ABİMİN FEDAİSİ

461K 10.5K 1.9K
                                    

İyi okumalar...





İnsan birini imkânsızlıkla yaftaladığında gözünün önünde olsa inanmazdı...

Son zamanlarda durağım olan ağacın karşısına geçerek kazınan isimleri izledim, yakın ama bağsız... Alt alta ama birbirinden bağımsız, onları çevreleyen bir huduttan mahrum... En çok da birbirine yakınken yabancı olan, habersiz olan.

Kendine yabancı olan bendim, hislerime yabancı olan, kör olan bendim. Abi dediği adamı seven, sevdiğini yeni anlayan bendim. İnsan sevgisine bile kör olabiliyordu.

Öyle bir çıkmazdı ki ne yürüyebileceğim bir yol vardı, ne de boğulma pahasına atlayabileceğim bir deniz. Bir onun ela gözleri, tek elaları...

Güneş vurduğunda yeşile çalan ela gözleri, çam ormanını anımsatan, kokusu çam, kendisi çınar olan adam...

"Alin." İsmimi o tanıdık sesten duyduğumda bir an irkilerek arkama döndüm ve gözlerindeki mesafeyi gördüm, birkaç zamandır o mesafe gözlerindeydi. Uzaklığımıza, kendisi mesafe ekliyordu.

Baş selamı vererek bakışlarımı ondan çektim, sadece o uzak değildi. Ben de hislerimden kaçmak isterken çok uzaklaşıyordum fakat her defasında onun gölgesine çarpıyordum.

"İsimlerimize mi bakıyorsun?"diye sorarken yavaş adımlarla yanıma gelmeye başladı. Bakışlarımı tekrar ağaçtaki isimlerimize çevirdim, izleri ilk günkü gibi tazeydi.

"Ağaç büyüdükçe sanki izler derinleşmiş, silinmesi gerekirken."

İsimlerimize bakan gözleri hızla bana dönerken aldığı derin nefesin gürültüsünü dinledim, mavi gözlerimi ona çevirdiğimde gözlerinin ötesine gizlediği kelimelerle bana baktı.

"Niye silinmesi gereksin?"

Omzumu silktim ve birkaç adım atarak ağaca yaklaştım, elim 'Barın' ismini okşarken bakışlarımı ona çevirdim. "İsimlerimizi kazıdığında genç bir ağaçtı, büyümüş. Büyüdükçe silikleşir izler."

O anlar zihnimde canlanırken yüzüme yansıyan gülümsemeye engel olmadım. Üniversiteye girdiği ilk seneydi, zamanım olmasına rağmen benim meslek konusundaki kararsızlığım kaygıya dönüşmüş ve sonunda umutsuzluğa kapıldığım bir âna yerini bıraktığı zamanlar... O da beni kolumdan tutarak kendi kampüsüne getirmiş ve ağaca isimlerimizi kazımıştı.

"Hangi mesleği seçeceğini bilmem ama en iyisini yapacağını biliyorum. Artık bir üniversitede ismin yazıyor ufaklık."

Yıllar sonra, gençliğe ilk adımlarımı attığım yaşlarda beni getirdiği kampüsü, artık benim kampüsüm oldu. O ağaç ise, benim dinlenme ve yorulma durağımdı.

"Silinmesini hiç istemedim ufaklık."

Bakışlarım hızla gözlerine kavuşurken tek kaşımı sorarcasına kaldırdım. Silinmesine izin vermemişti... Kalbim ritmini şaşırırken gözlerimdeki şaşkınlığı engelleme girişiminde bulunmadım. Parmaklarım altındaki 'Barın'  isminin harflerine dokunurken bakışlarımı ağaca çevirdim, harflerin kenarlarındaki taze izler ilk kez o an dikkatimi çekti. Son günlerde saatlerimi burada geçirirken nasıl fark etmediğime şaşırdım.

"Sen," derken ona döndüğümde bir adım gerimde olmasıyla yutkunarak dudaklarımı birbirine bastırdım fakat konuşmam için beklentiyle gözlerime bakıyordu. "Sen her sene yeniden mi ismimizi kazıdın?"

"Alin," diyerek elini ağaçta kazılı olan ismimin üstüne götürerek harflerde parmak uçlarını gezdirdi. "Bana ne zamandır ismimle seslenmiyorsun, farkında mısın?"

Sorusuyla bakışlarımı kaçırdım fakat elini kaldırarak çenemi tuttu ve sorusunun cevabını istediğini gözleriyle anlattı. Elaları mavilerimi hapsetmişken kalbim kafesinin içinde hızlandıkça hızlandı.

Ne diyecektim? Artık abi demek zor geliyor, mu?





Bu kurguyu ilk 2016 Mayıs ayında yazmaya başladım. Şimdi düzenlemeye alınmıştır. Düzenlenmemiş halinin telifi üstümdedir.

İyi ki varsınız.

ŞEVVAL YELEN

ABİMİN FEDAİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin