doce

1.1K 109 46
                                    

YORUM ATIN PLS.

ÇOK HEYECANLI BİR BÖLÜM OLDU.

MUKE'LU GÜNLER.

Eğer isterseniz profilimdeki diğer Muke hikayelerime de bakabilirsiniz. :-)

"Söylesene Luke, sen erkek kardeşimden daha fazlasısın ne demek?"

*

L U K E

Kalbim ağzımdan fırlayacakmış gibi hissederken yavaşça ona döndüm. Her zaman uykumda bir şeyler mırıldayan insanlardan olmuştum. Ve bundan nefret ediyordum. Daha fazla bir şey söylememiş olmayı diledim. Zaten bu dediğim şey bile kırdığım büyük bir pottu!

"Bilirsin, Mikey. Rüyamda konuşurum." Sesim öyle kendine güvensiz çıkıyordu ki, umarım Michael sorgulamazdı. Ezikçe sırıtmaya çalıştım ve ensemi kaşıdım. Ah. Tişörtüm nerede?

Michael o an tüm sırlarımı, 7 yaşıma kadar altıma işediğimi dahi, biliyormuşçasına sırıttı ve bu daha da gerilmeme yol açtı. "Garip bir bilinçaltın var."

Aşağı inerken mırıldandım. "Hı hı. Aynen."

Peşimden geldi ve mutfakta öylece dikildik. "Bu arada tişörtüm nerede?"

O güzel gözleriyle vücudumu şöyle bir süzdü. Çıplak uyurdum ve o her zaman bunu yapardı. Kızardığımı hissederek genzimi temizledim. Güne gerçekten iyi başlamamıştım. "Üzerine sos döktün ve ben de çıkardım. Gerçekten dün geceye dair hiçbir şey hatırlamıyor musun?"

Kafamı iki yana salladım. Korkuyordum. Çünkü sarhoş olunca sikik ağzımı kapalı tutamayan birisine dönüşüyordum. Umarım gerçek bir pot kırmamışımdır. Şey gibi... Seni seviyorum Michael bunu 3 senedir nasıl anlamazsın!

"Şey, benim 1 saate çıkmam gerekiyor." Michael önümden geçip dolabı açtı ve mısır gevreklerini çıkardı.

"Nereye gidiyorsun?" Dedi garipçe bakarak. Kıskanmasını umarak, "Calum'a. Antrenmanımız var." Dedim.

Omuz silkti, "Peki."

Siktir. Neden bu kadar garip davranıyordu? Tanrım, dün geceyi gerçekten hatırlamaya ihtiyacım var.

Bana da bir kase hazırladığını gördüğümde konuştu. "Sonsuza dek orada dikilmeyeceksin umarım Luke?"

"Ups. Pardon." Hemen yanına yerleştim. "Yedek tişörte ihtiyacım var."

Tekrar omuz silkti, "İstediğini alabilirsin."

"Michael," durup ona baktım. "Sen iyi misin?"

İç çekti ve yemeye devam etti. Bir şeyler gerçekten ters gidiyordu. Elimdeki kaseyi tazgaha bıraktım. Hiçbir. Sikik. Şey. Hatırlayamıyordum. Ancak bulunduğumuz hale bakarsak, gerçekten boku yemişim gibi görünüyor.

"Seni kıracak bir şey mi söyledim?" Sesimi daha uysak bir seviyede tutmaya çalıştım. Michael bana mesafeli kalamazdı ki zaten. Ağzını sildi ve bana baktı. Yüzüne en az Sydney'in suratı kadar yapmacık bir sırıtış yerleştirdi. "Hayır dostum. Bu kadar endişelenme. Hah." Sonrasında ayağa kalktı ve ayağa kalkarken yüzündeki sırıtış kızgın bir mimiğe dönüştü.

lost boy | mukeWhere stories live. Discover now