•Kimoto Mağarası•

262 14 12
                                    

Yun'un bana hazırladığı siyah pelerini giyip yola koyulduk. Mağaranın yakınına geldiğimizde durduk.

" Buradan itibaren üç gruba ayrılacağız. Zeno, Kija ve Jeaha arkadaki tehlikelere karşı uyaracaklar bizi. Yun ve Shin-ah grup olacaklar. Yun dovusmeyi bilmiyor ve Shin-ah'a sonra ihtiyacimiz olabilir. Ben de Hak'la grup olacağım. Taşı almaya biz gideceğiz."

》》》》》》》》》》》》》》》》

Mağaranın içi zindanı andırıyordu ve tavandaki su damlaları başımıza dökülüyordu.

Elime ihtiyacım olacağını düşündüğüm bir ok aldım, yayı ise sırtıma yerleştirdim.

Aniden koşma sesleri duyuldu ve arkamızda on beş asker belirdi. Üniformalari ateş ülkesininkiyle uyuşmuyordu.

Ilk atağı Kija yaptı. Eli ejder pençesine dönüştü ve askerlerin birine koşmaya başladı.

Yaptığı şey yanlıştı çünkü o ülkeyi tanımıyorduk ve birini yersiz öldürürsek bu katliamdı.

" Kija! Dur!"

Kija olduğu yerde kaldı ve bana çevirdi kafasını.

" Dikkat et!"

Önüne döndüğünde  askerin suratına attığı tekmeyle yere yığıldı.

Yun Kija'ya doğru bir adım attı.

" Dağılmayın! Ne istediklerini bilmiyoruz!"

Üstlerine geçirdikleri kıyafetler çok daha modern ve lükstü. Herhangi bir krallığın askerleri olabilirlerdi. Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım?

Zeno önüme geçti ve arkasını dönüp gülümsedi.

" Siz gidin Hime-san. Biz bunlarla ilgileneceğiz. "

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Yaklaşık on beş dakikadır yürüyorduk ve önümüzde taş yoldan başka bir şey yoktu. Biraz daha ilerde yol ikiye ayrılıyordu. Yun ve Shin-ah bir yoldan, Hak ve ben ise diğer yoldan ilerlemeye başladık.  Her adımımda tavandaki deliklerden akan birkaç damla su omzuma düşüyordu ve ister istemez irkiliyordum.

Hak kılıcını çıkardı ve öncekinden daha dikkatli yürümeye başladı.

" Ne ol-"

"Şttt! Sessiz ol...."

Eliyle ağzımı kapattı ve diğer elini duvara koydu.

" Burada biri var..."

" Asker mi?"

" Hayır,  muhtemelen bir kadın. Topuklu ayakkabı giyiyor. "

Yürümeye devam ettik ve büyük bir salonda durduk. Duvarlara kırmızı motifler işlenmişti ve kenarlarinda yanan meşaleler vardı.  Bir alkış yükseldi. Karanlıkta mor kısa elbiseli,  topuklu ayakkabıli, gözlüklü,  uzun sarı toplu saçlı bir kadın belirdi.
Yaşına göre oldukça güzeldi. Dudağında kırmızı Ruj, ellerinde kirmizi oje vardı. Ve alımlı görünüyordu. Kolunda kemerler yardımıyla duran yeşil bir kitap vardı.

"Hoşgeldiniz Yona - hime , Son-Hak! "

Akatsuki no Yona 2Where stories live. Discover now