"Son Bahar"

571 77 28
                                    


Bu bölüm Demileymana ithaf ediyorum.Afak tayfasının gözde üyelerinden biri kendisi :))

Şuan karşımda oturan Louis ile sakince bekliyordum.Seansımıza başıyorduk.

"Bu gün pazar biliyorsun değil mi?" dedi kaşlarını kaldırarak.

"Ne fark eder?" dedim omuzlarımı silkerek.

"Bu gün dışarı çıkabilirsin." dedi oturduğu masada geri yaslanırken.

Evet.Pazar günleri dışarı çıkma özgürlüyümüz vardı.Özgürlük mü dedim ben?Tabii ki yanımızda doktor ve ya hemşirenin olması şartıyla.

"Biliyorum." dedim sadece.

"Peki neden hala buradasın?"

"Dışarı pek çıkmam.Aslına bakarsan bu güne kadar sadece 5 kez bu hakkımı kullandım."

Kaşlarını şaşkınlıkla kalktı.

"5 yılda sadece 5 kez mi?Onca gün hastanede mi kaldın yani?"

"Evet." dedim sadece.Burada şaşıracak bir şey yoktu.Ne yapacaktım dışarıda?Olmayan arkadaşlarımla mı buluşacaktım?Ya da ailemle?

"Neden peki?Neden sadece 5 kez?"

Gözlerimi beyaz fayansa çevirdim.

"Annemin öldüğü gün...12 Kasım.Sadece annemin ölüm yıldönümü için mezarlığa gidiyordum.Her 12 Kasım..Kalbimin kurum bağladığı o gün.Ona tecavüz edilirken kalbim atmayı bırakmıştı zaten.Ama o gün...Bataklıkta boğulduğum gündü.Tamamen yok olduğum gün."

Yutkundu beni dinlerken.Durduk öyle yine.Artık alışmıştım sessizliye.Konuşmuyorduk hiç.Tek bir kelime bile duyulmuyordu.Sonra her zaman olduğu gibi Louis konuşmaya başlardı.Bu gün de sessizliyi o bozdu.

"Hangi mevsimdesin Harry?Hangi mevsimi yaşıyor bedenin?Hangi mevsimde kurum bağlamış kalbin biraz da olsa çözülüyor?."

Beyaz fayansdan çekmediğim bakışlarımı gözlerine çıkardım.

"Son bahardayım Afak." dedim sadece.Diğer insanların olduğu ilk baharda değildim ben.Benim dünyamda ilk bahar ve yaz yoktu.Sadece kış ve son bahar...

İki mevsimi yaşıyordum ben..

Dört mevsim ile doğmuştum yaşadığım yerde evet.Ama şimdi sadece ikisi vardı benim için.Benim dünyamda öyleydi en azından.

"Yağan her yağmur içime akıttığım gözyaşları Afak.

Yere düşen her bir damla aslında yaşadığım acı.

Bedenimi saran soğuk rüzgar ruhum .

Solarak dökülen her bir yaprak ruhumun kırıntıları.

Yapraksız çıplak gözüken ağaçlar da benim.

Gri olanlar...Onlar benim aslında.Ölü gibi gözükenler...

Sanki bir daha yapraklamayacak,bir daha rengarenk çiçeklerle süslenmeyecek gibi.Hiç bir zaman yeşermeyecek gibi gözükenler...

Sizin dünyanızda yeniden çiçekler ve yapraklarla süslenen ağaçlar benim dünyamda yok Afak.Çünkü benim dünyamda ilk bahar yok!Yaz yok!Süslenen ağaçlar yok!Yeşil yapraklar da öyle!

Benim dünyam gri..

Ben griyim..

Ağaçlar gri..

Toprak da öyle..

Her daim yağmur boşaltan bulutlar gibi gri herşey.."

Kelimeler hırsla ağzımdan dökülürken gözlerimi bir kez bile olsa ayırmadım gözlerinden.Her kelimeyi söylerken yaşadığım acı geçecekmiş gibi baktım ona.Tüm hüzün üzerimden kalkacakmış gibi.

Keşke öyle olsaydı.Keşke bağırarak yaşadığım tüm acıyı savura bilseydim kenara.Her şeyi yıkacağını bilsem bile yine de bağırarak kurtulsaydım bu yükten.

Ama öyle değildi.

Böyle yaşamaya mahkumdum ben.

Buna alışmıştım zaten.

"Hiç mi güneş yok senin dünyanda?!Bir ışıltı?Belki biraz sıcaklık?"

Maviliklerinden gözlerimi çekmeyerek kafamı iki yana salladım.

"Küçükken son baharı sevmezdim hiç.Hep güneş olsun isterdim.Ne zaman güneş olsa kalın olmayan giysiler giyerek giderdim okula.

Son baharda güneş doğar hani bazen.Ama yalancı güneş olur.Bu güneşe inanıp ince giyenler hastalanırlar.

Benim dünyamdaki güneş yalancı olanından Afak.Onun gerçek olmayan parlaklığına inanıp ince giydim hep.Sonra hastalandım.Her gün daha da hasta oldum.Şimdi ölümünü bekleyen bir vakayım.

Hastalık her gün biraz daha bedenimi mahvediyor.Çökmemi sağlıyor." dedim ve kollarımı iki yana açarak yüksek sesimle bağırdım. "Bak! Çöktüm bile!"

Çöktüm bile...

Merhaba Afak tayfası.Böyle deyince de çok cool oluyor ya.Hadi bana booooooolca yorum atın.Sevildiniz..



Afak || l.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin