She ls Different

786 67 23
                                    

Yeni kimya laboratuar partnerim benimle tek bir kelime bile konuşmadı.Belki teşekkür eder diye düşünmüştüm.Bayan Chester kitaplarımızı açmamızı isteyince Luke'a kendi kitabımı fırlattım.Hadi bakalım Ash.Konuş onunla.

"Merhaba" Birşey demedi ve çantasından gözlüğünü çıkardı.Bakalım daha ne kadar sessiz kalacak."Kitabımı getirmeyi unutmuşum yani acaba-"

"Banane" dedi sert bir tonda.Derdin ne senin?Sana iyilik yapan benim.Bu kadar soğuk olmana gerek yok.

"Ne yani?Beni tüm ders boyunca kitapsız mı bırakacaksın?"

"Getirseydin.Benim suçum değil" Ve kendi kitabına gömüldü.Herkes gömüldü.Bende kolumla önümün gözükmesini engelleyerek başımı koluma koydum.Birkaç dakika biraz kestirdim.Sonra Bayan Chester'ın masama -ya da masamıza- çarpan sesiyle yerimden zıpladım.

"Kitabınız nerede Bay Stymest?" diye sordu sakin olmaya çalışarak.Bu kadın benden hep nefret etmiştir.Bu sınıfı geçemediğimi duyunca ne kadar üzüldü anlatamam.Üzgünüm Chester beni bir sene daha çekeceksin.Ya da daha fazla...

"Bilmiyorum" dedim omuz silkerek.Ve sevimli gözükmeye çalıştım.Yavru köpek bakışları her zaman işe yararlar.Yanımdaki kıza baktı.Sonrada bana baktı.Evet gizemli kız.Eninde sonunda benimle o kitabı paylaşacaksın.Ben istediğim herşeyi alırım sonuçta.Öğretmen sana kitabı paylaşmamız için emir verecek ve seninde o soğuk tavırların tarihe gömülecek.

"Çıkın sınıftan Bay Stymest" Bu sözcükler üzerine buz kesildim.Ama...Ama...

"Aslında biz kitabı paylaşabilirdik" dedim kızı işaret parmağımla işaret ederek.O ise bana bakarak sırıttı.Bayan Chester bu dediğime karşılık güldü.Fazla...güldü.Tüm sınıf kızla bana bakıyordu.Arka sıralardan bir kız elini kaldırdı.

"Ben Ash'le kitabımı paylaşırım Bayan Chester" dedi tatlı bir ifade takınarak.Sonra yanımdaki kıza ölümcül sayılabilecek bir bakış attı.Bayan Chester arka sırada oturan kızdan bakışlarını alarak tekrar bana döndü.

"Çık hadi!" dedi kapıyı işaret ederek.Sınıftan çıkana kadar beni nazik bir şekilde itekledi.Sonrada suratıma kapıyı kapattı.Hayatımda hiç kendimi bu kadar aşağılanmış hissettiğimi hatırlamıyorum.Hayatımda hiçbir kızın bana böyle davrandığını da hatırlamıyorum.Gerçekten hiçbiri.Annem bile.Sinirle dolapları biraz tekmeledim.Sonra koridorlarda ufak bir gezintiye çıktım.Keşke kitabımın Luke'ta olduğunu söyleseydim.Kimin umrunda ki!Derse girmemek benim için daha iyi ne de olsa.Belkide şu gizli bölgeye gidip Emily orada mı diye bir bakmalıyım.Gizli bölge Emily'le benim yiyişmek için keşfettiğimiz hademe odası.Hademeler gece yarısı çalıştıkları için o oda hep boş olur.Arada sırada midem bulanıyor bahanesiyle dersten çıkıp oraya gidiyorum.Gizli bölgeye geldiğim zaman kapıyı hafifçe araladım ve içeriye göz attım.Ne gördüm dersiniz?Size o zaman gördüklerimi söyleyeceğim.Alexander sanırım okulu asmaktan vazgeçmişti.Ve Emily'nin antrenmanı bitmişti.İkiside boşa vakit geçirmeyelim diye...Fazla ses yapmadan çıktım.Gördüklerim zaten bana yeterdi.Zaten birkaç aydır bundan şüpheleniyordum ama gözlerimle görene kadar buna inanmamıştım.Kafamı dinlemek için stadyuma gittim.Ya da çimlerin üzerinde yatmak için.Biliyor musunuz?Ona bunu ödeteceğim.Emily onunla işim bittiğinde öyle pişman olacak ki.Gelmiş geçmiş en büyük intikamı alacağım.Altımdaki çimleri ellerimle koparırken stadyumun içine birinin girdiği kapının gıcırdamasından anlaşıldı.Kafamı çevirip bakmadım bile.Bir dakika.Emily'se ondan hemen ayrılmalıyım.Kapıya baktım ve Emily'e hiç benzemeyen kızın çantamı elinde tuttuğunu gördüm.

"Beni nasıl buldun?" diye sordum gözlerimi o kahverengi gözlerine dikerek.Bana tuhaf bir bakış attı.Sanki dünyanın en ahmakça sorusunu sormuşum gibi.

