2.Bölüm

133 7 0
                                    


içeri geçip lavaboya yöneldim ellerimi, yüzümü yıkadım. Üzerimi giydim ve yürüyüş için dışarı çıktım. Sabah yürüyüşü için belgrat ormanına gittim tesadüfe bakın ki ali'de oradaydı. İkimizin yüzünde' de tatlı bir gülüş vardı, benim gülüşümün sebebi belliydi,ona karşı kırgınlığımın kalmayışı meseleleri büyütmeden konulara dail olmam bu gülüşü sağlıyordu. Ya o, o neden böyle tatlı tatlı gülüyordu, kendi kendime bu sorunun cevabını bulmaya çalışırken,
Ali,
-Hazal seni gördüğüme sevindim ne güzel tesadüf bu
-Ben de çok sevindim evet güzel tesadüf oldu
O an anlıyordum ki ali'nin yüzündeki manasız gülüşün sırrı benimle karşılaşmasıydı
Yada benim hüsnü kuruntumdu ...
Birlikte koşmaya başladık ali o kadar hızlı depar atıyordu ki ona yetişmek için benimde hızlanmam gerekiyordu. Ona yetişmek için hızlandım kendimi kaptırmış olmalıyım ki onu bile geçtim. Hay aksi !! Ayak bileğim burkuldu bileğimin açısıyla kendimi yerde buldum. Ali saçma bir gülüşle bana doğru bakıyordu o an bilek acımı unutup manasızca gülmeye başladım.
Ali gözlerimin içine bakarak
-kusura bakma gülmemin nedeni düşmen değil canın acırken bile gülüp etrafa gamzelerini nispet yapar gibi sunmandı. Düşerken bile güzelsin
Bir cümle bu kadar şeker olur mu diye düşünürken alinin yardımıyla ayağa kalktım biraz önceki şaşkınlığımı üzerimden atıp
-Sağol gülüşüm hakkında böyle düşünmen hoşuma gitti. Evet farkındaydım bu cevap saçmalayışımın kanıtıydı. topalayarak ve alinin yardımıyla eve gittim. Daire kapıma kadar alinin yardımıyla geldim. Ali'ye 

-buralara kadar zahmet ettin çok sağol içeri geç bir çayımı iç

ali ise

-ne ne zahmeti birdaha duymayayım böyle şeyler hayır sağol terim soğumasın eve geçeyim ben

-tamam görüşürüz

kapıyı kapatım içeri geçtim dolapdan sıcak su torbasını alıp koltuğa geçtim bilegimi üzerine koydum.biryandanda alini cümlesini düşünüyordum istemsizce yüzümde gülüş oluşuyordu o sıralar.

Duş almak için ayağa kalktım lavaboya yöneldim bu duş iyi gelmişti ayak bilegimin acısıda geçmişti biranda telefonum çalmaya başladı ekranda koskocaman "mavi gözlü yarim" yazıyordu biran sakince nefes alıp verdim ve telefonu açtım.

-alo

-hazal iyimisin nasıl hissediyorsun kendini?

-iyiyim

-senin adına endişelendim

-endişelenmene gerek yok sadece bir ayak bilegi burkulması o kadar

-iyi olmana sevindim

-bende sen mutlu olunca daha iyi oldum

sanki telefonu biryere bırakmış ve oradan uzaklaşmış gibi,hiç ses çıkarmıyordu boşuna hayranları "utangaç prens" demiyordu ya ona kendini toparlıycak olsa gerek,

-teşekkürler görüşürüz dedi

utanınca o'da benim gibi saçmalıyordu telefonu kapatıp içerden yarım kalan senaryoyu okumaya başladım. bugün senaryoyu okuyup karar vermem lazımdı,gözlerim şişene kadar okudum ve kararımı vermiştim bu projede yer alıcaktım. üzerimi giyip filim şirketine gittim bu iş için bir sürü belge imzaladım yarın set vardı evet bu kadar hızlıydı bizim işler saat 7:00 dan gece 00:00, 00:01 kadar sette çalışıcaktık. eve gittim birşeyler atıştırdıktan sonra alarmı kurup yatıp uyudum alarmın çalmasına rağmen kalkamamıştım  telefonumun çalmasıyla uyandım.

aliydi

-alo

-günaydın uyanmadınmı sen hala  sete geç kaldın 

Gökyüzü MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin