SO-5

23.6K 1.1K 102
                                    

Topraktan;

Telefonumun alarmı çaldı, hava karanlıktı. Evet bu sabah namazının alarmıydı.Telefonumun tekrar çalmasını beklemeden yatağımdan doğruldum, abdestimi aldım. Soğuk su iyi gelmişti. Güçlükle uyumama rağmen sadece iki saat uyuyabilmiştim. Ve tekrar uyumayacaktım. Namazımı kılmamın verdiği rahatlıkla seccademin başında duamı etmeye başladım. Sadece kardeşim için mi dua etmiştim. Evet bugün fazlasıyla kardeşimi düşünmüştüm. Saate baktığımda ise gitme vaktimin geldiğini gördüm. Bu kadar saat seccadenin başında oturmuştum. Onun için saatlerce dua etmiştim.  İnsanın canından kıymetlisine bişey olmaya görsün. Kendimi bile düşünmezdim kardeşim için.

Evden çıktığımda kahvaltı bile yapamadım. Bişeyler yiyecek hâlim yoktu. Bugün işten biraz erken çıkıp eczaneye uğruyacaktım. Kardeşim için şampuan alacaktım. Belki saçları bu kadar çok dökülmezdi.Pastanenin kapısını açıp içeri girdim. Hasan amca daha mutfaktaydı. Yanına girip" kolay gelsin" dedikten sonra bende işime başladım. Pastanenin camlarını silecektim bugün. Kafamı dağıtmam gerekiyordu. Düşündükçe işin içinden çıkamıyordum çünkü. Ben deli gibi camları silmeye başladığımda Hasan amcada işini bitirmiş bana bakıyordu.

O kadar sert siliyordum ki Hasan amca ne yapmaya çalıştığımı anlamamış olacak ki şaşkın bi ifade almıştı yüzünü. İşimi bitirip içeri girdiğimde hasan amca seslendi.

- Topraaak!

- Efendim hasan amca.

- Kızım sen iyi misin? Bu günlerde bi garipsin.

- İyiyim hasan amca merak etme.

- Benden bisey saklama yavrum. Ben seni evladım gibi severim.

Hasan amcam böyle konuşunca gülümsedim. Dolan gözlerimin akmaması içindi bu.

- Bugün, biraz erken çıkabilirmiyim.

- Hayırdır kızım.

- Şeyyyy nisana şampuan alıcam. Su bitkisel olanlardan. Bu aralar saçı dökülüyoda.

- Tamam kızım ne zaman istersen git.

- Sağol hasan amca.

- Bak kızım sen güçlü birisin. Senin yaşıtların ipsiz sapsız baba parası yerken sen ailene bakıyorsun.Küçücük şeylerle yıkılma, sen böyle dağılırsan aileni toparlayamazsın. Hayatın bize neler getireceği belli olmaz. O yüzden dâima güçlü dur. Hemmm

Hasan amca susmuştu.Bişeyler söyleyecekti ama vakti mi onu bilmez gibiydi. Soran gözlerle ona baktım.

- Bugün seninle tanışmak isteyen biri var.

- Nasıl yani.

- Gelince kendisi anlatsın benim söylemem doğru olmaz, ama söylediklerini iyi düşün ani bir karar verme.

Kafamı salladım. Bugünlerde kafamı ne kadar toplamaya çalışsam da bu mümkün olmuyordu.Sürekli yeni olaylar gerçekleşiyordu.İnşallah şu kara gözlük değildir diye dua ettim içimden. Olanlar yetmiyormuş gibi bide bu adamla uğraşamazdım.
Fakat içim içimi kemirmeye başlamıştı. Benimle kim tanışmaya gelecekti ?

Vakit ilerlemeye başlamıştı." Hadi ama kim gelecekse gelsin. " dedim içimden, bugün erken çıkacaktım oysaki. Hasan amcaya baktım.Gazetesini eline almış oturuyordu, her zaman ki yerinde. Gazetenin yapraklarını hızla çeviriyor, telaşlı olduğunu her halinden belli ediyordu.  Gazeteyi okumak için değilde sırf vakit geçsin diye karıştırıyordu. Bide bana diyordu bu günlerde garipsin diye, seninde benden farkın yokki bu aralar.Bu gelecek kişi onuda germişti belliki.
Kapının açılmasıyla birden yerinden kalktı Hasan amca beklediği kişi gelmişti sanırım. " Hakan " diyerek ilerledi sonra

Hakan, şu Hasan amcanın kardeşi hakan. Yiğit Sarıhan'ın babası  Hakan mı? Yok canıııım. Olabilir mi ?

Bi insanın kaç tane aynı isimde kardeşi olur ki. Tabiki de oydu. Hasan amcayla kucaklaştıktan sonra masanın birine oturdular. Biraz,sohbet ettikten sonra Hasan amca bana dönerek beni işaret etti. Ne yani daha deminden beri benimle ilgili mi konuşuyorlardı?Yoksa Hasan amcanın söylediği, benimle tanışmak isteyen bu kişi miydi? Yiğit Sarıhan'ın babası benimle ne konuşacaktı  şimdi!!!

