1.Bölüm

256 13 0
                                    

Birgün aynanın karşısına geçip "eksik birşey mi var" derken buldum kendimi. Ogün anladım ki yorgundum, sadece yorgun ama bu yorgunluk edebi bir yorgunluk Değil ruh yorgunluydu. Ruhum o kadar yıpranmış o kadar bitkin düşmüş ki aynaya baktığımda bir tokat gibi çarptı! Adeta suratıma hani şu tükenmişlik sendromu varya varya he!! İşte sanki benim sırtıma yaslanmış gibi hissediyordum. Amansızca susup etrafı boş boş izlemekten başka birşey yapmıyordum. O sıralar, birşeylere benzetmek gerekirse "ergen"gibiydim. Hata bir ara hayatımı sorgulamaya bile başlamıştım. Şuan düşünüyorum ki, neden?
Sadece bu soruya cevap bulamıyordu, benliğim. Zaten bu soruda sorunu çözüme ulaştırmama cevap olucak tek soruydu. Belkide "kuruyorumdur" olamaz mı? Ruhum,benliğim ne bileyim işte...
Bu durumda olmamın tek sebebi "o" muydu? Yada "ben" miydim?
Herşey yalandı...
Zaten hep ben!!! Mutsuzluk yanımda gibi. Sonra ani bir fikirle telefonu elime aldım onun resmine baktım onu günlerce hata haftalarca bulamadım. En doğru kararı vermeliydim ve bunun için acele etmeliyim. Antalya'dan geldim,geldiğimden beri hiç aklımdan çıkmıyordu. Ama antalya'ya geri dönecektim, sonra onun sosyal ağ hesaplarına girdim. Birde ne göreyim? Başka biriyle resim çekinip hesabına atmış. Ona inanamıyorum!!! Onun için dönmeyi düşünürken onun yaptığı hareket içime "at" oturmasını sağlamıştı adeta. Artık herşey bitti! Hayatıma onsuz devam etmeyi o gün kararlaştırmıştı. Kendime temiz bir sayfa açacaktım bunu başara bilirdim. Çünkü, benim adım hazal bununda üstesinden gelirim ben
2'Li diyologlar başlar...
Sabah erkenden kalktım sabahın ilk saatleri olmasına rağmen, hayatan soğumuş bir ifadeyle karşı karşıyaydım. Kendime gelmem lazımdı ellerimi,yüzümü yıkadım birazda olsa kendime gelmiştim. İçeri geçtim mutfakta kendime soğuk sandviç hazırladım. Portakal suyumu alıp oturma odasına geçtim ayağımda Pofuduk terliklerimle, hani şu başlı başına klişeden ibaret olan dizileri izlemeye başladım. Bir an kapı çaldı zilin sesini de değiştirmem gerektiğini ozaman düşündüm çünkü, onunla beğendiğimiz "geri dönme " çalıyordu. Evde bir süre olmayışım nedeniyle degiştirememiştim. Tam olarak evle ilgilenmem lazımdı,
Kapıyı açtım ve gelen kişi bina girişinden zile basmıştı ve bizim "otomat" çalışmıyordu. Krem rengi hırkamı aldım,daire kapısını aralık bırakıp aşağıya indim. Kapıyı açtım ve karşımda "o" işte ali o an kalbim duracakmış gibiydi ama bu kadar hisslerimi ön plana koymama gerek yoktu. Yokmuş yani! Bir süre gözlerimi kaçırdım o ise gözlerimin taaa!!! içine bakıyordu sanki. Gözlerime bakınca o an ne hissettiğimi öğrenecekmiş hissiyle gözlerime takılı kaldığını fark ettim. Ona doğru gözlerimi yönelttim.
Ve...
-Neden? Geldin
Ali ise,
-Kaçkere aradım seni neden açmıyorsun?
-sessizdeydi telefonum
-at o telefonu at !!
-neden geldin peki neden aradın?
-İstanbul' la dönüş yaptığını duyunca seni görmek istedim
Hoşgeldin!
Suratımda manasız bir gülüşle
-hoş bulduk dedim
Yukarı çıkalım mı?
-bir an ne zaman bu soruyu soracaksın diye düşünüyordum
Yukarı çıktık misafir odasına geçtik. Bir anda telefonu çaldı, alinin 1,2 saat konuştu. İlgisiz gözüksem de merak ediyordum. ben sormadan ali bana döndü ve
-onur abiyle konuştuk şimdi bir proje var dedi gitmem lazım
-tamam birdaki sefere uzun uzun konuşuruz
İçeri aynanın karşısına geçtim
-hazal bu neydi şimdi kırgın olduğunu neden ona hissettirmedin?
Adeta kendimi hiç tanımıyormuş gibi onu görünce bütün öfkem,kinim geçtiğini kolayca affede bildiğimi bilmiyormuş gibi kızmaya başladım,kendime. Kendimi toparlayıp içeri geçtim televizyonu yeniden açtım ve sandviçimi yiyip portakal suyumu içmeye başladım dışarı çıkıp alışveriş yapmam lazımdı hazırlanıp dışarı çıktım alışveriş yapıp eve döndüm. Eve döndüğümde saat 19:00 dı. Akşam olmuştu yemek hazırlayıp yemek yedim bu arada antalya'ya gitmeden önce bir proje teklifi almıştım onun senaryosunu okumaya başladım. Biryandan çayımdan yudum alıp biryandanda bu projede bulunsam mı diye düşünüyordum.
Senaryo okumakdan yorulmuştum camın kenarına gittim. Gökyüzüne baktığımda bembeyaz yada saydam yıldızlar aydınlatıyordu gökyüzünü. Terasa yöneldim hava soğuktu. Masanın üzerinde duran pikemi üzerime aldım.
"Yıldızlar herbir insanı temsil eder"
Peki ya ali, onun yıldızı neydi? Diye aklımdan geçirirken bir yıldız kaydı gökyüzünden derinliklere
İçeri geçtim mutfağa, kupama çay koydum masanın üzerine bıraktığım senaryo kağıdını alıp kaldığım yerden devam ettim. 10.bölüme doğru uya kalmışım. Ertesi gün. Gözlerimi açtığımda ağrıyan bir bel üzerine yattığım için uyuşan bir kol karşılıyordu beni. Ayak'a kalkıp cama yöneldim perdeyi sıyırdım sabah güneşi adeta gözlerimin içine doğuyordu.

Gökyüzü MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin