1.0

46.2K 1.7K 1.6K
                                    

Herkese merhabalarrr

Umarım kitabı beğeniyorsunuzdur..

Bol bol yorum yapıp oylayın mutlaka.

İyi okumalar...

✔✔✔✔✔

Sarıldığım bedenin kime ait olduğunu farkedince geri çekildim hızla ve yüzümdeki ıslaklığı sildim. Ben sildikçe tekrar ıslanan yüzüme saydırırken komutan geriye doğru birkaç adım atıp mesafe bıraktı aramıza.

Az sonra rahatladığımı hissedince gözlerimi kırpıştırıp burnumu çektim ve karşımda duran adama baktım kısaca. Etraf çok çok aldınlık değildi ardımdan ışık vuruyordu ve adamın sadece uzun olduğunu görebiliyordum. Detaylı göremedim yüzünü ki zaten şu an bakamazdım. Birkaç dakika önce kaburgalarını iç içe geçirmeye and içmiş gibi sarılıyordum çünkü!

"İçeri geçelim öncelikle. Şu yaralarını bi sardıralım"deyip eliyle yolu gösterdi ve ilerlemem için bekledi. Ufak adımlarla ilerlerken hemen yakınımda onun olduğunu bilmek biraz rahatlamamı sağlıyordu. Aslında direkt varlığı rahatlatıyordu beni. Doğrusu koştur koştur gelirken gitmemesi için dualar ediyordum yetişemeyeceğim diye ödüm kopmuştu. Çünkü bu saatten sonra eve de dönemezdim. Anlarlardı bir haltlar yediğimi. İyi ki gitmemişti de yetişmiştim ona.

Onun adımlarına yetişmek için hızlı hızlı yürümeye çalışırken dizlerimin acısını gözardı etmeye çalıştım. Çünkü şu an dizlerim acıdığı için yavaşlarsak belki geç kalabilirdik. Zaten sardırmak için zaman kaybedecektik. Acelesi vardı belki. Bu yüzden dişlerimi sıkarak adımladım ardından.

İçerisi ışıkla aydınlanmış karargaha girince içten içe şükrettim. Nereden baksam bir saattir karanlıktaydım. Işığa hasret kalmıştım. Kısaca etrafa bakınırken yanından geçtiğim bir askerin yazüme çatık kaşlarla baktığını görünce endişelendim. Acaba beni tanıyor mu diye gerginlikle solurken yanından geçtik hiç konuşmadan. Ancak hemen sonra ardımdan bir ses geldi. Bedenime basan sıcaklıkla yutkunup kalakaldım. Kesin babamı veya abilerimi tanıyordu. Kesin benim kim olduğumu da biliyordu.

"Komutanım bir şey mi oldu acaba küçük hanıma?"diye sordu. Sesini duyunca duran komutan ardına baktı sakince.

"Ne gibi bir şey?"diye sorduktan hemen sonra bana baktığını farkettim. Ama ben ona bakmadan parmaklarıma bakmaya devam ettim. Zaten içeri girdiğimizden beri sadece gölgesine bakıyordum. Gögesi de epey uzundu. Bu adam bayağı uzundu yav!

"Yok bir şey. Sen işine bak"deyip tekrar adımlamaya başladı. Hiç durmadan peşinden giderken ardımızda kalan askerin bakışlarını hissediyordum. Ama sanırım beni tanımıyordu. Aslında tanıma ihtimali çok düşüktü zaten ama şu an için beni herkes tanıyacakmış gibi bir endişeye kapılmıştım.

"Yüzün hep toz kir içinde kalmış. Üzerinde yaralı. Sanırım şiddet gördüğüna falan sandı. Bu tür şikayetlerle onlar ilgileniyor."diye açıklama yapmasıyla yüzümün ne halde olduğu geldi aklıma. Adeta yarışmadaymış gibi toprak içinde süründüğüm için yüzümün gözümün toz kir olması kaçınılmazdı. Ancak keşke bunu farketmeselerdi. Başımı biraz daha eğip gizledim yüzümü. Utanmıştım.

Birkaç adımdan sonra sağ taraf döndü ve o koridordaki ilk kapıdan içeri girdi. Kapının kenarında beklerken birine seslendiğini duydum.

"Sare iki dakika bana yardımcı olsana"dedi ve bana dönüp içeri çağırdı.

"Oo komutan sen adımı bilir miydin?"diye hayretle konuşan kızı içeri girince gördüm. Küt siyah saçlı, benim boylarımda güzel biriydi. Yüzündeki şaşkınlık ise görmeye değerdi.

Kız Kaçıran |Askeri Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin