12. Bölüm- Rüya mı? Gerçek mi?

5.8K 301 184
                                    

Yeni bölüm geldi canım arkadaşlarım^^ Yoğun ısrarlar üzerine hemen yazdım :D. Umarım beğenirsiniz :D

Bu bölümün sonun gerçekten yaşadığım bir olaydan esinlenerek yazdım ^^. Bakalım siz ne düşüneceksiniz :D

Bu arada yorum yazmanız beni çok mutlu ediyor. Hepinize çok çok teşekkür ederim. Gerçekten çok iyi arkadaşlarsınız :D

Umarım bu bölümü de çokça beğenir ve yorumlarınızı düşüncelerini ve fikirlerinizi eksik etmezsiniz :D

Son olarak Berhan ve Sude arasından bir kaç bölüm sonra bir temas sahnesi düşünüyorum ama farklı bir şeyler olacak.

Neyse lafı uzatmayım ^^

 İyi okumalar hepinize ^^


Berhan'ın üstüne basa basa söylediği son cümlesinin akabinde beynimde ateş edilmişe dönmüştüm.

"Bakalım aynı şeyi kendin yaşadığın zaman, durumu lehine çevirebilecek misin? Sessiz kız!"

Bu apaçık bir meydan okumaydı. Ve ben bu meydan okumayı kabul edersem, gözlerimden mi olacaktım yani? Hayır, bunu istemiyordum. İşlerin bu kadar ciddi bir boyuta geleceğini hiç düşünmemiştim. Tamam, gözlerinin görmemesini biraz olsun avantaja çevirmiş olabilirdim ama bu kadar ters tepeceğini hiç düşünmemiştim.

Yarım saattir evimin kanepesinde uzanmış, bu düşüncelerde boğulup kalmıştım. Berhan o son cümlesinden sonra gitmişti. Nereye gittiğini bile bilmiyorduk. Ama bildiğim tek bir şey vardı ki o da kesinlikle nefret dolu olduğuydu.

Kendimi çok kez onun yerine koyunca yaşadıklarının zor olduğunu düşünebiliyordum. Kim bilir o yangından kurtulduktan sonra ne hale gelmişti? Belki de uzun bir süre komada bile kalmış olabilirdi. Aynı şekilde uzun bir süre gözlerinden de olmuştu. Bu tür bir travma geçiren birisinin normal düşünmesini bekleyemem. Onun yerinde bende olsam, beni de ölüme terk etselerdi eminim çok kızgın olurdum. Yine de kızgın olmasına rağmen bu kadar sakin olmayı nasıl beceriyordu hiç bilmiyordum.

Öte yandan ben ona fiziksel ya da psikolojik açıdan hiçbir zarar vermemiştim. Belki görmemesini lehime kullanmış olmam gururuna dokunmuş olabilirdi. Ama bu bana zarar vermesini gerektirir miydi? Of! Kafayı yemem an meselesiydi. İşin kötü tarafı ise cinsiyetimi de biliyordu. Belki erkek zannediyordur diye düşünmüştüm ama onda da yanılmışım. Ama hala beni, kendisini ölüme terk edenlerden biri zannediyor olabilirdi. Bu yüksek bir ihtimaldi. Belki de o yüzden bu kadar kızgındır.

Gelelim şimdi ne yapacağıma. Gidip Berhan'a aslında ona zarar vermek istemediğimi, beni yanlış anladığını söyleyebilirdim. Ya da bunu hiç yapmamalıydım. İstediği de bu zaten. Çok akıllısın Berhan çok! Ama ben bu oyuna düşmemeliydim. Ondan uzak durmalıydım. Uzak durduğum müddetçe beni bulamazdı. Hem öte yandan beni bulursa Aslı ile de aramız bozulurdu. Yok, yok kesinlikle onun yanına gitmemeliydim. Ne kadar uzak o kadar iyi.

"Abla annem seni çağırıyor.", dedi Kerem yanıma gelerek.

"Geliyorum", diye seslenip, uzandığım kanepeden zoraki de olsa kalktım.

"Efendim anne?"

"Neredesin sen bakayım?"

"Kanepede uzanıyordum. Bir şey mi oldu?"

"Evet oldu. Bizim yarın erkenden çıkmamız lazım ve baban hala eve gelmedi."

Bunu bana neden söylediğini anlamamıştım.

Gizemli YakışıklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin