31'devam

40.9K 1.8K 23
                                    


Eylül, Kenan'ın masum yalanına kolayca inanırken, söylenenler babaanne Meliha'yı tatmin etmemişti. Sonuçta torunu iki haftadır yanındaydı. Belki ilk günler üzüntüden yemek yemeyi canı istememiş olabilirdi ama son günlerde Eylül'ün iştahı gayet yerindeydi.

...

Kenan yataktan inmek isteyen karısının eğilmesini istememiş kendi elleriyle ayakkabılarını giydirmişti. Ona dokunmayı nasılda özlemiş olduğunu bir kez daha hissetsede işini çabucak bitirip ellerini geri çekmesi ve yataktan inerken yardım etmemesi Eylül'ün dikkatinden kaçmadı.

Kenan tekerlekli sandalyeyi oturması için ona doğru getirdiğinde Eylül iyice kızdı ve mutsuzlukla babaannesinin koluna girerek çıkışa doğru hızlı adımlarla yürüdü. Sonuçta tekerlekli sandalyeye oturacak kadar kendini kötü hissetmiyordu...

Kenan davranışlarına Eylül'ün bozulduğunu görünce içi sızlasada biraz olsun onu süründürmek içinin yangınını anca söndürecekti.

Arabanın ön koltuğu yerine arka koltuğuna oturan ve babaannesinin göğsüne başını yaslayarak eve gelene kadar uyuyan güzeli Kenan çaktırmadan dikiz aynasından izliyordu. Tabiki Meliş'in gözünden onun bu bakışları kaçmadı.

Arabayı bahçeye park eden Kenan hemen çıkarak karısının çıkmasına yardım etmek istedi. Ama Eylül ona izin vermeden kendi çıkmıştı. Babaannesine dönerek "Ben biraz kendimi yorgun hissediyorum o yüzden odamda uyuyacağım. İstersen sana odanı göstereyim birazda sen dinlen, sonra gidersin babamlara.Tüm gece benim yüzümden hastane köşelerinde yoruldun." Dedi.

Meliha hanım "Sen git uyu yavrucuk. Ben bir kaç gün burada kalmaya karar verdim. Sırık - derken Kenan'a baktı- bişey demezse.

Kenan söze girerek "O nasıl söz babaanne! Tabiki burada kalmana çok sevinirim. Hem torununun iyi beslenmesi gerekiyor. Eminim sen bu işi zevkle yaparsın. Sen dolabı kontrol et ne eksikse veya istediğiniz ne varsa alayım. Ben hemen alır gelirim." Dedi.

Meliha "Tamam buralardayım bir kaç öyleyse... Güzel kızım sen git uyu. Bende sana güzel bir et çorbası hazırlayım. Madem burada kalıyorum mutfak artık benden sorulur." Dediğinde Eylül yaşlı kadının yüzünden sevinçle öperek odasına çıkmak için eve girdi.

Meliha hanım ile Kenan bahçede baş başa kalmışlardı. Genç adam kendine korkutucu ifadeyle bakan babaannenin gözlerinden gözlerini kaçırdığı zaman yaşlı kadın "Evladım yüzünün eğriliğine bakan sirke sattığını düşünür. Ama bu şekilde davranarak beni asla söylediğin yalanlarla inandıramazsın" dedi.

Kenan telaşla "Yok babaanne inan yalan söylemedim burada olmandan çok mutluyum. İstediğin kadar kala bilirsin." Diyerek kendini savundu.

"Ben onu demiyorum. Torunumun evi o hastayken tabiki kalacağım. Ama onun hastalığı hakkında söylediklerin bana saçma geldi. Kaç zamandır birlikteyiz. Eylül kör değirmen gibi ne bulduysa öğütüyor. Gecenin bir yarısı açıktım diye üç yumurta kırıp yiyen kadın nasıl oluyor da iyi beslenmiyormuş, azdaha benide yiyecekti. Maşallah ağzı hiç boş durmadı."

Kenan duyduklarıyla rahatlamış ve Eylül'ün o halleri gözünün önüne gelince gülümsemişti.

"Hımm yalan söylediğim çok mu belli oluyor."

"Aslında gayet iyi oyuncusun Kadir İnanır'a taş çıkartırsın da ben eski toprağım. Beni öyle bakışlarla kandıramazsın."

"Meliş inan senden korkulur. Gel şöyle çardağın altında biraz oturup konuşalım."

Bahçedeki çardağın serinliğinde oturan Kenan ve Meliha konuşmaya başladı.

