🍇23. BÖLÜM🍇

194K 9.1K 191
                                    

Size bomba gibi bir bölümle geldim. Talep çok olursa yarına bir bölüm daha atarım. Yoksa haftaya görüşürüz aşklar.  Öpüyorum. Beğenip yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar

🍇

Yiğit'in sözleri ortama bomba gibi düşerken kimseden çıt çıkmıyordu. Melek gözlerini yeniden araladığında gördüğü ilk şey Mehmet'in allak bullak olmuş ifadesiydi. Mehmet'ten gözlerini çekmeden "Yiğit," dedi dişlerini sıkarak ve gözlerini ağır ağır Mehmet'ten Yiğit'e çevirdi. "Ne yaptığını sanıyorsun?"

Yiğit de Melek'in öfkeli ifadesine aldırmayacak kadar öfkeliydi. "Gerçekleri açıklıyorum." diye cevapladığındaki ses tonu 'Ne var bunda?' der gibiydi. Melek'in ses tonu, zehir saçıyordu.

Melek "Gerçekler bu mu?" diye sorduktan sonra Yiğit'i itip battaniyenin altından kalktı.

"Değil mi? Evlilik cüzdanımızı açıp herkese gösteren sendin hâlbuki! Şimdi mi gerçeklerden şüphe duyuyorsun?" diye soran Yiğit de battaniyeyi geriye itip ayaklanmıştı.

Melek, Yiğit'in olayları çarpıtmasını hayretle izledi. Hayret içinde onları izleyen birkaç kişi daha vardı. En başta da Mehmet...

"Bizim evli olmamız tek gerçek yani? Söyleyecek başka bir şeyin yok mu?" diye sorduğunda bir oyunun içinde olduklarını Yiğit'in dile getirmesini istiyordu. Ancak Yiğit omuz silkip "Ne dememi bekliyorsun?" diye sorduğunda Melek iki avucunu silkeler gibi serçe birbirine çarptı. "Çıldıracağım!" dedikten sonra saçlarını iki elinin parmaklarını kullanarak geriye doğru itti.

"Oyun oynuyoruz ya Yiğit! Mecbur kaldık ya! Aslında formalite bir evlilik ya bu!" dediğinde Yiğit'in de sesi yükseldi. "Eee Melek, yani? Tüm bu saydıkların beni yalancı mı yapıyor? En nihayetinde evlilik mi? Evlilik! Karım mısın? Karımsın! Bitti!"

Melek hızlı birkaç adımla Yiğit'e yaklaştı ve tam önüne gelince ani bir hamleyle durdu. İşaret parmağını göğsüne bastırıp ittirdi Yiğit'i.

"Ne bitti? Neyi bitiriyorsun? Sen istediğinle flörtleşip istediğin kişiye âşık olabiliyorsun ama benim karşı cinsten bir arkadaşım olunca mı 'Karımsın bitti!' oluyor. Sen kimsin ya? Bir kez daha aynı şey olursa bitecek tek şey bu saçma evcilik oyunu olur! Kendine gel!"

Yiğit'in omzuna çarpıp göle doğru yürürken "Mehmet, seninle konuşalım mı bir." diye rica etti.

Mehmet, meseleyi az çok anlamışsa da hâlâ aklında cevabını bulmayan sorular vardı. Bu yüzden Yiğit'e meydan okumak adına gözlerini gözlerinden ayırmadan Melek'i takip etti.

Melek, göle yakın bir noktada yere oturmuş sallana sallana sakinleşmeye çalışıyordu ki Mehmet gelip yanına oturunca sallanmayı bıraktı.

Melek bir süre lafa nasıl gireceğini bilemeden öylece göle bakarak bekledi ama en sonunda bakışlarını Mehmet'e çevirmeden "Şok oldun, değil mi?" diye gereksiz bir soru sordu. Mehmet'in cevabı ise "Doğal olarak!" oldu. Melek dudaklarını birbirine bastırıp bakışlarını Mehmet'e çevirdi. "Bu şekilde saçma bir durumda kaldığın için ve benden değil de ondan öğrendiğin için özür dilerim." dedi.

Ancak Mehmet'in istediği bir özür değil, bir açıklamaydı. Eğer bilseydi... Bilseydi kesinlikle Melek'e karşı hisleri, yeşerdiği gibi kururdu ancak artık geçti, çok geçti hem de.

"Nasıl böyle bir şey olabilir Melek? Anlamıyorum." diye sordu sitemle. Melek o anlarda Yiğit'e Mehmet'in hisleri konusunda hak vermeye başlamıştı. Mehmet gerçekten de bir şeyler hissediyor gibiydi. Bunu fark edemediği için mahcup olsa da sonuçta elinden bir şey gelmiyordu. Başkalarının hisleri yüzünden suçluluk duymamayı Yavuz'la öğrenmişti. Kendi duygularıyla bile çoğu zaman baş edemiyordu.

BÖĞÜRTLEN MUCİZESİWhere stories live. Discover now