CRAFTY -47-

15.6K 1.2K 683
                                    




ÖNCEKİ BÖLÜMDE;

"Bak, Jungkook." Sinirlenmemek için son birkaç dakikadır aldığım 34534 derin nefesten birini daha aldım. "Anlıyorum. Benden hoşlanıyorsun. Ama bu geçecek, anlıyor musun? Birbirimizden uzaklaştığımızda ve ilişkimiz resmiyete büründüğünde her şey geçecek. Benden hoşlandığını hatırladıkça gülüp geçeceksin."

Jungkook yavaşça, hiç acele etmeden bakışlarını kademe kademe parke zemine indirdi. Suçlu bir çocuk gibi görünüyordu. Elbette uzun boyunu, kaslı kollarını ve erkeksi çenesini işin içine katmazsak.

"Sorun da bu. Ben, artık senden hoşlanmıyorum Young." Gözlerini aniden kaldırıp benimkilere sabitledi. "Ben... sana aşık oldum."







Kaşlarım daha önce hiç olmadığı kadar çatılırken, korkuyla kasılan kalbim eşliğinde öylece kalakaldım.

Lanet, bu velet ciddi olabilir miydi?

Dünyada karşına çıkıp çıkabilecek en iğrenç kadındım. Yanında ne geğirmediğim ve de hayvan gibi tıkınmadığım kalmıştı. Üyeleri de işin içine katarsak hiçbirinden sakladığım bir şey yoktu. Beni olduğum gibi biliyorlardı ki bu aşık olmayı bırak, benden nefret etmeleri için gayet yeterli bir sebepti. Tanrım, üstelik maknaeyi kendimden soğutmak için gerçekten de daha önce hiç yapmadığım kadar çabalamıştım. Tamam, kabul. Kısa sürmüştü. Ancak o kadar iğrençleşmiştim ki neredeyse ben bile kendimi sevdiğimden şüphe etmeye başlamıştım.

Bir süre umut içinde, ağzından çıkanların şaka olduğunu söylemesini bekledim. Fakat suratında dalga geçtiğine dair en ufak bir işaret yoktu. İri ve sulu gözlerini açmış, bir şeyler söylememi bekliyordu.

"Jungkook sen," diye fısıldayabildim sonunda. "Sen ciddi misin?"

Hala tam olarak idrak etmekte zorlanıyordum, imkansız geliyordu. Sonuçta o Bangtan'ın biricik maknaesiydi. Kendinden de küçük genç kızlar etrafında pervane oluyordu. Ben ise... bendim. Yavşak Jake bile -bile fazla aslında, ama hey ben sinirliyim- beni istememişti. Enkaz halindeki aşk hayatımın üstüne bir çöküntü daha eklenmişti.

"Ben... çok üzgünüm." diye mırıldandı.

"Üzgün müsün?"

Bu gece bana bir şeyler olmuş olmalıydı. Bir geri zekalı gibi karşımdakinin söylediklerini tekrar edip duruyordum.

"Evet," dedi. Şimdi tam da gözlerimin derinlerine bakıyordu. "Üzgünüm. Çünkü artık etrafında benden başka bir erkeğin dolanmasına izin vermeyeceğim. Hepsine haddini bildireceğim, gerekirse Jin Hyung'a bile." Aramızdaki birkaç santimi kısa bir adım atarak kapattı. "Her daim bir adım gerinde olacağım. Gözlerim sadece seni görecek. Ve üzgünüm, çünkü şu andan sonra beni kovsan bile peşinden ayrılmayacağım."

Dudaklarım önce şok içinde 'o' şeklini aldı, sonra duyduklarım karşısında şaşkına dönerek iki elimle ağzımı kapadım.

Jungkook, bana... gerçekten aşık mı olmuştu yani?

Kelimeler ağzından öyle bir dökülüyordu ki, ondan 6 yaş büyük noonasını gerçekten koruyabileceğine, gerçekten onun her daim bir adım gerisinde olabileceğine inanıyordu. Oysa haberi yoktu, şu an menajerliği bırakıp Kore'nin diğer ucuna göçsem aramızdaki bağ bir daha onarılmamak üzere kopardı. Çünkü o bir idoldü, benden çok daha büyük sorumlulukları, en başta hayranları vardı. Onları bırakıp gitmeyi göze alabilir miydi?

Hiç sanmıyorum.

Ama duyguları... o kadar temizdi ki ben, erkeklerden yana şansı hiçbir zaman yaver gitmeyen Pa Do Young, ona gerçekten inanmıştım.

CRAFTY |Jungkook| ✓Where stories live. Discover now