Akatsuki no Yona 2

Kestirme Yol

"Yona! Koru beni!"

Hikari'nin etrafında dönen 10-15 asker yüzünden zar zor seçiyordum. O yöne doğru koşmaya başladım. Bacağımdaki sızı hala geçmemişti.

Tırpan sayesinden beni durdurmak isteyen askeri yere devirdim. Omzunda derin bir yara açılmıştı. Koşarak Hikari'nin yanına gittim ve sırtımı onunkine dayadım. Büyü ile elinde mor ve esnek bir ip oluşturmuştu

"Yona, bir kestirme biliyorum!"

"Ne?"

"Eğil!"

Elinde oluşturduğu mor ipi eğilince başımın üstünden geçirip önümdeki askerin alnına denk getirdi.

"Nereye giden kestirme?"

"Mağaranın orta noktasına. Kan Tae-jun ve diğer askerler orda bekliyor olmalı. Olayı kökünden halledersek buradaki askerler de durucaktır."

"Kestirme nerede? Yana kay!"

Tırpanı yan çevirip yana kayınca solundaki adamı hakladım.

"Biraz geride. Az önce önünden geçtik. Ama tırpanınla orayı kazmak zorundayız. Senin arkanı kollayacağım!"

"Anlaşıldı!"

Parmağıyla gösterdiği yerin önünde durdum. Hikari askerlerin arasından zorlanarak bana baktı.

"Tırpanı alta vur Yona!"

Tırpanla sert toprağa vurdum ve küçük de olsa bir tünel ortaya çıktı.

Hikari'nin askerlerden kurtulup yanıma koştuğunu gördüm. Bir yandan bizimkilere dönüp emir yağdırıyordu.

"Zeno,shinah! Yun ve Akisa-chan'ı koruyun! Hak, Kija, Jeaha! Buradakileri halledin!"

Hikari benimle beraber dar tünele girdi ve ardımızdan bir büyülü kapak yaptı.

"Biz onu açana kadar kimse buraya giremez!"

Tünel aşağı kaydırıyordu bizi.

"Bu tünel orta noktada mı bitiyor?!"

"Şey, aslında hayır! Başka bir yere çıkıyor! Mağaranın alt katı gibi bir yer! Oradan ilerlersek kısa sürede varırız!"

Tünelin çıkış noktasını gördüm, parlaktı.

Geniş ve boş bir odada bitti. Ayağa kalkıp etrafa göz gezdirdik.

"Şimdi buradan ilerlememiz gerekiyor."

"Aaaaaa!!"

Tünelden bir çığlık sesi yükseldi. Sora! O da tünele girmişti ve tam kalçasının üstüne düşmüştü.

"Ahhh....acıttı."

Kafasını kaldırdı ve bize şaşkın şaşkın bakmaya başladı.

Hikari eğilip Hans'ı hafifçe Sora'nın kafasına vurdu.

"Aptal. Takip mi ediyorsun bizi?"

Sora ellerini kafasından çekti.

"Buraya ablamı bulmaya geldik. Değil mi? Sizinle beraber olmam lazım."

"Ablan burada değil Sora."

Dudağını büküp yana bakmaya başladı.

"En azından o adamın icabına bakabiliriz."

Evet kısa oldu biraz kusura bakmayın arkadaşlar. İyi okumalar ;)