3.Bölüm ✓

232 88 46
                                    


İyi okumalar...

Reyna'dan:

Yol boyunca Bay Ukala'nın sözleri kafamda yankılanmıştı. Geçmiş arkadaşlığımıza güvenmeyecekmişim. Dua etmeliydi o saçma arkadaşlığımıza. Kimdi de beni böyle tehdit edebiliyordu sanki. Kendini bir halt zanneden gerizekalıdan başka hiçbir şey değildi.

Yalının bahçesine giren jip yavaşla durduğunda Ayça'yla birlikte indik. Derya çoktan inerek odasına yol almıştı bile. Ayça'yla anlaşamıyordu. Daha doğrusu onu arkadaşlığa layık görmüyordu. Çünkü maddi durumu iyi olmayan burslu bir öğrenciydi. Ve havalı tayfasının muhatap olmayacağı bir kişiydi. Oysa sınıfta ki en samimi insandı.

Ayça'yla odama girince Ayça camın önüne koştu. "Yaa ne kadar harika bir manzaranız var. Her geldiğimde bir kez daha bayılıyorum."

"Öyle " eşyalarımı bir kenara fırlatıp, dolaptan rahat bir şeyler çıkardım.

"Bu manzaraya sahip olmak için neler vermezdim." Dediğinde dudaklarımda silik bir tebessüm oluşmuştu. Manzara hiçbir şey değildi. Her gün orda durmaktan başka ne faydası vardı sanki."Ama bu senin umrunda bile değil. Ne tuhaf! Sen bir çok kişinin hayalini kurduğu bir hayat yaşıyorsun Reyna. Biraz kıymetini bilsen"

Yanına yaklaştım. Denize baktım, üstünde uçan kuşlara. "Benim yaşadığım hayatın hayalini kim kurar Ayça. Niye kurar ben de onu anlamıyorum. Bu manzara için mi cidden? " Manzarayı gösterdim parmağımla. "Bu manzara bazen öyle acı veriyor ki bana. Uçan kuşları gördükçe hapishanedeyim gibi hissediyorum."

Histerik bir gülümseme yolladı bana. "Sen buna hapishane mi diyorsun? " Dediğinde odamı gösterdi. "Bizim ev kadar odan var senin. Bir çok genç kızın ayrı odası bile yokken senin odan da banyo var."

Gözlerimi devirdim. "O evlerde samimiyet var. O genç kızların anneleri var o evlerde."
Sinirlenmiştim "Al, odamı, evimi, herşeyi al. Bana annemi versinler hiç birini istemem. Ama o," boğazıma bir yumru oturmuştu. "Hiç bir zaman gelmeyecek. Şimdi söylesene onlar annelerinin kıymetini ne kadar biliyor sence. Sen, annenin kıymetini ne kadar biliyorsun Ayça?!"

Hızla kıyafetlerimle banyoya geçtim. Arkamdan seslenmişti. Elimi yüzümü yıkayıp sakinleştikten sonra üstümü değiştirdim. Banyodan çıktığımda Ayça toz pembe koltuğumda oturmuş dışarıyı seyrediyordu. Kahve fındık gözleri bana döndü. Gidip karşısına oturdum. Uzanarak elimi tuttu. Gözlerinde pişmanlık ve hüzün vardı.

"Seni üzmek için söylemediğimi biliyorsun. Sadece, artık seni böyle görmek istemiyorum. Evet, hayatta kaybedebiliyoruz ama sonrasında bir şekilde yaşamamız gerekiyor Reyna"

"Yaşıyorum zaten. Ölemiyorum." Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp verdim. "Yaşamak için yaşıyorum."

"Daha çok gençsin. Önünde harika bir gelecek var. Kaybettiğin şeyleri unutacak değilsin elbet ama elinde olanın da kıymetini bilmelisin. Yoksa nasıl mutlu olacaksın ki?"

"Mutlu olamıyorum ve galiba hiçbir zaman olamayacağım."

"Bir gün mutlu olacaksın canım arkadaşım. Annen de öyle olmasını isterdi. Emin ol. Birde ben üzdüm seni dangalaklığıma bakma sen." Diyerke kafasına vurdu. Silik bir tebessüm yine dudaklarıma yayıldı. Kötü bir niyeti olmadığını biliyordum. Kötü zamanlarımda yanımda olan iyi bir kızdı.

Ellerini uzanıp yanaklarımı çekerek sahte bir gülücük yaptı. "Gül birazcık yahu"

"Ayça ya." Dedim ellerinden kurtulmaya çalışarak "Bıraksana. Hiç sevmediğim şeyler!"

Gerçek AşkWhere stories live. Discover now