BÖLÜM 51★HİÇBİR ŞEY BİTMEDİ

57 3 1
                                    

Büyük ve gururla yükselen binanın kapısını bir daha açılmamak üzere kapatan asma kilit,uzun zaman geçmemesine rağmen paslanmıştı. Haftada iki defa gelerek bu asma kilide ve arkasında hâlâ yaşayan intikam'ın sesini dinleyen Bigbull,ziyaret saatinin bittiğini işaret eden alarmının sesini duymazdan geldi. Eve dönme zamanının geldiğini bilse bile,bu hastane onun hayallerini gerçekleştirmişti.

"Seni asla unutmayacağım."

Asma kilide siyah eldiveniyle bir kere daha dokundu. Hayalleri ile gerçekleri ayıran asma kilidi bir türlü bırakmak istemeyen iradesi,gerçeklere yenik düşerek boyun eğerken Bigbull yavaşça elini asma kilitten çekti.

"Pazartesi,görüşmek üzere. Hayal."

Bigbull arabasına doğru dönerken esen tatlı meltem,sanki onu uğurlarken çakan gök gürültüsü ise bereketin habercisiydi.
İki arabanın bile yan yana sığamayacağı yoldan saatte 20 km hızla inerken yağmur başlamıştı.

...

Buz gibi soğuk,aynı intikam gibi.

Elindeki sıcak çikolatayı yudumlarken hafifçe yağmaya başlayan yağmurun huzuruna varmayı bekleyen Alice camdan dışarıyı seyrediyordu. Son zamanlarda bulamadığı bu hissi sessiz bir şekilde umutsuzca bekliyordu.

Hastanede bulduğu deli huzurunu arıyordu.

O olaydan kısa bir süre sonra,hastane kapılarına kilit vurulunca bundan haberdar olan diğer hastanelerden gelen davet zarfları kitaplığının bir köşesinde terk edilmiş hâlde duruyordu. Aslında en ünlü olan hastanenin davetini kabul edebilir,güzel bir maaşla çalışabilirdi. Ancak,psikolojisini bir nebze olsun düzeltmek,hastaneye tayin olmadan önceki kendisini bulmak için bir fırsattı bu. 10 yıldır,maaşının yarısını ayırıp muhafaza etmişti en güvendiği bankada. Şimdi ise ona verilen ve 5 yıllık maaş değerinde olan parayı da bankaya yatırmıştı.

Küçük bir tatil. Paranın gücü tükenesiye kadar.

Evini özlediğini hissetti. Evi toparlamak için altı saatini harcasa bile. Uzun zamandır uğramadığı ve evin anahtarının hâlâ komşuda olduğu gerçeği onu şaşırtmıştı. Hiçbir şey çalınmamış,aksine boş kileri şalçalarla,Turşu ve kurutulmuş yiyeceklerle dolmuştu.

Bu kadarını onlara borçluydum.

Yağmur biraz daha hızlanmıştı. Ancak Alice'yi en çok etkileyen,güzel manzaralı diye aldığı evi,eski anılarını canlandırıyordu. Biraz uzak olsa da,gururlu hastane bilye gibi görünse bile...Anıların bomba gibi bir etki yaratmasına yetmişti.

Yorucu günlerin ardı arkası kesilmediği bu saatlerde küçük bir molaya ihtiyacı vardı Barbaros'un. Hastanenin kapanmasından çok değil,üç gün sonra haber ekipleri minibüsleriyle kamp kurmuşlardı. John MCRİCH'in ortadan aniden kaybolması büyük bir tepki oluşturmuştu. Özellikle de dedektif Mike ve ekibinin hiçbir kanıt bulamaması derin bir gizemdi. Bu gizemi çözmek için canla,başla uğraşan Mike bile dosyayı kapatmayı düşünüyordu.

"Hiçbir kanıt yokken bu dosya fazla dayanmaz."

Barbaros şakaklarını ovmaya başladı.

"Silah patladığı an gözlerine baktığımda benimle aynı hâlde olduğunu anladım. Bunu plânlamamıştı."

Mike'nin bakışlarından ciddi olduğu belliydi. Aşırı ciddi.

"Nasıl yani?"

Barbaros başını yavaşça kaldırdı ve Mike'nin elindeki dosyaya baktı.

"Ben. Onunla boğuşurken silah ateş aldı. İkimiz de çok şaşırmıştık. Silah benimdi ve kendimi vurmuş olma ihtimalim sinir bozucuydu."

Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti;

"John MCRİCH'i vurma ihtimalim de vardı ve çok değişik bir duygu yaşıyordum. Tarif edemediğin bir duygu. Sonra,ikimiz de geri çekilince ne onun ne de benim vurulmamış olduğumuzu anladığımızda ki o anı unutamam. Metehan'ın vurulmuş olduğunu...onu ben mi vurdum yoksa John MCRİCH'mi vurdu emin değilim.Ancak,eğer ben vurduysam cezasını çekmeye hazırım."

Mike yavaşça başını olumlu anlamda sallarken bir yandan da düşünüyordu.

"Gerçek ortaya çıkmadan seni tutuklamam. Buna yetkim yok. Olamaz da. Metehan'ın durumu hakkında bilginiz varmı?"

Barbaros başını olumsuz anlamda salladı.

"En son ambulansa doğru gittiklerini gördüm. İlgili hastaneyi öğrenince oraya gittim ancak hiçbir bilgi alamadım."

"Bu normal değil."

Mike dosyanın 7. Sayfasını açtı. Barbaros dosyanın John MCRİCH'e ait olduğunu düşünürken Metehan'a ait olduğunu gördü.
Mike derin nefes aldı.

"Metehan şanslıymış kurşun karın boşluğuna denk gelmiş. Hayati tehlikesi kurşun alındığından beridir yok denecek kadar az. Yine de yoğun bakımda tutuyorlar. Henüz uyandırmadılar."

Barbaros masasının sol kenarında duran dolma kalemi aldı. Eliyle çevirip dururken bir yandan da Mike'ye bakıyordu.
Mike devam etti.

"Kendine gelince birkaç bilgi öğrenebilmek amacıyla onu sorgulayacağım. Nasıl bir ihtimal böyle bir olaya sebep oldu anlayamıyorum."

Mike sustuğunda Barbaros da kalemini bıraktı.

"Sence tamamen iyileşir mi?"

Mike bu soruyu düşünürken dosyayı kapattı.

"Sanmam."

Bu cevap fiziksel iyileşmenin mi yoksa zihinsel iyileşmenin cevabımıydı bilinmez,yinede kuşkulu bir cevaptı.

"Sence yeniden gelir mi?"

Mike bu sefer cevap vermedi. İkisi de cevabı biliyordu.

İntikam her an arkandan gelir.


Başarısızlık,

Tahammül edemezdi bu kelimeye.
Değil bir de yaşamak,asla ama asla istemediği bir şeydi. İlk defa bir kurbanını öldürmeden kaçmıştı. Hatta,kendi bile vurmamıştı belkide. Bu durum onu fazlasıyla rahatsız etse de,gerekliydi.

Ya kurbanını öldürüp yakalanacak,ya da kurbanı öldürmeden geri çekilip yakalanmaktan kurtulacaktı. Yakalanırsa kesin ömrü boyunca hapishanede çürüyecekti.

Herkesin ikinci bir şansı vardır. John MCRİCH'i mutlu eden tek bir şey vardı.

Bir dahaki sefere daha kanlı katliamlar ve daha incelenemez kurbanlarla gelecekti.

İNTİKAM(TUZAK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin