11.BÖLÜM= 'BİR GRİP VAKASI'

996 58 4
                                    

11.BÖLÜM='BİR GRİP VAKASI'

ADA'NIN AĞZINDAN;

Mutfakta kahvaltı hazırlamaya çalışan Mira'nın yanından ayrılıp Güneş odasına girdim. Yatakta her zamanki gibi saçma bir pozüsyonda sırtı bana dönük yatan Güneş'i görünce yine halime şükür ettim.

Güneş'in yatağına yavaş adımlarla ilerledim. Yatağına dizimi koydum ve ateşini kontrol etmek için yüzüne doğru eğildim. Burnundan nefes alamadığı belli eder bir şekilde ağzı açık ve salyalarını akıtarak yatan Güneş, arada bir burnundan hırıltı çıkarıyordu. Emin olun kimse Güneş'i hasta bir şekilde uyurken görmek istemez.

Elimi alnına koyunca pek bir değişiklik olmadığı fark ettim. Bütün gece başında nöbet tutmuştuk ama değişiklik yoktu işte.'Of'layarak yatağa koyduğum dizimi çektim. Bu kız niye hep ağır bir şekilde hasta oluyor? Güneş'e gözlerimi kısarak baktım. Artık bütün gün uyur, uyanıncada atarlanmaya başlar. Kıstığım gözlerimi düzeltip bu sefer gülerek baktım Güneş'e. Bir insan nasıl aynı anda hem gıcık hem de bu kadar sevimli  olabilir ya? Kendime bayılıyorum!

Odadan sesizce çıktım.Kapıyıda aynı sessizlikle kapatıp arkamı döndüm. Dönmemle bana merakla bakan Defne'yi görünce, kafamı 'ne var?' anlamında salladığımda o da aynı şekilde salladı. Bende gıcıklığına harekti tekrar ettim. Yine aynı cevabı alınca bu olay bir iki tur daha devam etti.

"Amacın ne Ada?"

"Hiç. Sadece ne var diyordum." dedim bağladığım saçımdan çıkan küçük saç parçasını kulağımın arkasına ittirirken.

"Durumu ne ?" Elimi yavaşça pijamamın cebine koyup boynumu önüme eydim.

"Hastanın durumunda pek değişiklik yok. Fakat ümidinizi yitirmeğin. Çünki ortada çok büyük bir şey yok. Bir serum takarız ve olay biter. Ama tek bir şey var. O da bugün ki dans gösterisine katılamayacağınız."

"Ne taklidiydi bu? Doktor falan mı? Hiç olmadı Ada. Ayrıca dans gösterisine falan da gitmiyoruz. Budurumda önemli olan bu değil. Bir kahvaltı edelim sonra hastaneye gidelim. Güneş'i de uyandıralım doğru düzgün birşey yemiyor. Birşeyler yesin Dünya ablanın arabasını ödünç alır gideriz." Defne'nin uzun konuşmasından sonra başımı onaylayıp aşağıya indim.

* * *

"Siz nasıl götürceksiniz? Ehliyetiniz bile yok" dedi Dünya abla komidinden anahtarı çıkarırken.

"Benim var."

"Nasıl var? Yasa dışı ehliyetmi çıkarttırdın?"

"Yok artık. Sadece okula geç yazılmışım. Yoksa ben kızlardan bir yaş büyüğüm." dedim saçlarımı savurarak.

"Oysa aranızda ki en olgun Defne. Neyse.Ada sana güvenebilirmiyim bilmiyorum. Ama güvenmekten başka çarem yok. Güneş' i bu halde bırakıp bir yerede gitmek istemiyorum ama çok acil bir işim çıktı. Ben taksiyle gidiceğim siz Güneş' i bu halde taksiye bindirmeyin." dedi Dünya  abla 'of'layarak. Ciddi olduğu bazı anlardan biriydi. Gerçekten büyük bir sorunu varmış gibiydi.Komidinden anahtarı çıkarıp bana attı. Havada yakalamaya çalıştım ama olmadı. Anahtar yerde sürünerek kapıya ulaştı. Dünya ablaya mahçup bir gülümse atıp anahtarı yerden aldım.

"Dikkatli sür. Acele etme. Zaten istesende acele edemezsin. Herkes şimdi işine gittiği için trafik vardır. Ama sen yine de yavaş git. Hepiniz doluşup gitmeyin. Yanına Defne'yi al. En aklı başında o aranızdan. Ben çıkıyorum şimdi. Akşam gelirim. Evi istediğiniz gibi dağıtabilirsiniz. Ama siz toplarsınız. Doktor Güneş'e büyül ihtimal ilaç verir onları hemen alın. Mutfak masasına para bırakırım. Saatinde verin ilaçları geciktirmeyin. Ha birde kapıyı kim-"

Umutsuz VakalarWhere stories live. Discover now