Tamam ben platonik bir  aşık olabilirim, ama oda aşık olup babasını istetmeye göndermiş olamazdıya. Şöyle bir düşününce olsa fenada olmazdı hani.Hem öyle bişey olsa pastaneye değil  eve gelmeleri lazımdı kızım dedi iç sesim. İç sesim çok tarafsızdir sağolsun.

Hasan amca " Toprak gelir misin kızım buraya?" dedi.Bunları öğrenmem için oraya gitmem lazımdı. Tezgahtan masaya doğru ilerledim. Yanlarına geldiğimde ne yapacağımı bilemez bir şekilde suratlarına bakıyordum. Hasan amca konuşmaya başladı.
- Bak kızım bu Hakan benim kardeşim. Hani sana geçen bahsetmiştim ya
Başımı onaylar gibi salllayıp " memnun oldum efendim " dedim Hasan amca sandalyeyi gösterip " geç otur şöyle Toprak" dedi.sandalyeyi çekip oturdum. Ortam fazlasıyla gergindi ve ben bu ortamda ne konuşulacağıyla ilgili hiç birşey kestiremiyorum. Hakan bey konuşmak için hareketlendi.

- Bak kızım. Aslında nereden başlayacağımı bilemiyorum amaaa..  Ben lafı uzatmayı pek sevmem.

Hakan bey bunları konuşurken ben arkasındaki korumaya takılıp kalmıştım. Şu bizim kara gözlük değilmiydi o. Gözlüğünü çıkarmıştı. Neredeyse tanıyamayacaktım. Adamın suratına iyice dikkat kesilip " seeeen " dedim. Hakan bey bana dönüp

- Evet galiba buradan başlasam iyi olacak. O, benim adamım. Bir haftadır seni ben izletiyorum. Ve şimdi sana bir teklifim olacak.

Ben şaşırmış bir şekilde adama bakıyordum. Ne saçma bir setu bir içine düşmüştüm böyle. Bi insan birini neden takip ettirirki? Sözlerine ara vermeden devam etti adam.

"Oğlum Yiğit. Buraya geliyor görmüşsündür. " dedi. Kafamı sallayarak onayladım.Ne söyleyeceğini artık fazlasıyla merak ediyordum.Adam derin bir nefes alıp tekrar konuşmaya başladı.

- Oğlum bir kıza aşık. Ama kız tam bir servet avcısı., bundan adım gibi eminim.  Ve benim oğlum bunu göremeyecek kadar kör. Oğlumla bir anlaşma yaptık. Benim istediğim biriyle bir yıl boyunca evli kalırsa istediği kişiyle evlenebileceğini söyledim. Ve bu kişinin sen olmasını istiyorum. Geçim sıkıntınız olduğunu biliyorum eğer kabul edersen ailene ve sana maddi anlamda destek çıkarım.

Afallamış bir şekilde  karşımda ki adamın anlattıklarını anlamaya çalışıyordum. Ne diyordu bu adam, benim aşık oldugum kişi başkasına aşıktı. Ve bende onları ayırmak için seçilmis kişi miydim? Böyle saçma bir şeyi neden yapacaktım ki. Para için mi? Tamam geçim sıkıntımız olabilir ama para için herşeyi yapacak karakterde değildim. Teklifi düşündükçe midemin bulunmasına engel olamadım. Ve sinirden kıpkırmızı olmuştum. Dışarıdan bakıldığında böyle bi algı mı yaratıyordum gerçekten. Hışımla sandalyeden kalkıp konuştum.

- Kusura bakmayın ben böyle bişey yapamam. Kendinize başka birini bulun,

- Kızım beni yanlış anladın Yiğitin seninle evlendiğinden haberi olmayacak seni tanımayacak yani.Evli gibi bir aradada durmayacaksınız zaten. Sen bir yıl boyunca benim yanımda can yoldaşlığı edersin olmaz mı yavrum? Sırf Yiğit o kızla evlenemesin diye yani. Tek güvenebileceğim kişi sensin.
N'olur hemen karar verme, karar verdiğin zaman Hasan abime söylersin ona göre hareket ederiz.

Ben bişey söyleyemeden adam masadan kalkıp " görüşürüz " dedikten sonra çıkıp gitti. Pastanenin ortasında dona kalmış bir Toprak bırakmıştı giderken.

Ne yani yıllardır platonik olarak sevdiğim   adam başkasına mı aşıktı.Ben onu düşünürken o aslında başkasının mıydı? Neden bu kadar şaşırıyorum ki.Onun hakkında ne biliyorum zaten. Amcasına gülümserken gamzesini görebilmekten  başka ne yapmıştım.

Şimdide o güzel gülen adamın arkasından planlar mı yapacaktım? Neden bende herkes gibi normal bir aşk yaşayamıyordum . Platonik bile olsa yeterdi bana.  Buna bile hakkım yok muydu? 

Ben  yıllardır içten içe sevdiğim adamın başka birini sevdiğini öğrenmişken bide onu ayıran kötü insan mı olacaktım?Hayır hayır olamazdım. Bunu yapmayacaktım. Onu severken sevdiğinden ayıracak kadar kötü olmayacaktım.

Oysa benimde sevmeye hakkım yok muydu? Alaylı bir gülümseme yerleşti yüzüme. " Toprak bugüne kadar neyi hakettinki sen "Küçümseyen iç sesime karşılık tek bir cevabım bile yoktu.

Toprak Kokulu Kız (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now