Işığın Gölgesi

340 28 11
                                    

Günün yorgunluğu üzerime çöreklenmiş, ağır adımlarla cadde yürürken evimin bulunduğu sokağa gelişim sanki uzun bir yolculuktan dönüş sonrası gibi bir halde iken, kara tahta önünde savrulan tozların dokuları arasında beyaz zerreciklerle bezenmiş el...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Günün yorgunluğu üzerime çöreklenmiş, ağır adımlarla cadde yürürken evimin bulunduğu sokağa gelişim sanki uzun bir yolculuktan dönüş sonrası gibi bir halde iken, kara tahta önünde savrulan tozların dokuları arasında beyaz zerreciklerle bezenmiş elbisemi çıkarıp kanepe üzerine uzanıvermeye odaklanmıştı beynim. 

Bahçe kapsını aralayıp bina kapısının yanında sıralı zil düğmesine bastıktan bir süre sonra   birinci kattan kapıya kadar yayılan hareket eden ayak seslerini hissettim. 

Kapı otomatiği dış kapıyı açtıktan sonra birinci kat merdivenlerini tırmanıp açık olan daire kapımıza geldiğimde bir çift gülen göz ve "hoşgeldin hayatım" sözcüğünü yaşanmış bir günlük zaman dilimi içinde uzun zamandır duymamışlık özlemi içinde kapıdan içeri girdim. 

Takım elbisemi üzerimden çıkartık, gündelik kıyafetimi giyip elimi yüzünü yıkamak için lavaboya gittiğimde aynayla ilk defa göz göze gelmiş gibi aynadaki silüetimi incelemeye koyuldum.  

Yer yer beyazlamış saçlarım ve kırışıklar çizilmeye başlamış yüzüme bakarken kendimi yeniden keşfediyormuş gibi yolun yarısı denilen yaşı çoktan geçmişiz. "Dante, bu yolun yarısını hangi hesap türü ile yapmış da onun ölçüsü ile yaşımı ölçeklendiriyorum ki?" var mı bir saniye sonrasına senedimiz diye garip duygular içindeyken vestiyere bıraktığım tuşlu telefondan yükselen sesle kendime geldim. 

Telefonun küçük ekranında kimin aradığını kontrol ederken okuduğum numaranın isim listemde olmayan bir numara olduğunu gördüm.

Kim olabilirdi? Meraklandım. Telefon üçüncü defa çalışında hemen açtım ve "Alo buyurun!" dedim. 

Karşımdaki sesi tanımıyordum. Fakat dinlediğim bu ses, telefonda konuşma kurallarına uygun olarak bana kendini tanıttı. 

 "Ben Aziz ......"

" ..... Hocamla mı görüşüyorum acaba?" dedi.

 "Mardin'den öğrenciniz Aziz'im."dedikten sonra aradan geçen onca zaman, dile kolay yıllar öncesine alıp götürdü beni. O yıllarda kullandığımız teyp kasetinin geriye hızlı sarımı tarzında bir anda eski günler bir film şeridi gibi zihnimde geri sarıldı. 

Bilgisayarda bir veriyi ararken bile belli bir süre harcarken, insan beyinin bu işlemi  daha bir kısa zaman diliminde çözdüğünü her insan algılayabilir. İşte ben de o an tam aradığım veriye ulaştığımı fark ettim. Şöyle ki; bu veride aradan yıllar geçmiş yüzlerce, binlerce öğrenciyle haşır neşir olmuş yorulmuş bir beyin, bir anda onca isim, onca sima arasından Aziz'i çıkarıp alıveriyordu. 

Beynimizin depolama gücü hangi ölçü birimi ile sınırlandığını ve bunu nasıl ölçebileceğimizi anlamak sinir bilimi, robot bilimi ve bilgisayar bilimi alanlarında araştırmalar yapan bilim adamları tarafından yorumlanabilirdi ancak. Beynimize yüklenmiş bu gücün sırrını beynimize kodlayan yüce Allah'ımıza şükürler olsun. 

IŞIĞIN ARKA YÜZÜWhere stories live. Discover now