"Hayatının büyük bir kısmını bu sahada geçirdin.Fazla zor bir soru değildi senin nerede olduğun"

"Gel" dedim ve yanımdaki çimlere bir iki kez elimle vurdum.Elimi çekmeseydim çantamın altında ezilecekti.Çantamı nazik (!) bir şekilde bıraktıktan sonra çıkış kapısına yürüdü.Çıkacakken durdu.

"Bak beni ilgilendirmiyor ama sanırım sevgilin şuan seni-" Aldatıyor.Umrumda değil.

"Evet.Biliyorum" Gözleri büyüdü.Ve saatine baktı.

"O zaman acı dolu bir onbeş dakika geçiriyor olmalısın" dedi ve kapıyı araladı.

"Adın ne?" diye sordum.Laboratuar partnerimin adını bile bilmiyorum.İşe bak!

"Sanane" Yine o soğuk ses.Neden bana böyle davranıyor ki?Sadece arkadaş olmak istemiştim.

"Pekala Sanane.Çantamı getirdiğin için çok teşekkürler.Yarın görüşürüz" Kapıyı açtı ve adımını dışarı attı.Sonraki cümleye bakarsak gizemli olmayı seviyordu.O...farklıydı.

"Sandığından daha çabuk görüşeceğiz Stymest..." Ve gitti.Bunun ne anlama geldiğin çözmeye çalıştım.Sonra gözüme çantamın matara bölümüne yerleştirilmiş küçük bir kağıt ilişti.Defterden koparılmışa benziyordu.Kağıdı oradan çıkardım ve yazılı olan ismi yüksek sesle okudum.

"Demetria" Adı bu muydu?Güzel isimmiş.Arkasını çevirdim.

"Ha birde evlerimiz yanyana full beyin..." Komşu?Bir dakika.Ama ben onu...Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğum olmasaydı küçük ayrıntılara daha fazla zaman ayırabilirdim belki.Stadyumdan ayrılıp otoparka yöneldim.Ve arabama binip eve doğru sürmeye başladım.Lanet olsun!Yağmur başladı.İnanın bana normal bir arabam olsaydı bunu dikkate almazdım.Ama cidden benim elimdeki resmen araba kategorisinden çöpüğe yönelmiş durumda.Klima çalışmıyor o yüzden birazdan donacağım.Ve sileceklerde aynı durumda.Sokaklar bomboştu resmen.Bende yeterince yavaş sürmeye dikkat ediyordum.Madem yağmur yağıyor o zaman maçta iptal oldu.Bugün gerçekten garip bir gün geçirdiğim için bence biraz dinlenmeyi hakettim.Yolda giderken sırılsıklam olmuş Demetria'ya rastladım.Arabanın camını açtım ve kornaya bastım.

"Hey!Seni evine bırakmamı ister misin?" diye sordum.Bana ve arabaya şöyle bir göz attı.Arabayı durdurdum.Ve kapının kilidini açtım.

"Ölmeyi yeğlerim" dedi ve yürümeye devam etti.

"Göründüğü kadar kötü değil inan bana!" Yağmur yüzünden bağırmak zorunda kalıyordum.Hayır anlamında başını salladı.O sırada yakınlarda bir ağaç yanıp kül olunca benimle gelmeyi seçti.Yanıma oturdu ve kemerini bağladı.Yağmurdan sırılsıklam olmuş saçlarıyla arabamı ıslatıyordu.Torpido gözünden bir battaniye çıkardım ve ona verdim.Battaniyeye iyice sarıldı."Kötü bir hava ha?" Onunla konuşmaya çalıştıkça daha da batıyordum.Sanki onu konuşmaya zorluyormuşum gibi hissettim.Başını iki yana salladı."Kağıdı okudum bu arada...Demetria"Bu dediğime karşılık hiçbir şey yapmadı ve camdan dışarıyı izlemeye devam etti.Uzun ve sessiz bir yolculuktan sonra evime gelmiştim.Arabadan çıktı ve camdan eğildi.

"Uzun ve sıkıcı yolculuk için teşekkür ederim" Ve koşarak bizim evin sağındaki eve girdi.Arabayı garaja park ettim ve son olarak eve giriş yaptım.Akşama doğru Emily'e kısa mesaj atarak herşeyin bittiğini belirttim.Odama girdim ve yatağıma kısa bir kestirme yaptım.Yağmur sesi...Ne kadar huzur vericiydi öyle.O anda o büyük pencereden bakmayı akıl ettim.Demetria ayıcıklı pijamalarıyla yatağa oturmuş ders çalışıyordu.Bir süre elimdeki kahveyle birlikte onu seyrettim.Sonra biraz esnedi ve gözlüklerini çıkardı.Camdan ona el salladım.Gözlüğünü yeniden takıp bana baktı.Sonra yataktan kalkıp mor perdeyi sonuna kadar çekti.Benden hiç hoşlanmıyordu öyle değil mi?

You Belong With MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin