7.BÖLÜM

212 25 11
                                    

Cedric, Chan'i çok sevmişti. Bu öyle bir sevgiydi ki ne pahasına olursa onu korumuştu her şeyden. Basite indirgenecek bir aşk değildi onların ki. Çocuklardı fakat aşkları onlardan daha olgundu veyahut onları olgun yapan aşklarıydı.

Bizi olgun yapan ne? diye düşündü Diego. Bir süreliğine, beni olgun yapan ne? diye düşünmeyi red etmişti belkide. Zira bir süreliğine bizi, yerine beniyi kullanmaya daha alışamamışken, süre yılları aşarsa ne yapardı bunu düşünmeyi red ediyordu.

Aslında başından beri asıl tehlikeyi göremediği için kendine kızıyor da olabilirdi. Her şeyi toz pembe hayal ertmişti. En başından beri. Şöyle neler düşündüğünü bir aklından geçirince aslında ne kadar aptal olduğunu o da fark etti. Gerçek ortadaydı. Gerçek önündeki mavi dosyada duruyordu. Bir an dosyadan da, içindekilerden de renginden de nefret etti. Ve bu ironiden.

"İşe yarar bir şey var mı?" dedi Vogel.

"Hayır." düşünmekten öteye varamayacağını bildiği için artık düşünmüyordu da.

"Vogel, mekik kordine edilen noktadan saparsa ne olur? Noktaya ulaşması mümkün mü?" cevabı bazı gemiler için olumlu olabilecek bu soruyu daha önce sormaya korkmuştu Diego. Fakat düşünmekten öteye gitmek istiyordu. Sonu ne olursa olsun.

"Bunu neden Mark'a sormuyorsun?"

·

Eve dönmek istiyordum. Bunu her zamankinden fazla istiyordum hem de. Evde otururken canınızın sıkıldığı oluyordur. Belki sırf bu yüzden evinden nefret edenler. Ben bazı geceler tek kaldığım evi, çoğu zaman ciddiye almadığım belki de sürekli nefret ettiğim ablamı özlüyordum. Eminim ki o da beni.

Hatırı sayılır bir süredir buradaydık. Andy, biraz umutsuzdu. Lewis artık gülmuyordu. George zaten birkaç haftadır sadece yemek vakti, o da zorunlu olarak göruyorduk. Edgar kötü bir durum olsa da bize yansıtmayacağını hepimiz viliyorduk, bizim bildiğimizin farkında olduğundan belki de başlarda bize bilgi vermese de artık her konudan haberdardık.

EXON bir robottu. Duyguları bizim sağladığımız yazılımlar sonucu kontrollüydü. İfadeleri, takındığı hava benzeri her şey bizim kontrolümüzdeydi. Fakat sanki bir insanmış gibi duruma en az benim kadar üzgündü.

Dartta noktaya atış yapıyordum. Oldukça canım sıkılmıştı. O noktaya atış yaparken birden bire bir fikir bulmuştum.

Bu gemi nokta itiş gücüyle çalışabilirdi. Daha çok yakın harvardı ama yapabilirdi. Mekiğin yön değiştirmesi için hiç bir şey olmamıştı. Sadece geldiğimiz yere geri dönebilirdik.

Mekiğin ayatlı olduğu saate göre öğleden sonraki zamanlarda bunu Edgar ile paylaştım. Düşünülebilir bir fikir gibi durduğundan bahsetti. Hatta beni tebrik bile etti.

Kendimi yorgun hissettiğim zaman yatağa gittim. Çünkü burada gece olmuyordu maalesef.

Geminin en iç açıcı kısmı buraydı bana göre. İstediğim gibi döşeyebileceğim bir odam vardı. Küçüktü fakat yetiyordu. Ne zamandır buradayız diye duvardaki takvime baktım. 12 ay. 1 yıl ediyordu. Tarihe baktığımda melankolik bir sırıtışım vardı tahminimce.

Yarın, Diego'nun doğum günüydü.

Onu ne kadar özlediğimi fark ettim. Zamanım varken hiç konuşmamıştım. Hep ertelemiştim. Yarının, bugünü varsa da ölümün yoktu. Bir küçük uyarı, benim durmumun pişmanlığı; çok kötü hissettiriyordu.

Ben kendi kendime bu günün yarını yokmus gibi yaşayacağım bundan sonra, diye telkin ederken; aslından bundan sonram var mı diye şüphe duyuyordum.

Sizi çok özledim, ee bölüm nasıldı? Emin olun beklenmeyen sürprizlerim var benim sddgsgs.

TEOG bitti, bundan sonra buralardayım B-)

UZAYLI Where stories live. Discover now