24. Bölüm

2.5K 205 88
                                    

Bölüm Şarkısı: Murat Dalkılıç- Yani

Daha az önce yanımda oturan Keskin'in sağlıklı hali gözümün önünde belirirken yüzünde en ufak bir çizik bile olmaması aklımı karıştırdı. Semih öyle cılız biri değildi. Keskin'le eğer kavgaya tutuşsaydı en az onun dövdüğü kadar o da karşılık verirdi.

"Ben kalksam iyi olacak." diye mırıldandım. Sesimi ben bile zor işitmişken, Aykut'un duyması beni daldığım düşünce selinden sıyırdı.

"Niye o kadar şaşırdın ki?"

Gözlerimi hızla kırparken Aykut'un bilgi hazinesini şu an benimle paylaştığı gerçeğini yeni idrak ediyordum. Nereye gidiyorsun yavrum Defne?

Kenarından tutuğum tabletten elimi çekip onu yanıtladım. "Keskin'in öyle kavgacı bir hali yok, söylediklerine şaşırdım."

Aykut kaşlarını memnuniyetsiz bir ifadeyle kaldırdı. "Biz ona kurnazlık diyoruz."

"Ne gibi?" dedim gerçek bir ilgiyle.

"Ne gibi olacak ki Defne?" dedi başını çevirip ayak direterek. Ne güzel konuşuyordu, ne oldu şimdi buna? Beşir'in kurumuş dudaklarına eğilen Adnan Bey'in kulağını kabarttığı gibi dikkat kesilmiş, vuslatı bekliyordum. Ondan sonra kim bilir ne hayaller çökecek, ne kapılar kırılacak, ne silahlar patlayacaktı.

"Ee, Bihter?" dedim nefesimi tutmuş heyecanla.

"Ne Bihter'i?" dedi tekrar bana dönüp şaşırarak. "Şey... Keskin kurnaz diyordun, niye öyle dedin?" diyerek toparladım kelimeleri.

"Sevgilini eski sevgilinden dinlemen ne kadar doğru?" Elimde sıktığım çatalı Arif'in boynunda atan şah damarına saplama düşüncesi içerisindeyken gerginlikle gülümsedim. "Keskin, sevgilim değil."

"Hadi ya."

"Öyle,"dedim. "E ne biliyorsun, anlatacak mısın artık?"

"Hayır." dedi sakince. Ne, hayır mı? Dişlerimin arasından sinirle soludum. Başımı ileriye çevirdiğimde sevgilisini elinden almış kız gibi beni nefretle süzen Semih'ten rahatsız olup, aynı hızla tekrar Aykut'a döndüm. Semih'in bakışlarından rahatsız olmuştum.

"Kendin için endişelen bence..." diye mırıldanıp tam kalkacakken bileğine yapıştım. Yok öyle fitili ateşleyip kaçmak.

"Lütfen biz eski arkadaşız, hiç mi hatırım yok yani Aykut?" dedim usulca.

Ukala bir bakışla sevimsizliğini taçlandırdı. "Kafa mı çöpe sokarken pek arkadaş canlısı durmuyordun?"

"Siktir git lan!" dememle afallarken yüzü gözü çalkalanmış ayran gibi allak bullak oldu. Küfür eden kızlardan nefret ettiğini yedi düvel biliyordu. Nedense bu kelime ağzımdan çıkarken hiçbir ahlak engeline takılmamıştı. Yine de utançtan kızarmaya başladığımı hissettim.

"Sana mı kaldım ben?! Bir telefon etsem herkes ne biliyorsa anlatır."

"İyi o zaman öyle diyorsan, anlatsınlar madem." Tam gidecekken pişmanlığım su yüzüne çıktığı an o da vazgeçip tekrar bana doğru döndü. Üstüme doğru eğilince "Yanlış bir harekette bulunma yoksa çatalı batırırım." dedim aramızdaki kirli çatalı ikimizin göz hizasına sokarak. Tehdidim karşısında gözlerini devirip elinin tersiyle baskı uygulayıp çatalı indirmemi sağladı.

"Hafta sonu benimle çıkarsan tüm bildiklerimi sana anlatabilirim."

Güldüm. "Hayırdır telepati yoluyla mı ayrıldın sevgilinden? Bunamadıysam az önce vardı kendisi, mutluydunuz?"

KESKİNWhere stories live. Discover now