18.Bölüm....

113 10 6
                                    

Bu bölümden itibaren aramızda olucak kişi Pusat Şahin (Nick Bateman)Pusat küçüklüğünden beri baronların mafyaların arasında silahları oyuncak edinmiş şekilde büyümüş babasından işleri devralmış bir iş adamıdır

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu bölümden itibaren aramızda olucak kişi Pusat Şahin (Nick Bateman)
Pusat küçüklüğünden beri baronların mafyaların arasında silahları oyuncak edinmiş şekilde büyümüş babasından işleri devralmış bir iş adamıdır. Kaçak ticareti, Uyuşturucu gibi pek çok yasa dışı işlerin patronudur. Bir gün büyük bir işi Necdetin bozmasıyla Necdetin ailesinin peşine düşer.
♥♥
E

limdeki bardakların düşmesiyle çıkan ses kalbimin kırılışı kadar gürültülü değildi. Yüzümde göz yaşlarımın süzülüşüne izin veren ifade yerimde çakı gibi sabitlenmemi sağlamış kendimi bir hiç gibi hissetmeme sebep olmuştu. Canım yanıyordu. Hemde çok fazla başımı önüme eğip yerdeki cam kırıklarına baktım az önce bir kaç dakika önce elimdeydi tek istediğim o kupadaki kahveleri Egeyle içmek ve aramızdaki sorunları halletmekti. Peki neden kendimi kullanılmış hayır hayır..!! Kandırılmış hissediyordum. Neden.. Neden..?

Ayak seslerinden bulunduğum noktaya yaklaştıklarını anlayınca onların yanıma gelip ağlamamı görmelerine izin vermeden koşmaya başladım...

Koşarken göz yaşlarıma ve acıma engel olamıyordum. Okuldaki herkes sanki bir betondan ibaretmiş gibi surat ifadeleri donuk ve acımasız bir şekilde bana bakıyorlardı. O meraklı ve acımasız gözler beni dışlayıp, canımı yakmamışmıydı. O gözler beni küçümseyip buradan gitmem için ellerinden geleni yapmamışmıydı. Ben o gözlere karşı zırhımı giyinmemişmiydim. Peki neden şimdi yüzlerce kişiye dayanmış ben, bir kişiye gardımı indiriyordum. Nefesim kesildi. Okulun dışına kendimi attığımda kalbimi tutup çarpmasını engellemeye çalışıyordum fakat aynı zamanda hıçkırıklarımada engel olmak çok zordu...

Ağır adımlarla bir ölüden farksız bir şekilde bilmediğim, nereye çıkacağını kestiremediğim yolda sadece ilerliyordum. Ve birdaha asla istenmediğim yere ve sevilmediğimi hatırlamak istemediğim bu yere gelmemeyi dileyerek ilerledim.

##Mert##

Kapının arkasındaki sesten birinin bizi dinlediğini anlayarak Egeyle birbirimize bakıp kapıya doğru ilerledik. Aralık kapıyı sonuna kadar açıp, adım atmadan yerdeki cam kırıklarını ve dökülmüş kahveyi gördük. Diğer kapıyı açıp dışarıya çıktığımızda, koşarak uzaklaşan Rabiyayı farkettik.

Peşinden koşmaya başladık o kadar hızlı koşuyordu ki arkasından "Rabiyaa..!!.." bağırmamıza rağmen bizi duymadı.

Okulun bahçesine çıktığımızda meraklı kalabalıkta bizi izliyordu. Etrafa baktığımda hiçbir yerde Rabiyayı görmedim. Yanımıza yaklaşan Cemre ve Oğuzu takmadan arabaya doğru ilerledim. O sırada Cemrenin önüme geçmesiyle durdum. "Bir şey oldu ona ağlayarak gidiyordu ne yaptınız ona.!!." Diye bağırdı. Kafamdaki seslerden Cemrenin sesini duyamıyordum. Neredeydi. Ne kadarını duydu. Nasıl şimdi. Ne hissediyor. Korkuyor mu. Çıldıracak gibi oldum. Sinanın Cemrenin kolundan tutmasıyla "Ceren sakin olur musun belliki bir şeyler olmuş bir dur.." dedi. Cemre sinirli bir şekilde "Ne demek dur ya.!! Sen hiç konuşma zaten sen çok mu farklısın onlardan. Şimdi geçmiş karşıma..!! Ah.. Geldiğinden beri kızı rahat bırakmadınız kız robotmu lan duygusuz mu o kız güçlü olmaya çalıştıkça niye o kızı dibe batırmak için uğraşıyorsunuz.. Şimdi ne yaptınız lan.. Ne biçim insanlarsınız lan siz.. Bulun lan Rabiyayı bulun.!!!." dedi. Ben gözlerimi kapatıp, derin bir nefes almaya çalıştım. İlk Tarık şerefsizini mi öldürmeliydim. Yoksa şahane fikrinden dolayı Rabiayı üzüp bana Tarık olayından bahsetmediği için Egeyimi öldürmeliydim...

Kalemin Ucundaki HayatlarWhere stories live. Discover now