"Anlat bakalım damat torunumun nesi var mış?"

"O hamile..!"

"Gerçekten mi! Ama zaten ben tahmin etmiştim. Hem rüyamda da görmüştüm. Kesin hayırlı bir habere çıkar diye bekliyordum. Allahım sana şükürler olsun. Iyi de neden ona söylemedin. Yoksa gerçekten torunumdan vazmı geçtin?"

"Vaz geçmek mi..? İstesemde ondan vaz geçemem.- elini kalbinin üzerine koydu-burda atan onun kalbi. Bu halde vaz geçmek demek bu kalbin durması demek benim için. Ama o benden vaz geçti. Kabullenemediğim bu!"

"Hadi ordan sırık boylu. Kendi kendine senaryo yazma. Kız sana olan aşkından sana evlat verememenin kahrından eriyip gidiyor, görmüyor musun?"

"Ben ondan sadece beni sevmesini ve her zaman yanımda olmasını istedim. Başka bir şey değil."

Meliha oturduğu yerden kalktı "Bu gençliğe güvenip günlerinizi saçma sapan şeylere takılıp tüketmeyin. Sonun da benim gibi yapa yalnız kalırsınız, haberiniz olsun. Neyseki Rabbim bizler gibi bencil değilde size bebeği, derdinize derman olarak gönderdi. Hadi şimdi oyalanmada markete beraber gidelim. Oyalanacak vakit yok. Daha rengarenk ipler almaya gideceğiz bebek için."

...

Eylül'ün gelişine çok sevinen tüm aile onun geceyi hastanede geçirmesine de fazlasıyla üzülmüşlerdi. Merak ve hoş geldin bir araya gelince hep beraber Genç çiftin evinde Meliş'in özenle hazırladığı, güzel bir akşam yemeği yediler.

Hale ve Ada Eylül'den mahçup halde özür dilerken Eylül'de kaçtığı için herkesten özür dilemiş ve öpüşüp koklaşarak herşey tatlıya bağlanmıştı. Muzip Kenan ve Meliş anlaştıkları için bebeği Eylül öğrenmeden kimseye söylemediler.

Eylül kadınlar arasındaki koyu sohbeti dinliyor gibi dursa da, oturduğu yerden öyle kocasını izliyordu. Onlarda erkeler arasında ne konuşuyorlarsa Kenan'ın kahkahaları büyük salonda yankılanıyordu. Genç kadın kendiyle tek kelime etmeye zorlanan asık suratlı kocasının millete palyaçoluk yapmasına fena halde bozuldu. Saat 12 ye kadar kendini zor tutmuştu. Sonunda hastalığını bahane ederek oradakilere "izniniz olursa ben uyumaya çıkmak istiyorum. Gerçekten kendimi halsiz hissetmeye başladım da." Dediğinde onlarda eve gitmek için hareketlendi.

Gülşen hanım kayın validesine kendileriyle gelmesini teklif etsede teklifi kabul görmeyince oğlu Ekrem beyde şansını denemek istedi. Yok ama inatçı annesi "size güle güle ben yakışıklı damadımın evinde kalacağım."derken Kenan yaşlı kadına sevgiyle göz kırpmıştı.

Sonunda misafirleri uğurlayan çift Meliş'in de 2. Katta odasına geçmesiyle en
üst katta olan yatak odalarına doğru önde Eylül arkasında Kenan, çıkmaya başladılar.

Eylül geniş yatak odasından içeri girdiğinde Kenan'da hemen arkasından odaya girdi. Genç kadın kapının üç adım kadar ilerisinde durarak kapıyı kapatan kocasına döndü ama onun asık yüzüne bakmak yerine yere bakıyordu.

"Şey..! İstersen ben başka bir odada yatabilirim." Diyen Eylül bu söylediğini Kenan'ın kesin kabul edeceğini düşünüyordu.

Kenan büyük adımlarıyla iki adım atarak karısının karşısında durdu. Eylül kocasının özlediği kokusu içine işledikçe ateşlenmeye başladı. Kendini bu kokudan uzaklaştırmak adına geriye doğru bir adım attıkça Kenan da kendini ona yaklaştırıyordu. Sonunda sırtı dolaba dayanan genç kadının kaçacak hiç bir yeri kalmamıştı. Gözlerini süzerek kaldırdı ve mavi bakışlarını kendine tuhaf bakan kahverengi bakışlara dikti ve sorusunu tekrarladı.

"İstersen başka odada kalabilirim..."

(3) İmkansız Aşktan KAÇIŞWhere stories live. Discover now