A Year Without Rain

718 58 40
                                    

Sabah pencereme atılan taş sesleriyle kafamı yastığıma göndüm. Haftasonu insanlar genelde kapıyı çalarlar ve bu saatte uyuyorlardır. Kafamı pencereden dışarı çıkardım. Kafama atılan son taşla kimin attığını belirlemiştim.

"Hadisene salak! Şurada seni bekliyoruz" Gözünün önüne gelen siyah saç tutamlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Yanında büyük bir kova ve birde sünger vardı.

"Demi insanlar uyuyor! Bu saatte seninde uyuman lazımdı" Yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Ellerini arkasına gizledi ve iç çekti.

"Arabayı temizlemek istediğini sanıyordum. Yardım istemiyorsan bende giderim" Arkasını dönecek oldu ki ıslık çaldım. Durunca esnedim ve gözlerimi ovuşturdum. Benden arakladığı formayı giymişti. Forma ona bir kaç beden büyüktü, yani altına ne giydiği belli olmuyordu. O formayı geri istedim ama vermedi. Sahiplendi resmen...

"Formanın kirlenmesini istemiyorum bak..." Gözlerini devirdi ve kollarını göğsünde kavuşturdu.

"Gel hadi! Bir şey olmaz formama" Gözlerimi kıstım ve 'Hayır' anlamında başımı salladım. Üstüme Transformers tişörtümü geçirdim ve merdivenlerden aşağı indim. Dışarı çıktığımda Demi yanıma geldi ve saçımı ıslattı. Yataktan çıkınca düzeltmeyi unutmuşum. Ona göz kırptım ve yüzünü ekşitip kovayı arabanın yanına koydu.

"Hadi başlayalım" dedim ellerimi ovuşturarak. Süngeri bana uzattı. Bir ona birde süngere baktım. "Ben mi başlayacağım?"

"Yok. Mal mal izle sen sadece." Bir süre elinde süngerle bekledi. Israrla süngere bakmaya devam ediyordum. Ona belki işe yarar diye ünlü köpek yavrusu bakışlarımdan gönderdim. Aynı ciddiyetle bakmaya devam etti. Elinden köpük dolu süngeri aldım ve camları silmeye başladım. Arkamı döndüğümde Demi çoktan bir şezlonga uzanmış dinleniyordu. Biraz uzaktaydı o yüzden sesimi yükseltmek zorunda kaldım.

"Ne yapıyorsun? Yardım edeceğini sanıyordum!" Kımıldamadı bile.

"Zaten yardım ediyorum" diye söylendi. "Burada oturup iyi iş çıkarıp çıkarmadığını değerlendiriyorum" Silmeyi bıraktım ve arka bahçeye gittim. Bir hortum çıkardım ve musluğa taktım. Şezlongun ıslanması umrumda değildi açıkçası. Sadece küçük bir ders. Sabahın köründe birini kaldırmadan önce ilk sen uyan. Şezlongta uyuma hayallerinin yıkılışı hortumdan gelen soğuk suyla başladı. Şezlongtan aniden kalktı ve üstüne baktı. Az küfür savurmadı değil. Sırılsıklam olmuştu işte. Şu yağmurlu geceyi hatırladım. Beni ittirdi ve karnıma birkaç yumruk geçirdi. Keşke acısaydı... Karnıma geçirdiği elini tuttum ve bileğini bana doğru çevirdim. Birkaç taze iz duruyordu. Elini geri çekmeye çalıştı ama izin vermedim. Sonra ona doğru sert bir bakış attım. Sanki zarar verecekmişim gibi... Ama bunu asla yapmayacağımı biliyordu.

"Elimi geri alabilir miyim?!" diye bağırdı elini çekiştirerek. Onu belinden tutarak nazik sayılabilecek bir şekilde evin duvarına yapıştırdım. Kalp atışları normalin iki katına çıktı. Onu korkuttuğumu biliyordum. Ama bunu yapmazsam kendine zarar vermeye devam edebilirdi. Burnumu ilk önce boynuna götürdüm ve sonra yavaş bir şekilde kulağına sürükledim. Nefes alışları hızlanırken her geçen saniye daha da kafası karışıyordu. Kızların üzerinde bu gibi etkiler bırakmayı oldum olası sevmişimdir...

"Bir daha böyle bir şey yapmayacaksın." diye fısıldadım sakin olmaya çalışarak. Sonra birkaç adım geri çekildim. Korku dolu gözlerini benden aldı ve suçluluk duygusu öfkesinden ağır basınca başını yere eğdi. "Söz ver"

"S-Söz veriyorum" dediğinde gülümsememe engel olamadım. Onun bir suçu yoktu. Tüm suç kendini mükemmel sananlarındı. Bu devirde bencil olacaktın. Başkaları umrunda olmayacaktı ve kimseyi gerçekten önemsemeyecektin. Böylece o yargılayıcı bakışlar üstünüzden kalkardı ve dünyadaki herkes sana 'Bizdensin' damgası koyardı. Demi ayağının ucundaki hortumu alıp bana doğrulttu. Sanırım biraz hakketmiştim o yüzden sesimi çıkarmadım...

  Ertesi gün okula gittiğimde herkes aynıydı. Alex bir ineğin dolabını açmaya çalışıyor, Emily her zamanki çetesiyle dolabın önünde çene çalıyordu. Farklı bir gün yoktu zaten bu lisede. Bazen yeni kız geldiğinde bir suskunluk oluyor sonra ise dışlayıp dışlamayacaklarını belirliyorlardı. Ama bugün okulun son dersine katılmadım. Biraz gezmek istedim. Demi'yi İngilizce dersinden beri görmemiştim açıkçası. Belki stadyumdadır diye bakmaya gittim ama orada yoktu. Okul koridorlarında boş boş gezinirken kızlar tuvaletinin olduğu koridordan Emily çıktı. Beni görünce durdu ve boş bakışlarını üstümde gezdirdi. Sonrada gülümsedi. Şeytanca bir gülüş... Sonra bir hıçkırık sesi duydum. Emily yanımdan ayrıldı ve bende hıçkırığın geldiği yöne baktım. Demi bir köşeye kıvrılmış gözyaşlarını siliyordu. Yine sırılsıklamdı. Ama bugün yağmursuz bir gündü. Yanındaki çantasından kendisi gibi sırılsıklam olmuş kitaplarını çıkardı. Yanına doğru koşunca bana baktı. Bakışları beni durdurmaya yetti.

"Yapma...Uğraşma..." dedi ve kitapları çantasına geri tıkıp omzuna astı. Büyük bir hışımla yanımdan geçti ve benden tiksinerek dudaklarından birkaç kelime döküldü.

"Teklifin kabul edildi..."

- öncellikle bu bölümü @LeeandDi adlı şahısa adıyorum asdfghjkl :D neyse biliyorum yine heyecanlı yerde bitirdim :D emilye küfür serbesttir -.- umarım sevmişsinizdir neyse hoşçakalın ^_^ -

You Belong With MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin