Akşamdan sabaha kadar ağlayan ilk insandım galiba. Meriç' in teklifini kabul etmiştim. Okula gitmeyeceğim. Kapı aniden açılınca annem olduğunu anlmıştım. Hangi kadın kapıyı paldır küldür açardı. Tabiki benim annem. "Irmak, hadi okula." diye anneme "Çok hastayım anne." diyip geçiştirdim. Annem tam gelip ateşime bakacağı sırada kapı çaldı. Tam burdan oraya "Kim o?" diye bağıran ilk benim annemdi, galiba. Aradan 10 dakika geçince odamın kapısı tekrar açılıp kapandı. "Kimmiş anniş?" dedim. "Meriç." yatağımdan fırlayıp şaşkınlıkla konuşan Meriç' e baktım. "Gelmeyeceğini tahmin etmiştim güzelim. O yüzden ben almaya geldim." diyip sırıttı ve arsızca beni süzdü. Kafasına yastık fırlatınca tam o sırada içeri annem girdi. "Kız misafire ne biçim davranıyorsun sen?" diyip koluma cimcik attı. Meriç gülmüştü. Annem ona bakınca ciddi olmuştu. "Gülseren teyzeciğim, ben ırmağı alıp gitsem, malum sınav var, size yalan söylemiş." diyip yandan bakış attı. Annem bana "Sen eve gel akşam görüşücez." bakışı attıktan sonra Meriç' e dönüp "Ah! Tabikide oğlum." diyip güldü ve dışarı çıktı. Meriç' e öldürücü bakışlar atıp dolabımın karşısına geçtim. Okul formamı elime alıp, Meriç' in çıkması için ona baktım. Ama anlamamıştı. Elimdeki formayı sallayıp "Çıksan diyorum." diyip yapmacık şekilde güldüm. "Çıkamam. Arkamı dönüyorum en fazla 5 dakikan var, eğer hala giymemiş olursan teklifimi geri çekerim." diyip konuşmama izin vermeden arkasına döndü. Tekrar bakıyor mu diye baktığımda bakmıyordu. Hiç zaman kaybetmeden üstümdekileri çıkardım. Okul üstümü giyip "Hazırım." dedim. Çantamı elime aldım. Meriç arkasına dönüp bana baktı. Gözleri bacaklarıma kayınca sırıttı. Eteğimi aşağıya çekiştirince "Öyle güzeldi." dedi. Birşey demeden odadan çıktım. Peşimden geliyordu. "Anne biz çıkıyoruz." deyip kapıdan çıktım. "Tamam kızım kendinize iyi bakın. Meriç oğlum kızım sana emanet." demesiyle "Emanet ettiğin kişinin gerçek yüzünü görsen." diye fısıldadım. "Birşey mi dedin?" diyen Meriç' e "Hayır." diyip arabaya bindim. Kölesiyim ya ben onun ondan böyle. O da arabaya binince okula doğru sürmeye başladı. "Sadece 1 ay." diye kendime teselli verdim. "Şunun 1 ay yanında durup daha konuşmayacaksın kızım sakin ol." diyip elimde hissettiğim parmakla irkildim. Elimi hızla çekip "Sadece 1 ay kölenim, bana dokunamazsın." diye sitem ettim. Affalamıştı. Araba durunca okula geldiğimizi anladım. Arabadan inmemle bütün okulun buraya dönmesi bir oldu. Meriç yanıma gelip önden gitmeye başladı. Bende peşinden gitmeye başladım. Ceyda ve o iki kız yanıma gelince önümde durdular. "Sanırım çok zevk vermişsin, yanından ayırmadığına göre." diye sitem etti, Ceyda. "Sa-saçmalama." dememle yanımızda meriç bitti. "Evet, o kadar şebeklik yaptı ki, onu izlemekten zevk aldım." diyip elimden tuttu. Başta şaşırsam da beni koruması hoşuma gitti. Ceydaya bakıp tebessüm ettim. O ise sinirden köpürmüştü. Birşey demeden yanımızdan uzaklaşmışlardı. Elini hızla çekince, affalamıştım. "Yanımdan ayrılma." diyip yürümeye başladı. Aniden durunca kafam onun bedenine çarpmıştı. Bir kaç adım atıp geriledim. "Kimseyle konuşma." diyip yürümeye devam etti. "Kömsöylö könöşmö." diyip yürümeye başladım. Yine durunca kafam tekrar bedenine çarpmıştı. Bu çocuğun kafamla alıp veremediği ne? Arkasına dönüp "Taklidimi yapma prenses, yoksa senin için kötü olur." o yürümeye başlıyınca ben olduğum yerde durmuştum. Söylediği cümleden aklıma tek takılan kelime 'prenses' olmuştu. Babam. "Ne o canım Meriç' in baban gibi prenses demesine mi takıldın?" diyip kahkaha atan ceydaya baktım. Çocukluk arkadaşımdı. "Sana naptım Ceyda?" dedim merakla. "Sen çok kötü birisin. Baban gibi bırakıp gidecek, herkes seni. Baban senin yüzünden gitti." demesiyle bağırmaya başladım. "Seni anlamıyorum Ceyda. Benim babam benim yüzümden gitmedi. Bana yalan söylüyorsun. Bana hep 'üzülme' diyen arkadaşım şimdi bana 'senin yüzünden' diyor. Annem babamın öldüğünü söylüyor." kendime hakim olamıyordum. Bütün okul etrafımıza toplanmıştı. "BABAN YAŞIYOR." duyduğum cümleyle başımdan aşağı kaynar su dökülmüştü. Kalbim yerinden çıkacak gibi zonkluyordu. "Ya-yalan söylüyorsun." diye haykırdım. Üstüne yürüyeceğim sırada önüme Meriç geçti. "Bırak beni." diye bağırdım. "Bıraksana Meriç." o kadar bağırmıştım ki. "Yok öyle birşey güzelim. Baban yaşamıyor." diyip sıkıca sarıldı. Evet. Babam yaşamıyor. Mezarı bile vardı. Gitmiyorduk ama vardı. "Yalan söylüyor dimi?" diyip sıkıca sarıldım. Saçlarımın arasına öpücük kondurdu. Cevap vermemişti. Ceydaya baktığımda bana acıyarak bakıyordu. Aslında mutsuzdum. Bana karşı düşmanıymışım gibi davranıyordu. Canımı acıtıyordu. "Tadı güzelmiydi?" diye bağıran kişiye baktım. Bu kimdi? Meriç tek kaşını kaldırıp çocuğa baktı. "Bana da verirsin artık Meriç." Meriç' e baktığımda tek kaşını kaldırıp indirdi ve gülmeye başladı. "Bakabilirsin." diyip kollarını çekti benden. Sonra itekledi. "M-meriç." dedim tekrar gözlerim dolmaya başladı. "Ş-şaka yapıyorum de bana." dedim. "Hayır, zaten zevkimeydin. Hatta bekle. Videoyu açın çocuklar. Çok eğlenceli birşey izleyeceğiz." diyip bana bakarak sırıttı. Video açılınca istemeyerek onu izlemeye başladım. A-ama burası benim odam ve üstümü çıkarırken çekilmişti. Meriç video çekmek için odadan çıkmamıştı. Etrafımdakiler gülerek izliyordu. Bense ağlıyordum. "S-senden nefret ediyorum Ersel!" diye fısıldamıştım. Kolumdan çekilmemle çekene baktım. Beni isteyen çocuk. "Adım Doruk. Çok soru sorma. Sadece bir gece." diye çekiştirmeye başladı. "Merak etme güzelim. Masum birine dokunmam sadece, İntikam!" bunu derken arbasına bindirmişti. Bedenim bugün şaşırmaktan çökmüştü. Okula baktığımda gülen Meriç ve kahkaha atan Ceyda. Canımı acıtmıştı. Onları böyle görmek. Tahmin edeceğim son kişi bile olamazdı, Ceyda. Ona güvenmiştim. "Şimdi evime gideceğiz. Ama benden korkma. Zarar vereceğim son kız bile olamazsın. Evde küçük bir kız kardeşim var." dedi son cümleye karşı yüzünü somurttu. "Birşey mi oldu?" dedim. "Çok huysuzdur. O kadar bakıcı tutmama rağmen herkese birşey yapıp gönderiyor. Ama beni çok sever. Yani sana birşey derse?" deyip nefes aldı. "Küçük kızları severim. Sorun olmaz dediğimde gülümsedi. Araba durunca geldiğimizi anladım. Arabadan inip doruğun inmesini bekledim. O da inince yanıma geldi. Köpek havlaması duyunca aniden yerimden sıçradım." Şu bizde koşan?" dememle "Evet, o Flash." bana doğru koşunca tabana kuvvet yapıp koşmaya başladım. "Aaa anne." diye bağırdım. Arkama baktığımda bir adet kahkalarla gülen Doruk ve bir adet kovalayan Flash. "Doruk." kaçacak yer bulamıyınca refleks olarak havuza atladım. Nefesimi tutup suyun altına girdim. Yavaş yavaş su yüzeyine çıktım, tekrar. Kahkaha sesleri bir kişiyken, üç olmuştu. Bu sesler Doruğa, kız kardeşine ve bir tonton neneye aitti. Üçüde kahkalarla gülünce en sevimli halimi takınarak o tarafa doğru yüzmeye başladım. Tam doruğa yaklaşırken Doruk tek kaşını çattı. "İntikam!" diye bağırıp Doruğun ayağındam çektim. Refleks olarak yüz üstü düşmüştü. Doruğun kardeşine baktığımda o hala gülüyordu. Yerim ben seni. Koltuk altlarından doğru tutunca onuda havuza aldım. Başta bağırıp çağırsada sonra kahkaha atmaya başladı. Tonton nene ise bizi gülerek izliyordu. Doruğa baktığımda gülerek bizi izliyordu. "Derin bebeğim." diye bağırınca kucağımdaki kız "abis" diyip el çırptı, peltekti. Demek adı Derindi. "Doruk, hadi çıkalım." dememle Doruğun gözleri büyüdü. Fesat. "Havuzdan diyorum, Derin diyorum, hasta olucak diyorum." diyip bi yandan da gülüyordum. 5 dakika önceki halimden eser yoktu. Olumluca kafasını sallayıp bu tarafa doğru yüzdü. Doruk ilk çıktı. İlk önce Derin' i alıp alıp tontona verdi. Sonra elini uzatıp beni çıkardı. "Derin' i ilk defa böyle gülerken görüyorum." dedi ve eve girdi. "Beni sevdi mi?" dedim heyecanla. "Evet." demesiyle başıma kova düştü. Bir dakika bu da neydi? Kovayı çıkartıp un olduğunu anladım. Doruk "Ee hadi ne bekliyorsun?" diyerek bana döndü. Dönmesiyle kahkaha atması bir oldu. En şansız günümdeydim sanırım. Bu kahkalar yine üçe artmıştı. "Abis öcü." diyip kahkaha attı, Derin. "Evet abis evet." diye, taklit edip kahkaha attılar tekrar. Avucumun içine un alıp Doruğa ve Derin' e atmaya başladım. Onlar bana, Derin Doruğa, Doruk Derin' e atıyorduk. "Çocuklar yeter bu kadar." diyen tontona döndük. "Saat kaç?" diyip Doruğa döndüm. Hava kararmıştı. "Saat 7." demesiyle çığlık atmam bir oldu. "Kulağım." diyen Doruğa güldüm. Napayım? Onlarla ne zaman çabuk geçti anlamadım. "Annem beni öldürecek. Gelinlik giydirip 40 yerimden bıçaklayıp ormana atıcak." dememle gözleri büyüdü Derin' in. Doruk ona sarıldı. Mal Irmak küçücük kız o. "Demiş, küçük kız ve masla bitmiş." dememle Doruk tekrar güldü. "Eve gitmem lazım." dedim ciddiyetle. "Aa omaz, didemezsin, bıyakmam sen abasın." diyio ayağıma sarılan Derin' i kucağıma aldım. "Ama annem kızar." dedim ve Doruğa baktım. Dört gözle cevap vermemi bekliyordu. Derin dudak büzünce "Annemi arasam iyi olur." dememle Derin kahkaha atarken Doruk tebessüm etmişti. Telefonumu çıkartıp annemi tuşladım. Telefonu açmasıyla bağırıp çağırması bir oldu. Telefonu kulağımdan uzaklaştırırken Doruk ben Derin kahkalara boğulmuştuk. Telefonumu kulağıma götürüp annemle konuştum. Derin ve Doruk telefona yaklaşınca onlara öldürücü bakışlar atıyordum. Onlarsa takmayıp dinliyorlardı. Telefonumu kapatıp Derinle sevinç dansı yapıyorduk. Doruksa bize bakıp gülüyordu. O karizmatik. "Ben abayla yatıcam, sen tek yat." diyip merdivenden çıkmaya başladık. Doruk gülüp "Kıyafetlerin yatağın üzerinde." diyince "Saol." dedim bağırarak. Odaya girip verdiği kıyafetleri giyindim. Aklıma o Meriç ukalası gelmişti. "Hadi aba." diyen Derin' e gülümseyip yanına uzandım. Ona masal okuyup yatırdığım da sonra bende yattım.
➡ Uzun bir bölümle karşınızdayım. Kötü yorumlarınızı kendinize saklayın. ⬅
➡ Oy ve vote verin lütfen. ⬅
➡ Media da MERİÇ var. ⬅