi? Ciddi olamazsın Nehir? Ona bu kadar kötü bişeyi asla yapmazdım. Ama çoktan yapmıştım değil mi? Sanırım hak etmiştim. Tamam üstüme şerbet dökmesine bişey demezdim. Ama saçlarım! Saçlarım yapış yapış olmuştu. Her bir telinden şerbetler damlarken , kaçmıştı. 

''Sevdim bunu. Cidden. İnatçı ve mücadeleci bi kız. Kola kolay bırakmaz,bırakmam. Çok uğraşmam gerekecek ama değer. Buna değer...'' çocuklar neden bahsettiğimi anlamışlardı ve sırıtarak bana bakıyolardı. 

  Savaşı ben başlatmıştım. O,devam ettiriyordu. İkimizde durmayacaktık.Birimiz durana kadar ötekide durmayacaktı.Orası kesindi.Onun arkasından gidebilirdim ama bugün başka şeyleri halletmem gerekiyordu. Zaten kızın doğum gününü bi kere mahvetmiştim. Telafi edicektim.En azından çalışacaktım. 

  Doğruca evime gittim. Daha fazla saçımda şerbetle okulun içinde dolaşamazdım.Duş alıp çıktım. İçime beyaz bi t-shirt, grili beyazlı  kollarında desenleri olan bi hırka,altıma koyu gri bi pantalon ve açık gri nike spor ayakkabılarımı giyip mutfağımıza geçtim. Mutfağa girdiğimde annemin yine döktürdüğünü gördüm.Hemen aileme selam verdim ve beni görür görmez küçük kardeşim Umut 'Abim gelmişş' diyerek kucağıma atladı ve sarıldık. Normal bi abi-kardeş ilişkisine göre fazla yakındık. Kardeşim erkek olmasına rağmen bana fazla düşkündü, bende ona. Bizim çocuklar bu duruma çok şaşırırlar. Çünkü Berkay ve Sarp pek iyi anlaşamazlar.

  Sofraya geçtiğimde önümde en sevdiğim Domates çorbası vardı ve üstünde rendelenmiş kaşar.Imm... -bi gün mutlaka denemelisiniz çünkü ben bayılırım- Çorbamı bitirdikten sonra annemin nefis tarifinden bi yemek yerken babam aniden;

''Çok mu güzel?'' 

Anlamayarak ''Hı?''diye bi soru sordum - daha doğrusu şaşkınlık ifadesi gibi bişeydi-

''Diyorum ki...'' diye söze başladı babam. ''Seni yemek yerken bile salak salak sırıtmanı sağlayan kız, çok mu güzel?

''Evet'' diye çıkı verdi ağzımdan ''Yani hayır. Hangi kız? Ne kızı? Yok kız mız. Saçmalıyosun baba.Ben doydum hadi.Görüşürüz.''diyip evden çıktım. Çıkarken anneme 'Ellerine sağlık. Yiine döktürmüşsün'demeyi unutmamıştım. Bu küçüklükten edindiğim bi alışkanlığımdı. Bazı erkekler bunu zayıflık göstergesi olarak algılıyordu ama ben o 'bazı erkeklerin' düşüncelerini takmayacak kadar umursamazdım.

  Niye bu kadar panik yapmıştım ki? Altı üstü bi soru. Normalde hayır demek benim için bu kadar kolayken...neden panik olmuştum ki.-Nehir'i düşünüyodun çünkü- Nehir' i düşündüğümü babam nerden anlamıştı.Nehir'i düşünmek mi? Onu düşünmemiştim.Diyelim ki düşündüm-ama düşünmemiştim- neden sırıtıyodum ben? -çünkü Nehir'e git gide aşık oluyosun. Onu aklından çıkaramıyorsun- Neden bu aptal düşüncelerin beni ele geçirmesine izin veriyordum ki? Kafamı dağıtmam lazımdı daha çok işim vardı.Hemen Sarp , Savaş ve Berkay' a toplu bi mesaj çektim;

''Hemen okulun spor salonuna gelin. Başlıyoruz. Daha telafi etmemiz , etmem gereken bi doğum günü patisi var!''

-NEHİR- 

 Onu orda kafasından şerbetlerle oracıkta bırakıp olası bi tehlikeye karşı merdivenlere, yukarı doğru, koşarak kaçtım. Arkamdan gelmiycek kadar üşengeç ve umursamazdı. Ama bu ciddi bi meseleydi. Ne olur ne olmaz diyerek üçüncü kata kadar hiç durmadan koştum. 3.kata geldiğimde yavaşladım. Hafifçe eğilip, ellerimi diz kapaklarıma yerleştirdim ve nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Merdivenlerden birilerinin yukarı çıktığını belli eden sesler geldiğinde en yakınımda olan boş sınıfa saklandım. Ama yaptığım panik boşaydı. Çünkü gelenler bizim kızlardı.

Güçlü OkyanusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin